İslam alimi İbnü'l-Baytâr'ın dilinden şifalı bitkiler
İnsanoğlu ilk çağlardan itibaren karşılaştığı her türlü zorluk ve sıkıntıları atlatmak için gayret etti. Hastalık, insanın her zaman maruz kaldığı bir durum olduğundan bundan kurtulmak için tedavi yollarını araştırdı. İslam dininin tebliğinden sonra Peygamber Efendimizin işaret ve teşvikleriyle dini ilimlerin yanında tıp bilimi de gelişti, birçok alim yetişti. Bu alimlerden biri de İbnü'l-Baytâr'dır. Çağının en büyük âlimi olan İbnü'l-Baytâr, günümüzde hala varlığını sürdüren en büyük ilaç kullanım ansiklopedisi olan "Bitkisel İlaç ve Gıdalar Sözlüğü"nü yazdı. İşte sizler için İslam aliminin dilinden şifalı bitkileri derledik.
Ziyâüddîn Abdullâh b. Ahmed el-Aşşâb el-Mâlekī'nin doğum tarihi hakkında kaynaklarda farklı bilgiler zikredilse de, 12 yüzyılın son çeyreği genel bir tarih olarak verilir. İbnü'l-Baytâr lakabını babasının veterinerliğinden dolayı aldı.
İlk öğrenimini babasından gören İbnü'l-Baytâr, dinî ve naklî ilimleri okuduktan sonra botaniğe yöneldi. Onun botanikçi olmasındaki en önemli payı yirmi yaşına kadar birlikte çalıştığı İbnü'r-Rûmiyye'ye aittir. Ondan Endülüs bölgesinde yetişen tıbbî bitkileri ve bunların özelliklerini, yetiştikleri yerleri, ilmî ve mahallî adlarını öğrendi. Sevilla bölgesinde hocasıyla beraber araştırmalar yaptı ve Endülüs'ün farklı coğrafyalarını gezerek hem bitki numunelerini topladı hem de ünlü eczacılardan ders aldı.
Hocası Ebü'l-Abbas'ı örnek alarak Akdeniz havzasındaki ülkelerde araştırma yapmak amacıyla uzun sürecek bir yolculuğa çıktı. Kuzey Afrika'dan itibaren, Fars, Tunus, Cezayir ve Trablus şehirlerini dolaştıktan sonra Anadolu'ya ulaşıp Selçuklu ve Bizans hakimiyetindeki bölgeleri gezerek tıp, eczacılık ve botanik âlimleriyle tanıştı.
Seyahat dönüşü artık çağının en büyük botanikçisi kabul edilen İbnü'l-Baytâr topladığı zengin bitki koleksiyonuyla İskenderiye'ye gitti. Burada büyük itibar görerek Mısır botanikçileri başkanı (reîsülaşşâbîn) unvanını aldı.
İbnü'l-Baytâr, Doğu ve Batı'da bilgi, görgü ve tecrübesini arttırmak ve yazacağı eserlere malzeme toplamak için üç kıtayı gezen ender müelliflerden biridir.
Hekimlikte kullanılan bitki türlerinden ve besin maddelerinden oluşan malzemeleri bütün özellikleriyle tanıtmış, adlarını Arapça, Berberîce, Latince, Grekçe ve Farsça olarak yazıp karışıklığa yer vermemek için harekelemişti.
Alanında, çağının en büyük âlimi olduğu kabul edilen İbnü'l-Baytâr, 1248'de Dımaşk'ta ansızın ölmüştü.
İbnü'l-Baytâr, Dioskorides, Calinus ve Hipokrat gibi antik tıpçıların yanında İbni Sina ve Gafiki gibi İslam alimlerinin eserlerinden okumlar yapmış ve bazılarına şerh yazmıştı.
Bir ilacı farklı bir ilaçla kıyaslama yoluna giderek ve ilaçların kimyasal özelliklerini inceleyerek tetkik eden İbnü'l-Baytâr, deneylerde doğrulamadığı doğrulanmış bilgilerden ayrı bir tasnife tabi tutarak kendisinden sonraki botanik ve tıp ilmine büyük katkı sağladı.
Hala varlığını sürdüren en büyük ilaç kullanım ansiklopedisi "Bitkisel İlaç ve Gıdalar Sözlüğü" Müslüman alim İbnü'l Baytâr tarafından 13. yüzyılda yazıldı. İsveçli bilim insanı Carl Linnaeus kendi sitemini kurmadan yüzyıllar önce, İbnü'l Baytâr'ın bitkileri sınıflandırdığı bir sistemi vardı.
İşte büyük botanik aliminin dilinden şifalı bitkiler...
Hanım tuzluğu ağacı kökünün kabuğudur. Bu kabuk kaynatılıp sıkıldığında suyunu havlân-ı hindî yerine kullanılırsa onun faydasını da sağlar. Bu su, ağızda çalkalanırsa ağızda olan zahmeti giderir. Ve dahi eski göz ağrılarını giderir. Eğer gözü ağrımadan kullanılırsa ağrımaktan kurtarır. Veremi var ise yumuşatır. Kaynatıp hukne edilirse (şırınga edilirse) bağırsak çıbanlarına fayda sağlar.