Arama

Fransa’nın Türk ve Rusları Avrupa’dan atma projesi

Fransa, müttefikimiz olmasına rağmen Suriye'de ve Doğu Akdeniz'de Türkiye aleyhtarı bir politika izliyor. 16. yüzyılda da Fransa, Osmanlı'nın desteğiyle ayakta kalmasına rağmen Türkleri Asya'ya sürdükten sonra Rusya'nın dışarıda bırakıldığı yeni bir Avrupa kurma planları yapmıştı.

  • 2
  • 10
TÜRKLER AVRUPA DIŞINA ATMA PLANI
TÜRKLER AVRUPA DIŞINA ATMA PLANI

Büyük projeyi hazırlayan dönemin önemli devlet adamlarından Rosny Baronu ve Sully Dükü Maximilien de Béthune idi.
Proje dükün "Les Economies Royales de Sully" isimli hatıralarında mevcuttur. Proje, Mémoires des sages et royales Oeconomies d'Estat de Henry-le-Grand" adıyla da daha sonra yayınlanmıştır. Dük projenin maksadını "Bu büyük savaşçı ve siyasetçi hükümdarın asıl amacı bütün Hristiyanları barış içinde birleştiren ve inançsızlarla ise her zaman savaş halinde bulunacak bir devlet kurmaktı" şeklinde açıklar.

Plana göre Osmanlı, Avrupa'dan kovulacak, inançsızlara karşı sürekli ve bütün Avrupa devletlerinin ortak gücüyle savaş sürdürülecekti. Türkler, bir yıl içinde ya Hristiyan olacaklar veya servetleriyle birlikte istedikleri ülkeye göç edeceklerdi.
Konfederasyonda yer alıp da ortak değerlere saygı göstermeyen muhteris Hıristiyanlara karşı da mücadele edilecekti.
Projede savaş Avrupa Konfederasyonu'nun ana amacı ve en etkili birleştirici unsuru olarak görülüyordu. Avrupa devletleri arasındaki güç dengelerini oluşturma ve bu "Avrupa Hristiyan Cumhuriyeti"nde ebedi barışı sağlama kisvesi altında aslında Osmanlı sultanının Avrupa topraklarındaki hükümdarlığını yok etmek, Habsburg hanedanının gücünü azaltıp, Fransa hegemonyasını kurmak amaçlanmıştı.

Avrupa Hristiyan Cumhuriyeti, 3 ayrı grupta toplanan 15 bağımsız devlet olarak planlanmıştı. Projenin asıl amacı olan Avusturya hanedanının zayıflatılmasını sağlayabilmek için şu teklif ediliyordu: Napoli'nin tamamı ebediyen Vatikan'a bağlanacaktı ve kaysere bunun karşılığında Helvetia (İsviçre) ve Belçika cumhuriyetleri üzerindeki hâkimiyet bırakılacaktı. Buna göre Macaristan, Almanya'nın ve İtalya'nın, hatta Hristiyan âleminin büyük bir bölümünün Türklerin imparatorluğuna karşı en güçlü kalesi olarak kabul edilmek zorunda olduğundan, burayı ayrı bir seçim ülkesi olarak Hristiyan Avrupa'nın en güçlü sekiz hükümdarının, yani papanın, kayserin ve Fransa, İspanya, İngiltere, Danimarka, İsveç ve Lombardiya krallarının müşterek seçim hakkı aracılığıyla, eski Macaristan Krallığından kalanlara hemen Avusturya Arşidüklüğünü ve İstirya, Karinyola ve Karinya düklükleri ile daha sonra duruma göre eski Macaristan'ın diğer kısmını ve Erdel, Slovenya, Bosna ve Hırvatistan'ı da ekleyerek mümkün olduğunca güçlü hâle getirmek gerekiyordu.

Aynı şekilde yine Almanya için yalnızca Türklere karşı değil Ruslara ve Tatarlara karşı da bir set oluşturan Lehistan da ele alınmalıydı. Söz konusu sekiz devlet, Lehistan'ı bu yüzden özel himayeleri altına almalı; Lehistan ve komşuları arasındaki tüm anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması için uğraşmalı ve Lehistan'ın Osmanlı topraklarına doğru mümkün olduğunca genişletilmesini sağlamalıydılar.
Türklerle en geniş sınırlara sahip olduğu için saldırılarına en fazla maruz kalabilecek Venedik'in de komşuları ile çıkabilecek muhtemel anlaşmazlıklar, Fransa Kralı ve Helvetia Cumhuriyeti tarafından kurulacak bir hakemler kuruluna bırakılmalıydı.
Papanın hâkimiyeti altında kurulacak yeni İtalya Devletler Topluluğu, Vatikan'a, Lombardiya Krallığı'na ve Venedik Cumhuriyeti'ne ait olmayan tüm diğer küçük prensliklerden ve şehirlerden teşkil edilecekti.

  • 6
  • 10
RUSYA'YA AVRUPA'DA YER YOK
RUSYA’YA AVRUPA’DA YER YOK

Kral, tebaası üzerinde dünyanın herhangi bir hükümdarından daha fazla hakimiyet kuran Rus Çarı'nın bu Avrupa Hristiyan Cumhuriyeti'nde olmasını istemiyordu.
Çar'ın topraklarının büyük bir kısmının Asya kıtasına ait olduğunu söylüyordu.
Ayrıca emri altında bulunan tebaa, kimi zaman öylesine barbar, vahşi ve kaba halklardan oluşuyordu ki Avrupa'daki halklarla kaynaşmaları mümkün değildi; buna bir de kısmen hâlâ putperestliğin yanlışlıklarına bağlı olmaları veya Hristiyanlığa geçtikten sonra bile Avrupa Hristiyan Cumhuriyeti'nde geçerli olan Hristiyan mezheplerinin öğretilerinden ve geleneklerinden çok uzak olmaları ekleniyordu ki, bu açıdan da bir birleşme düşünülemezdi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN