Arama

Sinemada auteur kuramı

Sinemanın sanat mı yoksa ticari endüstri mi olduğu eleştirmenler tarafından her dönem irdelenen bir meseledir. Bu noktada, Hollywood'un klasik sinema anlatısına karşıt yeni akımlar ortaya çıkmıştır. İlk olarak yönetmenin kamerayı edebiyatçı gibi kullandığı "kamera-kalem" teorisi, ardından da özgün sinema anlamında "auteur kuramı" oluşturulmuştur. Peki, sinemayı sanata dönüştüren nedir?

AUTEUR KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞI

🔸 II. Dünya Savaşı sonrası, dünya her anlamda kendini yeniden inşa etmeye başlar. Böyle bir dönemde sinema sektörü de hareketlenir. Savaş sırasında yasaklanan filmler yeniden izlenmeye başlar ve film üretimi artar.

🔸 Bu süreçte yıldızlaşan ünlülerle çalışan stüdyoların yaptığı ticari filmler popülerdir. Eleştirmenler, starların oynadığı tekdüze filmler arasında bazı yönetmenlerin özgün yapıtlarıyla sıyrıldığını fark eder. Böylece sinemaya dair yeni kıstaslar belirlenerek eleştirel üslup oluşturulur. Filmin dili, hikayesi ve özgünlüğü gibi unsurlar konuşulmaya başlanır.

KAMERA - KALEM TEORİSİ

🔸 Auteurun bir kuram olarak gelişmesi 1948 yılına tekabül eder. Fransız yazar ve film yönetmeni Alexandre Astruc, sinema ve edebiyat açısından önemli bir fikir ortaya atar. "Camera-stylo" yani kamera-kalem adını verdiği teorisi ile hem çağının hem sonraki dönemlerin en etkili kuramcılarından biri olur.

🔸 Astruc'a göre sinema; resim, roman gibi giderek anlatım aracı haline gelen bir sanattır. Yönetmen, düşünce ve duygularını, bir edebiyatçı edasıyla kamerayı kalem gibi kullanarak yazabilir. Fransız Yeni Dalga akımının kurucularından olan Astruc, böylece yazar - yönetmen anlayışını sinemaya kazandırır.

Sinema tarihinin başlangıcı: Trenin Gara Girişi

YENİ DALGA AKIMI

🔸 Kamera - kalem fikrini ortaya atan Astruc, Yeni Dalga Akımı'nın kurucularındandır. 1952'de film kuramcısı Andre Bazin ve yönetmen Doniol Valcroze, Chaier du Cinema dergisini akımın kuramsal yapısını ortaya koymak amacıyla çıkarır. Astruc, auteur yönetmenleri savunan yazarların fikir oluşturma sürecinde büyük katkı sağlar.

🔸 Yeni Dalga yönetmenlerine göre, sinema kalıplarını kırmalı ve yönetmen filmini bir yazar gibi çekmelidir. Auteur kuramını geliştiren kuramcılar, star yerine doğal oyuncu tercih eder, teknik imkanları zorlamaz, işlenmemiş meseleleri konu alır ve filmleri basit diyaloglardan oluşur. Akımın yapıtlarında çoğu zaman kesin bir son bulunmaz ve geleneksel sinemada hata olarak görülen şeyleri bile isteye, seyirciye farklı duygular hissettirmek için kullanır.

TRUFFANT'UN AUTEUR ÇALIŞMALARI

🔸 Yeni Dalga Akımı'nın en tanınmış yönetmenleri arasında François Truffant bulunur. Fransız yönetmen 1954'te yazdığı, "Fransız Sinemasında Belirgin Bir Eğilim" makalesi ile filmlerin, yönetmenin kişisel duygu ve düşüncelerini dışa vurmak için eşsiz bir ortam olduğunu iddia eder. Bu nedenle de yönetmenin auteur olarak kabul edilmesi gerektiği önerisini sunar.

🔸 Truffant, "İyi ve kötü filmler yoktur, iyi ve kötü yönetmenler vardır" diyerek filmin başarısında konu, mekan gibi diğer bütün unsurlardan ziyade yönetmenin etkin rol aldığını vurgular. "Auteur film eleştirisi" tanımını icat eden usta isim, her yönetmenin kendi biçemine önem vermesi gerektiğini söyler. Ona göre, ancak bu şekilde filmin anlamını yakalamak mümkündür. Kişiliğin, kişiselliğin işareti olan filmler, yönetmenin kendi söylemidir.

10 maddede sinema

ÜRETEN VE SAHNELEYEN AYRIMI

🔸 Kendi duygu ve düşünceleri ile filmi yazan ve yöneten isme "auteur" denirken senaryo yazarının kaleme aldığını görselleştiren kişiye "metteur en scene" yani sahneleme ustası denir.

🔸 Metteur en scene, işinde oldukça mahir olabilir ancak filme yansıttığı yalnızca ustalığı ve becerisidir. Auteur ise filme yeteneğinin yanı sıra kullandığı özgün kamera hareketleri, görüntü düzenlemesi ile kişiliğini de katar. Birey olarak kendisini filme koyar ve oluşturduğu biçemi ile auteur olur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN