Şans oyunlarının dinimizdeki hükmü nedir? Kumar oyunları kişinin ibadetini nasıl etkiler?
Kişinin aile hayatına olduğu gibi toplum yapısına da olumsuz yönden etki eden milli piyango gibi şans oyunları; üretmeyen, tembel ve boşa vakit geçiren kişilerin çoğalmasına neden oluyor. Peki bu oyunlar kişinin yaşamını, ibadetini ve ahiretini nasıl etkiliyor? İslam'da şans diye bir şey var mıdır? Kumar oyunlarından kazanılan parayla 'hayır işleri yapacağını düşünenlere' dinimiz nasıl bir cevap verir?
Fikriyat'ın kıymetli yazarlarından Prof. Dr. Mehmet Emin Ay ile milli piyango gibi şans oyunlarının dinimizce hükmünü konuştuk.
Kıymetli yazarlarımızdan Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, piyango çekilişi gibi şans oyunlarının dinimizce hükmünü Fikriyat'a değerlendirdi. "İslam dini, gerek Kur'an-ı Kerim'in ayetleri ve gerekse Peygamberimizin hadisleriyle helal rızkın önemi konusunda prensipler belirlemiştir. Ayet ve hadisler, açık ve net bir şekilde haksız kazancı yasaklamıştır." diyen Mehmet Emin Ay, tüm bu kumar oyunlarının kişinin yaşamını, ibadetini ve ahiretini nasıl etkilediğine dair bilgiler verdi.
"Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda bâtıl (haksız ve haram yollar) ile yemeyin." (Nisâ, 29)
Mikdâm b. Ma'dîkerib, Allah Resûlü'nün (sav) şöyle buyurduğunu aktarmaktadır: "Hiçbiriniz, Yüce Allah katında elinin emeğiyle kazandığından daha sevimli olan bir rızık yememiştir." (Ahmed ibn Hanbel, Müsned, IV, 131)
Yine Câbir b. Abdullah'ın aktardığı üzere, bir defasında helal rızkın önemi hakkında Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Hiç kimse (Allah'ın kendisine takdir ettiği) rızkı -geç de olsa- elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah'tan sakının, rızkınızı güzel bir şekilde arayın. Helâl olanı alın, haramdan sakının!" (İbn Mâce, Ticâret, 2)
Ebû Hüreyre'den nakledildiğine göre ise, Hz. Peygamber (sav) şöyle bir uyarıda bulunmuştur: "Öyle bir zaman gelecek ki, kişi malını helâlden mi yoksa haramdan mı elde ettiğine bakmayacak!" (Buhârî, Büyû', 23)
Kendisine, "En faziletli kazanç hangisidir?" diye sorulduğunda, "El emeğiyle kazanılan." diyerek cevap vermiş, (Ahmed ibn Hanbel, Müsned, III, 467) el emeğinin kendi yanındaki değerini ortaya koyması bakımından, "Birinizin urganını alıp sırtında odun taşıması, başkalarına el açıp dilenmesinden çok daha hayırlıdır." buyurmuştu. (Buhârî, Müsâkât, 13)
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay: Yukarıda aktarılan ayet ve hadis-i şeriflerden anlaşılan odur ki, helal rızık konusunda gösterilen hassasiyet de sarf edilen çaba da Allah katında çok değerlidir. İslam dini, helalinden kazancı takdir ederken, haksız kazancın haram olduğunu ortaya koymuş, çeşitli yönlerden insan ve toplum üzerinde zararlı etkileri olan haksız kazancın her türünü yasaklamıştır.
Prof. Mehmet Emin Ay: Her dinin, bir Allah ile insan arasında olan hukuku bir de insanın diğer insanlarla olan hukuku vardır. İşte bu ikincisine "muamelât" denilir ve kulların diğer insanların hukukuna azami derecede özen göstermesi istenir. Zira "kul hakkı" İslam dininde son derece önemlidir. Bu bağlamda, İslam dini faiz, tefecilik, karaborsacılık ve kumar gibi gayri meşru yollardan elde edilen geliri yasaklamış, ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretten ve sunulan herhangi bir meşru hizmete karşılık alınan işçilik ücretinden elde edilen kazancı helal saymıştır.
Bu genel bilgiden sonra, "şans oyunları" adı altında oynanan ama aslında bir kumar türü olan piyangoyu ele alacak olursak, Kur'an-ı Kerim'de kesin bir dille yasaklanmış olması hasebiyle İslam dini bütün Müslümanlara böylesi bir uygulamayı "haram" olarak kabul etmelerini emretmektedir. Mâide suresinin 90. ayeti açık ve nettir:
"Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar putlar ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz."
Ayette kumar karşılığı olarak geçen "el-Meysir" kelimesi üzerine biraz bilgi verecek olursak o dönem oynanan bu kumar türünün bugün oynanan şans oyunlarının temelini teşkil ettiğini görmüş oluruz.
Kur'an'ın ve Peygamberimizin yasakladığı bir "haksız kazanç" yolu olan el-Meysir, İslam dininin gelmesinden önceki süreçte Arap toplumunda hem eğlence hem de kazanç aracı olarak görülen yaygın bir oyundu. Oyun, on kişinin bir araya gelip bir devenin veresiye olarak satın alınmasıyla başlardı. Ardından deve kesilerek yedi parçaya bölünür, sonra bu on kişi arasında kura çekimi yapılırdı. Çekilen kurada onlardan sadece yedisi söz konusu deveden pay almaya hak kazanırdı. Kurada ismi çıkmayan üç kişi ise veresiye olarak satın alınmış olan bu devenin bedelinin tamamını ödemek zorunda kalırdı. Dolayısıyla, el-Meysir, bir tarafta sadece bir kura işlemiyle bir devenin yedide birine sahip olan "kazanan"ların; diğer tarafta ise bu devenin bedelini üçte bir oranında ödemek zorunda kalan "kaybedenlerin" olduğu, ama ona "oyun" gözüyle baktıkları bir kumar türüydü.
Geçmişteki "Meysir" ile günümüzdeki "piyango" arasında ne fark var?