Arama

İnsanın ruhundan yükselen şiddetli mana: Ebediyet

Cenab-ı Hakk'ın kainata halife olarak tayin ettiği insan, çekirdeğinde maddenin, mananın, ruhun ve bunun gibi binbir esasın filizlendiği varlıktır. Sadece kısacık dünya hayatına hizmet edecek manevi cihazlar ile değil, ebedi bir yaşama da vazife görecek duygularla mücehhezdir. Diğer canlıların fevkinde hassalara sahip insanın ruhunda en şiddetli arzusu ebediyettir.

➤ İnsanoğlu yaradılış olarak meleklerden, cinlerden ve diğer canlılardan pek çok yönüyle farklılığa sahip bir varlıktır. Yüce Allah'ın bahşettiği akıl nimeti sayesinde insana doğruyu yanlıştan ayırma, kendisi için iyi ve hayırlı olanı tercih etme yetisi verilmiştir.

➤ Cenab-ı Hak, insanı dünyaya halife tayin etmiş, kullarını sayısız nimetle donatmıştır. İnsanın bu lezzetleri tadıp kimin verdiğini, nasıl yarattığını tefekkür ederek Allah'ı düşünmesi, kulluk vazifesi ile örtüşen bir durumdur.

"Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım. Onlardan bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istiyor değilim. Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca Allah'tır."
Zariyat Suresi, 56-58. ayet-i kerimeler

↪ Tefsiri: 56. ayette sözü edilen öğüdün özü, insanların ve cinlerin yaratılış amacını hatırlatmaktır. Bu yaratılış amacı, onların sadece Allah'a kulluk etmeleridir. Fakat burada fert fert, her insan ve cinin zorunlu olarak Allah'a kulluk etmeleri değil, bu iki türden isteyenlerin kendi seçimleriyle bunu yapmaları kastedilmektedir. Nitekim başka birçok ayetten de bu mana anlaşılmaktadır.

Mesela Mülk Suresinin 2. ayetine göre hayat ve ölüm insanların sınanması amacıyla var edilmiştir. 56. ayetin "sırf bana kulluk etsinler" şeklinde tercüme edilen kısmı "sırf beni tanısınlar" şeklinde de anlaşılmıştır; fakat son tahlilde Allah'ı tanımanın anlamı O'na gerektiği şekilde kulluk etmektir. Burada "kulluk" ile Allah Teâlâ'nın buyruk ve yasaklarına uymanın değil, mümin olsun inkârcı olsun bütün cinlerin ve insanların Allah'ın kudreti ve koyduğu ilâhî-tabii yasalar önünde zorunlu olarak boyun eğmelerinin kastedildiği yorumu da yapılmıştır.

Tefsirin devamı için tıklayın

İnsanın anlam arayışı: İman ve İnsan

➤ Yeryüzünde kulları için sayısız nimet ihzar eden Cenab-ı Hak, kimisini helal kimisini haram kılarak bir imtihana tabî tutmaktadır. İmtihanın sonucuna göre Cenab-ı Hak cennet veya cehennemde kullarına ebediyeti bahşeder.

➤ Yüce Yaratıcımızın bu ihsanı; yaşadığı hiçbir lezzet bitmesin, sevdiği hiçkimse yanından ayrılmasın, gönüllere acı veren ayrılıklar hiç gerçekleşmesin isteyen insanoğlunun ebediyete dair ettiği duayı kabul edildiğinin bir göstergesidir.

Ünlü edebiyatçıların kaleminden 'sonsuzluk'

➤ İnsanın kendisi bekayı istediği gibi vücudundaki maddi ve manevi cihazatları dahi ebedi olmayı, daimi olmayı arzular. Küçük bir kaza, bir hormonun azalması veya artması gibi cüzi hadiselerin dünyadaki hayatının bitmesine sebep olacağının farkında olan insan için ebediyet, bütün nimetlerin fevkinde bir nimettir.

"İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanları, içinde ebedî kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah bunu hak bir söz olarak vaad etti. Söz bakımından Allah'tan daha doğru kim olabilir!"

Nisa Suresi, 122. ayet-i kerime

↪ Tefsiri: Ayet-i kerimede iman yolunu seçen, şeytana değil, Rahmân'a kulak veren, imanını ibadetlerle iyi ve güzel işlerle güçlendiren kimselerin dünyada ve âhirette elde edecekleri meyvelerden, güzel sonuçlardan söz edilmekte, bunların başında gelen cennet ve ebedî saadet vaadinin Allah'a ait bulunduğu ve hiçbir kimsenin sözüne O'nun kadar sadık olamayacağı vurgulanmaktadır.

Tefsirin devamı için tıklayın

İnsanların sahip olduğu en önemli nimet; sağlık ve boş zaman

➤ İnsanın yapısına ebedi olma arzusunu yerleştiren Cenab-ı Hak, kullarının her türlü ihtiyacını karşıladığı gibi beka arzusuna da vaadleri ve lütufları ile cevap vermiştir. Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayet-i kerimede insanın ihtiyacını karşılayacak ebedi nimetlerden bahsedilmiştir.

"Mutlu olanlara gelince onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada kesintisiz bir lutuf olarak ebedî kalacaklardır."
Hud Suresi, 108. ayet-i kerime

↪ Tefsiri: Ayet-i kerimede mutluların yani müminlerin cennet nimetleriyle ödüllendirilecekleri ifade edilmiştir. 107. âyette geçen "gökler ve yer durdukça" şeklinde çevirilen ifadeyi müfessirler iki şekilde yorumlamışlardır: a) Bu cümle Arap dilinde mecazi anlamda sonsuzluğu ifade etmek için kullanılır. Buna göre âyet bedbahtların cehennemde ebedî olarak kalacaklarını göstermektedir. b) "Âhiretteki gökler ve yer durdukça" demektir. Âhiret sonsuz olduğuna göre bedbahtlar da cehennemde sonsuz olarak kalacaklardır.

Tefsirin devamı için tıklayın

Allah Teala'nın insanlığa lütfu: Nimet

➤ İnsanoğlunun herhangi bir şey talep ettiğinde aynı zamanda o nimetin ebedi olmasını ister. Zahiren açık bir şekilde okunmasa da tahayyül ettiğinde her insanın farkedeceği bu esas, o nimeti değerli kılan ilk husustur.

Piramitlerin inşa edilmesi, Firavunların mumyalanması, harikulade kalelerin, saray gibi yapıların inşa edilmesi insanın bu ebedi yaşama arzusunun birer tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Piramitler nasıl inşa edildi ?

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN