Arama

İbn Abbas kimdir?

Peygamber Efendimizin amcasının oğlu olan Abdullah bin Abbas, aynı zamanda İbn Abbas olarak da bilinirdi. Hz. Peygamber'in "Allah'ım! Onu dinde fakih (fıkıh âlimi) kıl. Kitabın açıklamasını ona öğret." duasına nail olan İbn Abbas, tefsir ve fıkıh ilimlerinin kurucularından biri olarak kabul edilirdi. Peki, Abdullah bin Abbas'ın gözlerini kaybedecek kadar ağlamasına neden olan olay neydi?

  • 1
  • 8
ABDULLAH BİN ABBAS KİMDİR?
ABDULLAH BİN ABBAS KİMDİR?

İbn Abbas diye de meşhur olan Abdullah, hicretten üç yıl kadar önce, Müslümanlar Kureyş'in ablukası altındayken Mekke'de doğdu. Doğduğu zaman babası tarafından Hz. Peygamber'e götürüldü ve onun duasına mazhar oldu. Peygamber Efendimizin amcası olan Hz. Abbas'ın oğluydu.

Hz. Peygamber'in fiil ve hareketlerini öğrenmek arzusuyla onun yanında kalmaya çalışır, Peygamber'in zevcelerinden olan Meymûne teyzesi olduğu için bazı geceler Peygamber evinde konuk edilirdi.

  • 2
  • 8
PEYGAMBER EFENDİMİZİN DUASINA NAİL OLDU
PEYGAMBER EFENDİMİZİN DUASINA NAİL OLDU

Doğduğu zaman Hz. Abbas, Abdullah'ı Peygamber Efendimizin yanına getirdi. Hz. Peygamber, Abdullah'ı kucağına alarak; "Allah'ım! Onu dinde fakih (fıkıh âlimi) kıl. Kitabın açıklamasını ona öğret." diye dua etti.

Peygamber Efendimiz, Hz. Abdullah bin Abbas'ın gençliğinde birkaç kez onun başını okşayarak; "Allah'ım Bütün ilim ve hikmeti bu başa ver, ona tevil ve tefsiri öğret. Allah'ım! İnsanoğluna verdiğin her ilim ve hikmeti onun göğsünde topla." diye dua etti. Hz. Abdullah bin Mesud onun için "O, Kur'an-ı Kerim'in tercümanıdır, müfessirlerin sultanıdır."

Tefsir ve fıkıh ilimlerinin kurucularından biri olarak da kabul edilen Hz. Abdullah bin Abbas, 620 senesinde dünyaya geldiği için Asr-ı Saadet'te yaşı küçük olan sahabeler arasındaydı. Bu sebeple kendisinden yaşça büyük olan sahabelerin ilim meclislerine katıldığı zaman, edebinden dolayı bildiği konular hakkında bile konuşmazdı. Hz. Ömer, bir gün önde gelen ve yaşça ondan büyük olan sahabelerin olduğu mecliste, Hz. Abdullah bin Abbas'ı davet etti. Hz. Ömer, ilmi müzakereler esnasında mecliste hazır bulunanlara Nasr Suresi'nin tefsiri sordu.

Hz. Abdullah bin Abbas yaşının küçüklüğünden dolayı böyle meclislere katılmasını uygun görmeyenlerin Nasr Suresinin tefsiri konusunda herhangi bir fikri olmaması üzerine, Hz. Abdullah bin Abbas bu surede Peygamber Efendimizin vefatının yaklaştığını işaret eden ifadelerin olduğunu söyledi. Hz. Ömer de onu tasdik etti.

Ashabın yanında yaşının küçüklüğünden dolayı, Hz. Abdullah bin Abbas'ın konuşmaktan çekindiğini hisseden Hz. Ömer şöyle demişti: "Yaşının küçük oluşu konuşmana engel olmasın, haydi konuş dinleyelim" Böylece Hz. Abdullah bin Abbas yaşça büyük ve ileri gelen sahabelerle hep bir arada oturup kalkmış ve onlardan çok şey öğrenmişti.

  • 4
  • 8
1660 HADİS RİVAYET ETTİ
1660 HADİS RİVAYET ETTİ

Hz. Abdullah bin Abbas, Abadile-i Seb'a yani Yeni Abdullah arasındaydı. Kur'an'ın yorumlanması ilmi olan tefsirdeki üstünlüğü, daha ilk devirlerden itibaren herkes tarafından kabul edilmişti.

Ayetlerin iniş sebeplerini çok iyi bildiği gibi Arap edebiyatını da çok iyi biliyordu. 1660 hadis rivayet etti. Bu ayetlerden bazısı Peygamber Efendimizden duymuş bazısını da sahabelerden dinlemişti. Birçok büyük fıkıh âlimi yetiştirdi. Kendi döneminde yaşayan sahabeler ve tanıştığı ilim adamları, onu çok takdir ederlerdi. O, yetmiş sahabenin üzerinde fikir beyan edip halledemediği bir meseleyi¸ kendi başına çözecek kadar ilim sahibi idi.

  • 5
  • 8
DİN İLMİ KİMDEN ÖĞRENİR?
DİN İLMİ KİMDEN ÖĞRENİR?

Aynı zamanda çok iyi hatip olan Hz. Abdullah bin Abbas, namazlardan sonra tesirli sohbetler yapardı. Hayatı boyunca Müslümanların birlik ve beraberliğini savundu. Bunun gerçekleşmesi için zaman zaman yetkilileri uyaran ve gerektiğinde eleştiren hadis alimi, yetmiş yaşlarında Taif'te iken vefat etti. Cenaze namazını Hz. Ali'nin oğlu Muhammed b. Hanefiyye kıldırmıştır.

Çok hadis rivayet etmiş olmanın yanında hadis öğretimine de önem vermişti. "Din ilmini ancak şahitliğini kabul ettiğiniz kişilerden öğreniniz" demişti. Kendisinden ders almak için gelen Tariflilere bir müddet hadis okuduktan sonra -yaşlılık ve yorgunluk sebebiyle- hadis metinlerini birbirine karıştırmaya başlayınca şöyle demişti: "Ben artık yoruldum. Siz okuyun da ben dinleyeyim. Sizin okuduğunuzu benim dinleyip tasvip etmem, tıpkı benim okumam gibidir" (Tirmizî, Kitâbü'l-İlel, V, 751-752).

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN