Arama

Eğitimini yarıda bırakan yazarlar

Necip Fazıl'dan Refik Halid Karay'a, Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Edip Cansever'e birçok yazar, edebiyat dünyasına damgalarını vurdu. Yaşadığı çağı hatta kendinden sonraki çağları etkileyip değiştiren bu yazarların hayatları, her zaman merak uyandırdı. Kendi dönemini ile sınırlı kalmayıp sonraki nesilleri de etkileyen yazarlardan bazılarının yüksek tahsili yoktu. Peki, edebiyatımızın mihenk taşları olan usta kalemler, hangi bölümleri terk ederek tahsillerini yarıda bıraktı?

Kendi neslinin birçok aydını gibi fikir hayatını derin şüphe ve tereddütler içinde geçiren Safa'nın hastalıklı bir çocukluk dönemi geçirmesi onun bedenini zayıf bıraksa da edebi kişiliğinin gelişmesinde etkili oldu. Hayatının önemli bir kısmını hastane köşelerinde geçen romancı, tıp konusunda birçok doktoru aşan birikim, uzmanlık ve tecrübe kazanarak bu bilgileri romanlarında sıkça kullandı.

Kalem kavgaları, fikri çatışmalar ve hastalıklarla ömrünü sürdüren Safa, Erzincan'da yedek subay olarak görev yapan oğlu Merve'yi 27 Şubat 1961'de kaybetmesiyle derinden sarsıldı. Çiftehavuzlar'da bir dostunun evindeyken tansiyonu yükselerek beyin kanaması geçiren usta yazar, 15 Haziran 1961'de hayata veda etti.

  • 4
  • 27
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR

1864 yılında doğan Hüseyin Rahmi Gürpınar, İstanbul'un çeşitli iptidai ve rüştiye okullarından mezun olduktan sonra Mekteb-i Mülkiye'ye kaydoldu. Fakat hastalık nedeniyle okuldan mezun olamadı.

Daha sonra adliye mekanizmasının çeşitli birimlerinde memur olarak çalışmaya başladı ve zamanla hayatını kalemiyle kazanır hale geldi. Devrin birçok gazetesinde de yazmaya devam eden yazar, bir taraftan da natüralist edebiyat çizgisinde romanlarını kaleme aldı.

Günümüzde müzeye çevrilen Heybeliada'daki köşkünde 1944'de yılında vefat eden yazar aynı zamanda milletvekiliydi.

Usta yazar eserlerinde, İstanbul halkının toplumsal, töresel yaşantısını, aile geçimsizliklerini, mahalle kadınlarının kavgalarını, batıl inançları, yaşadığı çağdaki Türk toplumunun geçirmekte olduğu kriz ve değişimleri gözlemci bir mizah diliyle ele aldı. İstanbul'u tüm canlılığıyla anlatan yazar, sokağı edebiyata taşıyan yazar olarak bilinir.

Toplumcu bir sanat anlayışıyla yazılarını kaleme alan Gürpınar, eserlerinde kullandığı yalın dil ile en çok okunan yazarlar arasında yer aldı. Gürpınar, roman ve öykülerinde seçtiği tipleri seviyelerine uygun, ustaca konuştururken olayları hem komik hem acıklı yönleriyle anlattı.

  • 6
  • 27
REFİK HALİD KARAY
REFİK HALİD KARAY

Mehmed Halid Bey ve Nefise Hanım'ın çocuğu olarak İstanbul'da 14 Mart 1888'de dünyaya gelen Refik Halid Karay, Vezneciler Şemsü'l-Maarif ve Göztepe Taş Mektep'te öğrenim görmesinin yanı sıra özel dersler aldı.

Refik Halit, Galatasaray Lisesi'ni ve Mekteb-i Hukuk'u yarıda bırakıp genç yaşta iş hayatına atıldı. Çeşitli gazete ve dergiler çıkaran, kedisine ait olan ve olmayan bu yayın organlarında yazdığı yazılardan dolayı iki kez sürgüne gönderildi. Refik Halid'in en çok bilinen müstear ismi "Kirpi"dir.

Türkçenin ve İstanbul Türkçesinin 20. asırda ulaştığı en son nokta olan Refik Halid, mizahi şahsiyeti, hicve olan düşkünlüğü gibi yönleriyle tam bir İstanbulluydu. 'Memleket Hikayeleri'yle, o güne kadar konuları İstanbul'la sınırlı olan öykücülüğü Anadolu'ya taşıyan Karay, sonradan gelişecek olan "köy edebiyatı"nın öncüleri arasına girdi.

Karay, dilini 1920'lerden sonra daha arı ve anlaşılır hale getirirken Nihad Sami Banarlı bu özelliğinden şöyle bahseder: "Onun zeki ve usta kaleminden, ışıklı bir hareket güzelliği ile raks eder gibi dökülen duru ve şeffaf nesir, dili, yirminci asır Türkçesinin 'örnek dili' olabilecek derecede güzel ve sağlam bir mimariye sahiptir."

Yazıları nedeniyle "150'likler" listesine alınan Karay, İstanbul'un düşman işgalinden kurtarılışının ardından Piyer Loti gemisiyle 9 Kasım 1922'de Beyrut'a gitmek zorunda kaldı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN