Arama

Bir Garip Efsane Aylak Adam’da İstanbul

Modern romanın önemli isimlerinden olan Yusuf Atılgan, büyük şehrin yalnız ve yüzeysel insanlarının arasında bulamadığını da yitiren adamın romanı Aylak Adam'da, alışılmış eşsiz İstanbul portresine karşıt bir betimleme yapar. Modernizmle her şeyin sunileştiği, hızla orantılı olarak gürültünün de arttığı gri ve huzursuz bir labirenttir artık şehir. Aylak Adam, huzursuz ve eleştirel bakışla İstanbul'la nadir anlarda da olsa bütünleşir. Bu nadir bütünleşmeleri ve şehirle kavgalarıyla İstanbul'u bir de Aylak Adam'ın Bay C'sinin gözünden görün.

🔹

▪ Bu şehirde artık aşklar da arkadaşlıklar da ancak tesadüfen kurulabilir. Romanda oturduğu pastanenin camından şehri gözlemleyen Bay C., "Bu şehirde ne çok insan vardı! Acaba geçenlerden birini eskiden görmüş müydüm?" diye düşünür. Büyük şehrin zayıflattığı ilişkileri özetleyen bu cümleler romanda kurulan ilişkiler ağı ve karakterin davranışlarını anlamlandırmak açısından önemlidir.

▪ Kahramanın aradığı aşkı bulma serüveni de bu rastlantılar ağı ile şekillenir.

Denizden gelen gerçek: Herman Melville'in Moby Dick'inden 15 alıntı

🔹

▪ Bay C'nin yaşayış biçimi sanatla iç içe bir flaneur havası verse de aslında öyle değildir. Flaneur, şehri evi sayar ve sokaklarda geçirdiği vakitler yaşamının asıl zaman dilimini oluşturur.

Bay C, şehre evi gözüyle bakmaz aksine derin bir yabancılaşma ve aidiyetsizlik hissiyle yaşar. Bu yabancılaşma yalnızca şehre değil hem kendisine hem de dünyayadır. Kitapta sanatçı kesimle kurduğu ilişki de şehirle bağını güçlendirmez, bakış açısını yumuşatmaz. Bazı anlardan zevk alsa da derin huzursuzluk ve aidiyetsizlikle yaşamaya devam eder.

*Flaneur nedir?
Müzmin aylak ve kentli avare adam

🔹

▪ Aylak Adam'da İstanbul; kültürüyle, mimarîsiyle kendine has güzel bir şehir olarak tanımlanmaz. Gıcırtılı kocaman labirenttir İstanbul. Bu labirentte onun arayış ve kaçışları durmaksızın sürer. Nihayetsiz aşkının peşinden çıkış yolunu arayan bir avare gibi gezdiği şehir romanın sonunda onun sonsuza dek kaybolacağı bir labirent olmuştur artık.

Bir dava adamı: Necip Fazıl Kısakürek

🔹

▪ Bay C'nin İstanbul'da vakit geçirdiği semtleri, mekânları mercek altına alırsak ağırlıklı olarak Avrupa yakasında Beyoğlu, Nişantaşı, Karaköy, Taksim civarlarını görürüz.

Nişantaşı'nda yaşayan, Maçka'da da sanat atölyesine sıkça uğrayan Bay C, dönemin sanat camiasının toplandığı bu mekânların müdavimidir ancak oralara ait değildir. Hatta oradakilerle derin ilişkiler kurmaktan kaçınır.

"Sıra Serviler Caddesi': Asfalt, üst üste beton yapılar, otomobiller sürüsü, hızlı yürüyen insanlar sürüsü… Bu yolun servili olduğu zamanlar da insanlar böyle mi yürürdü?

🔹

▪ Semt üzerinden şehir eleştirisi yapılan bu satırlarda bilinmeyen güzel geçmişin hayaliyle kıyas yapılır. Şehrin bugün hızlı, gri ve kalabalık halinin Bay C'nin zihnindeki tezahürünü görürüz.

▪ Romanın genelinde şehrin kalabalığı Bay C'nin yalnızlığının büyüklüğünü vurgulamak için zemin olarak kullanılır.

Modern Türk edebiyatının öncüsü: Yusuf Atılgan

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN