Arama

Zekeriya Erdim
Ağustos 8, 2023
Her Kore’ye bir Zübeyir Hoca
Sesli dinlemek için tıklayınız.

İnsanların rızıkları, genellikle yerlerden ve göklerden gelir. Bulutların serpiştirdiği yağmur taneleri ile sulanır, toprağın bağrında bulunan çeşit çeşit gıdalarla beslenir.

Ürünlerimizi çoğaltmak için ekin eker, ağaç dikeriz. Tohumdan başağa dönüşmüş taneye, çekirdekten dallara dizilmiş meyveye kadar; bakımını yapar, gübresini atar, koruyup gözetmek için başında bekleriz.

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur. Her bir tarla yahut bahçe sahibi, kendi emeğinin ve yüreğinin karşılığını alır.

Hemen herkes, rızkının bol ve bereketli olmasını ister. Onun için; tohumun yahut çekirdeğin iyisini, toprağın verimlisini tercih eder.

Aslında, insanlar da öyledir. Ana rahminden mezara kadar; sosyal, kültürel, fiziki çevre ve ortamların içinde büyüyüp gelişir.

Onların da meyveleri, mahsulleri vardır. Ürettikleri değerler, ortaya koydukları eserler, kendi kişisel hayatlarının sınırlarını aşar; sonraki asırlara ve nesillere kadar uzanır.

Bazılarının amel defterleri kalın, hayat bahçeleri verimlidir. Allah'ın, Kur'an-ı Kerim'deki tarifine, tanımına göre; "bire yedi yüz veren tohumlar" gibidir.

Tarihe altın harflerle yazılacak sözler, takip edildiğinde düze çıkaracak izler bırakırlar. Öldükten sonra da yaşayan ve amel defterlerine sevap yazılmaya devam eden kullardandırlar.

İnsanlar unutsalar da yerler, gökler, çiçekler, böcekler, yollar, hanlar, bebekler, melekler unutmaz. Güneş balçıkla sıvanmaz, işleyen demir pas tutmaz.

Onlardan biri de Giresunlu Zübeyir Koç Hocadır. Tarihe not düşen belge, bilgi ve kayıtlarda; "Kore Fatihi" olarak anılır.

Bıyığı terlememiş bir delikanlı iken, elinde tahta bavuluyla, ilim tahsil etmek için İstanbul'a gelmiştir. Bir yolunu bulup; dönemin rol model insanlarından Mahir İz, Celalettin Ökten, Ali Rıza Sağman gibi hocaların talebesi olmuştur.

Kore'ye asker gönderilirken, din hizmetleri için imam tayin edilmesine de ihtiyaç duyulur. Bunun için, istekli olanların müracaatlarını alıp imtihana tabi tutarlar; o da girer ve birinci olur.

Tugay Komutanı, kabul konusunda tereddüt eder. "Yabancı bir memlekete, savaşa gidiyoruz. Toy bir delikanlı oralarda ne yapar" der.

Yaşından-başından olgun olduğunu, dini-diyaneti iyi bildiğini söyleyip ikna ederler. Dönüşünün ne zaman ve nasıl olacağını bilmedikleri bir yola giderler.

Orada herkesin itibar ettiği bir imam haline gelir. Komutanın da askerlerin de saygıdeğer hocası olur.

Günde beş vakit okuduğu ezan, namazlarda kıraat ettiği Kur'an; çöl sıcağındaki serin sular gibi içlerine akar. Vaazları, sohbetleri moralleri yükseltir; işlerine ve aşlarına hayat iksiri katar.

Mütevazı bir mescit yaptırır, yanına petrol varillerinden minare diker. Sadece Türk askerlerinin değil, Korelilerin de yürek tarlalarına iman tohumları eker.

Giderek birileri Müslüman olmaya başlarlar. Oralarda misyonerlik faaliyetleri yapan Hıristiyan din görevlileri, bu durumdan rahatsız olurlar.

Engellemek için bazı hamleler yapılır; ikazlar, itirazlar edilir. Tugay Komutanı sahip çıkar, destek olur; "Hocam tam gaz devam" mesajı verir.

O diyarda, iman ve İslam tohumunun toprağa düşmesi; Allah'ın izni ile O'nun vesilesiyle olur. Bir buçuk yıl içinde, Müslümanların sayısı binleri bulur.

Yıllar sonra, Hac ibadeti için yolu kutsal beldelere düşer. Orada, Kore'den gelen genç Müslümanlarla karşılaşır; tanışır, konuşur, sohbet eder.

Onlara, nasıl Müslüman olduklarını sorar. Türkiye'den bir imam geldiğini, onun vesilesiyle annelerinin ve babalarının Müslüman olduğunu, sonra çocuklarına da intikal edip dal-budak saldığını anlatırlar.

Rivayete göre; Zübeyir Hoca Kore'de çok sayıda fotoğraf çekmiştir. Türkiye'ye döndükten sonra, bir kamu kurumu belgesel hazırlığı içinde olduklarını beyan ederek emaneten elinden almış; ne yazık ki, bir daha geri vermemiştir.

O gün bu gündür, uzak diyarlarda Allah'a kulluk etmeye çalışan Müslümanlar; O'nu hayırla yâd ediyor, hürmetle ve minnetle anıyorlar. Ancak, bizim sorumluluk alanımıza giren ve yerine getirilmesi gereken işler de var.

Anlaşılan o ki; her Kore'ye bir Zübeyir Hoca gerekir. Böyle örnek ve öncü insanların; biyografileri çıkarılmalı, romanları yazılmalı, belgeselleri yapılmalı, filmleri yahut dizileri çekilmelidir.

Onların bize ihtiyaçları yok; tohumları bire yedi yüz vermiş. Ama bizim onlara ihtiyacımız var; her biri hem yolcu olmuş, hem yol göstermiş.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN