Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Şubat 23, 2021
Evrimi neden savunuyorlar?
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Modern evrim teorisinin karşısında bu kadar kanıt varken, bu tutarsız teorinin taraftarları niye hala vardır ve üstelik neden savunmaya devam etmektedirler?

Bu sorunun cevabı büyük oranda konjonktüreldir ve bunun sebebi, tüm taraftarlar arasında aynı olmadığı gibi, iki bilim adamı arasında bile aynı olmayabilir. Ama kabaca konuşursak; bilim, insan girişimidir ve insan zaafları ile maluldür. Tarihçiler ve bilim felsefecileri; aksine kanıt olsa da, oldukça başarılı olanlar da dâhil bilim adamlarından pek çoğunun uzun süre lehinde oldukları teorilere bağlı kalma eğilimi gösterdiklerini ortaya çıkarmışlardır. Meşhur söz üzere, bilimde değişiklik cenazeden cenazeye ortaya çıkar. Kişinin laboratuvarda yinelenebilen doğrudan deneylerden çok tekrarlanamayan geçmiş olaylardan çıkarımlarla, sıklıkla uğraştığı köken bilimi için bu tespit özellikle geçerlidir.

Söz konusu teori evrim olduğunda ise bu söz daha da geçerlidir. Çünkü Yaratıcıyı reddetmek için, madde ve enerji dışında hiç bir şeyin olmadığı görüşünü yaymak için evrimin yaşamsal önemde olduğunu ileri sürerler.

O zaman, evrim teorisi taraftarları görüşlerine uyan fazla bir kanıt olmamasına rağmen bu teoriye olan desteklerini nasıl mazur göstereceklerdir? Evrim teorisinde sorunlar olduğunu kabul edenler gerekenin yalnızca zaman olduğunu, teoriyi kabul etmemiz gerektiğini ve zaman içinde bilimin eksik kanıtları bulacağını söylemektedirler. İddialarına göre ise, aksini yapmak "bilime boş vermek olacaktır".

Tamamen kör evrimsel mekanizmalar öbeğinin etrafımızdaki tüm yaşam çeşitliliğini üretebileceği fikrine boş vermek, aslında bilime değil, Darwinizm saçmalığına boş vermektir. Bu bir paradigmanın kanıta galip gelmesini reddetmektir. Her halükârda, kökenler biyolojisi umut verici araştırmaları takip etmeyi sürdürmelidir ve böylece evriminin neleri yapıp neleri yapamayacağı daha iyi anlaşılacaktır. Ama bu, temelde yeni formların ve bilgilerin kökenini açıklamak için tek bir çıkarıma bağlı kalmanın gerekçesi olamaz.

EVRİM AĞACI

Modern evrim teorisi yaşamın cansız maddelerden tesadüfen ortaya çıkmış tek bir canlı hücreden oluşan bir organizmadan başladığı ve yeni formlara dönüştüğü, sonunda etrafta gördüğümüz sayısız canlı formlar çeşitliliğine ulaştığımız fikrine dayanmaktadır. Görüş genellikle yaşam ağacının aşamalı olarak dallanması ile gösterilir. Ama hangi formlar hangi atalardan köken almışlardır? Kediler nereden evrimleşmiştir? Ayılar ve kediler yakın iki tür müdür? Yoksa uzaktan ilişkili midir? Kaplumbağalar nereden türemiştir? Ya balinalar?

Tüm canlıların ortak bir atadan evrimleştiğini kabul etsek bile, özgül türlerin evrimsel yaşam ağacının neresinde durduklarına ilişkin binlerce cevaplanması gereken soru vardır. Bu ayrıntıları doldururken, bilim adamları canlı ve fosil formları kullanırlar ve formlar arasındaki benzer özellikleri ararlar. Karşılaştırma için genetik, biyokimyasal veya morfolojik özellikler de kullanılabilmektedir.

Evrimciler, ayrıca benzerliklerin evrimsel akrabalığı gösterdiği varsayımında da bulunurlar. Ama bir bilim insanı iki ayrı canlı formu arasındaki belli bir benzerliğin, yalnızca birbirinden evrimleşmeye değil akıllı tasarıma bağlı olabileceği fikrine de açık olmalıdır; tıpkı tekerleklerin pek çok bağlamda yararlı bir tasarım stratejisi olması gibi. Ama modern Darwinist'ler tasarım ihtimalini doğrudan yok saymakta ve farklı canlı formları arasındaki benzerliklerin ortak bir tasarım stratejisi ile açıklanamayacağında ısrar etmektedirler.

Açıklığa kavuşturulması gereken diğer bir nokta ise evrimcilerin türler arasındaki her benzerliğin bu özelliği taşıyan ortak bir atadan geldiğini varsaymamalarıdır. Evrimciler yakınsak evrim adını verdikleri kavram için istisnalar tanımaktadırlar. Evrim sürecinin canlılık tarihi içinde söz konusu ortak özelliği birden fazla kez yarattığı durumlardan söz etmektedirler, örneğin balıkların ve yunusların ayrı ayrı evrimleşmiş oldukları halde benzer olan beden formları gibi.

Fakat genellikle, benzerliklerin söz konusu özelliği taşıyan ortak atadan geldiği kabul edilmektedir. Ve kabaca konuşursak, iki tür birbirine ne kadar benziyorsa, ortak ataları o kadar günümüze yakın yaşamıştır. Böylece, örneğin vaşakların ve Afrika aslanlarının ortak atalarının aslanların ve ayıların ortak atalarından çok daha yakın bir dönemde yaşadıkları varsayılmaktadır.

Evrim ağacı yapmak için elde bulunan veri setleri doğası itibariyle eksiktir ve zoraki yoruma dayalıdır. Bu, rehbersiz evrimdeki ortak ata görüşü bakımından kendi başına ölümcül bir zafiyet değildir. Ancak, ölümcül olabilecek başka bir zafiyet vardır: Hangi veri setinin kullanıldığına bağlı olarak, radikal derecede farklı ve çelişkili evrim ağaçları oluşturulması mümkündür.

Evrimciler bitkilerin, hayvanların ve mikropların formlarını (morfoloji) kullanarak evrim ağaçları oluşturduklarında, DNA dizilimlerini kullanarak oluşturdukları evrim ağaçlarından çok farklı bir ağaç ortaya çıkmaktadır. DNA dizilimlerine dayanan evrim ağaçlarında bile farklılıklar vardır.

Genomumuz çok büyük ve karmaşıktır. Bulguları karşılaştırmanın yönetilebilir olması için, evrim biyologları genomun bir bölümüne odaklanmakta ve farklı türler arasında yalnızca bu kısmı karşılaştırmaktadırlar. Böylece bir genetik evrim ağacı, bir genomun yalnızca bir parçasına dayanmaktadır. İkincisi bir başkasına. Üçüncüsü de bir başkasına. Ve böyle devam etmektedir. Böylelikle her biri kendi evrim ağacını oluşturmakta ve bir diğeri ile bazen çarpıcı olan çelişkiler gösterebilmektedir.

Evrimcilerin pek çoğu hala tutarlı bir evrim ağacı oluşturma umudu içinde olsalar da bu pek ihtimal dâhilinde görünmemektedir. Ağaçlar tek bir gerçek yaşam ağacı oluşturmak üzere yakınlaşmak yerine daha da çeşitlenmektedirler. Soruna örnek olarak tek bir çarpıcı örneği alacak olursak ve biyoloji-mühendisi Matti Leisola ve ortak-yazar Jonathan Witt'in prestijli dergi Nature'da 2013'de yayınlanan bir makalede dedikleri gibi, "Sorunun büyüklüğü aydınlatılmıştır. Yazarlar yirmi farklı mayadan 1070 geni karşılaştırmışlar ve 1070 farklı türde evrim ağacı ortaya çıkarmışlardır."

Bu çelişkili evrim ağaçlarının çoğalmasını ne yapacağız? Tüm yaşam gerçekte ortak bir atadan geliyorsa, ortada tek bir gerçek evrim ağacı olmalıdır. Evrimin gerçek dallanma tarihini oluştururken bilim adamlarının biraz çelişkili görülmesi makuldür, ama evrim teorisi doğruysa bu çelişkili ağaçların sürekli artmasını da beklemeyiz. Bu tür bir eğilim daha ziyade çeşitli yaşam türleri tek bir ortak ataya bağlı değil de ortak bir tasarıma bağlı ise daha mantıklı olacaktır. Arabalar, uçaklar ve bisikletler gibi icatlar yapımcıları için iyi bir tasarım mantığı oluşturduğundan hiçbiri diğerinden evrimleşmediği halde pek çok ortak özellikleri bulunmaktadır.

Bu arada şuna dikkat edilmelidir ki, burada aşırı bir pozisyon alınmaması gereklidir. Akıllı tasarım biyolojide farklı türlerde gördüğümüz yineleyen tasarımın pek çoğunu açıklayabilirse de, ortak ata görüşü de örneğin kedilerde olduğu gibi yakından ilişkili türler arasındaki ortak yönleri açıklayabilir. Yani, belki de Dünya'da gördüğümüz tüm farklı kedi çeşitleri tek bir kedi atadan gelmiş olabilir. Ama akılsız doğal süreçlerle tüm canlıların ortak bir atadan gelmesi mümkün müdür? Karşılaştırmalı veriler bu görüşe oldukça fazla şüphe düşürmektedir.

İNDİRGENEMEZ KOMPLEKSLİK

Canlı organizmalarda bulunan tüm karmaşık yapıları düşündüğümüzde aklımız şaşmakta, hayretler içinde kalmaktayız. Bu yapıların pek çoğu sayısız zorunlu kısımlar içerir ve sistemin işlemesi için tümünün de mevcut ve yerli yerinde olması gereklidir. Bu, indirgenemeyen komplekslik olarak bilinmektedir. Ayrıca bu sistemlerin pek çoğu, organizmaların sağ kalabilmesi için diğer indirgenemeyen komplekslikler ile birlikte çalışmak zorundadır: İndirgenemez kompleks sistemlerin indirgenemez kompleksliği. Bu koordine sistemler akılla tasarlanma bakımından tutarlılık göstermekle kalmaz, aynı zamanda bunlar inanılmaz derecede sofistike oluşları ile mevcut en parlak zekâlı mühendislerin kapasitesinin çok üzerindedirler. Darwin'in evrim teorisinde olduğu gibi kılavuzsuz süreçlerin bırakın tam ve eşgüdümlü formlarını, bu sistemlerin herhangi bir parçasını bile oluşturmayacağı sonucuna varmak için çok fazla kanıt vardır.

Bazıları indirgenemez kompleksliği uyarlanma (ko-opsiyon) veya nötral evrim gibi varsayımsal süreçlerden oluştuğu gerekçesiyle veyahut biyolojik sistemler arasındaki benzerlikler nedeniyle reddetmişlerdir ama bu yanıtların hiçbiri temelde yeni biyolojik formların veya bilginin üretilmesini sağlayan sebebi belirleyememiştir.

Diğerleri doğrudan sorunu ötelemektedirler. Ya evrim için başka kanıtları olduklarını söylemekte veya evrimcilerin sonunda zamanla her şeyi bulacaklarını iddia etmektedirler. Bilim kesinlikle yavaş ilerler ve bu ilerleme yürüyüşünde sabır şarttır; ama sıklıkla mevcut bir teoriye karşı kanıt bulunduğunda ya da kanıttan daha iyi olduğu gösterilen alternatif bir açıklama ortaya konulduğunda bilimin araştırma yapması elbette makul tek yoldur.

Darwin teorisinin modern çağdaki formu neo-Darwinizmin destekçileri tesadüfi genetik mutasyonların üzerinde etki eden doğal seleksiyonun harikalar yaratabileceğini savunmaktadırlar. Ama rastgele mutasyonlar büyük oranda nötral (gözlenebilir etkisi olmayan) veya hasar vericidirler. Tek kayda değer konu bazı hasar verici mutasyonların küçük avantajlar oluşturuyor olmasıdır. Evet, şaşırtıcı bir şeydir bu, ama kör evrimin yeni formlar ve bilgiler inşa ettiğine kanıt olamaz. Mutasyon/seleksiyon mekanizmasının en fazla bir sedan aracın üstünü açıp üstü açık araba yapmak gibi ılımlı, eksiltici varyasyonlara imkân sağlayabileceğine ilişkin kanıtlar çoktur.

Mutasyon/seleksiyon mekanizmasının bu kısıtlılıklarını kabul eden evrimciler yine de ortak ata lehine kanıt bulduklarını düşündükleri için hala bu görüşü ısrarla savunmaktadırlar. Ama ortak ata görüşü pek çoklarının savunduğundan çok daha zayıftır. Farklı türlerde ortak özelliklerin varlığı, herhangi bir kanıt değerlendirilmeden daha başlangıçta akıllı tasarım seçenek dışı bırakılırsa güçlü bir argüman olabilir. Ve Darwin'in önerdiği evrim ağacı anlaşılmaz bir öneridir çünkü önerilen pek çok ağaç, taht için birbirleri ile yarışmaktadır.

İleri gelen bilim adamlarının ezici çoğunluğunun evrimi kabul ettiği söylenir. Ama bilimsel bir teorinin doğruluğu çoğunluk oyuyla belirlenmez. Ve gerçekte, bilim tarihi bir zamanlar belli bir alanda bilim adamları tarafından el üstünde tutulduğu halde şu anda çöplükte olan pek çok teori ile doludur. Ve ayrıca çalışmaları çok prestijli bilimsel kurumlarda yapılmış ve isabetli karşılanmış, kendi bilimsel müktesebatları da dolu dolu olan ama evrim görüşüne muhalif pek çok bilim adamı da vardır.

Modern evrim teorisine karşı meydan okumaların arttığı dikkate alındığında, belki de muhtemel açıklama olarak masaya akıllı tasarımı yeniden koymanın ve kanıtlar nereye götürüyorsa oraya gitmenin zamanı gelmiştir. Bu seçenek yaşamın merkezindeki hayranlık uyandırıcı biyolojik sistemlerin daha iyi anlaşılmasına doğru yeni bir yol sunabilir.

Not: Bu yazı çeşitli eserlerden derlenmiştir.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN