Arama

Mustafa Özcan
Aralık 12, 2020
Mescid-i Aksa hatibinin feryadı!

İslam tarihinde kritik dönemlerde hatiplerin feryatları gök kubbeyi inletmiştir. Bugün de benzeri bir aşamadan geçiyoruz. Bu benzer tarihi kesitlerden birisi, Haçlı dönemlerinde yaşanan ve göklere yükselen feryatlardır. İbni Cevzi'nin Haçlılara karşı cihadı teşvik için Emevi Camii'nde minberinde verdiği bir hutbe ile on binlerin gönüllerine ve zihinlerine hitap etmiştir.

Beliğ ve müessir hutbesinden bir bölüm şöyledir:

Ey insanlar savaş başladı.

Cihat ilan edildi.

Gök kapıları açıldı.

Eğer siz cihat edecek delikanlılar değilseniz,

Cihat için kadınlara yol açın!

Alın ziynet takılarını da, gidin!

Ey sarıklı sakallı kadınlar!

Bugün de kimi İsrail'in ve Batı'nın lejyoneri konumundaki Arap rejimleri ile İsrail muvazaası karşısında kalan Filistinliler Aksa Camii minberinde İbni Cevzi gibi feryad-ı figan ediyorlar. Yine ihanet çemberinden geçiyoruz yine ihanet zamanları yine feryat zamanlarını yaşıyorlar! İsrail ile güvenlik koordinasyonuna giden Mahmut Abbas BAE ve Bahreyn gibi ülkelerin İsrail ile diplomatik münasebet kurmasına köpürürken nedense Fas'ın bu yöndeki adımını sessizce geçiştiriyor, görmezlikten, duymazlıktan geliyor! Cezayir sufileri Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı İsrail'i peşkeş çekerken Körfez'deki emirliklerin vaiz ve liderleri de Mescid-i Aksa'yı İsrail'in kutsalı saymaya başlamışlardır. Duyarsızlıkları bir yana İsrail'in tezlerine müzahir de oluyorlar! Kur'an'da geçen Mescid-i Aksa'nın gerçekte Mekke ile Taif arasında yer alan Cirane Vadisi'nde yer aldığını söylemişlerdir. Süleyman Ateş gibiler de bu tezi benimseyerek İsrail'in siyasi ve dini iddialarına yol açmışlardır. Maalesef Muhammed Hamidullah Hoca da benzeri bir tezi benimsemiştir. O da Cirane Vadisi yerine Mescid-i Aksa'nın Beyt-i Mamur gibi göklerde olması gerektiğini ileri sürmüştür ( http://sonpeygamber.info/sorularla-peygamberimiz/isra-suresi-ndeki-mescid-i-aksa-nin-yeri ). Bu yaklaşım, tefsirde genel olarak Şiilerin eğilimini yansıtmaktadır.

İsrail 1967'den beri özellikle de Camp David antlaşmasının akabinde 1981 yılında Kudüs'ü bir bütün olarak ebedi başkenti ilan etmesinden itibaren hayalindeki ve mutasavver Süleyman Mabedi veya Tapınağını Mescid-i Aksa'yı yıkarak üzerine kurmayı ve kondurmayı planlamış ve bunun için ön çalışmalara başlamıştır. Bu meyanda tasarımlarını ve maketini yayınlamaya ve İsrail Havayolları dergisi El Al aracılığıyla yolcularına dağıtmaya başlamıştır. Tasavvurlarındaki Süleyman Tapınağını El AL'ın tanıtım broşür ve aylık dağıtılan bültenlerinde kapağa taşımış ve bunları müşterilerine ulaştırmışlardır. Keza hava alanlarındaki El Al stantlarında konuyla ilgili kitapçıklar bulundurmakta ve turistlere dağıtımını yapmaktadır. Tezini ispat için Aksa altında kazılara da girişmiştir.

Bu hususta Birleşik Arap Emirlikleri Hava Yolları Şirketi 'Etihad Hava Yolları', İsrail Hava Yolları El Al ile düet yapmakta ve Mescid-i Aksa'nın yerine kondurulmuş Süleyman Tapınağı maketiyle İsrail'in dini propagandalarına alet oluyor, arka çıkmakta ve ayrıca başlatacağı turların da reklamını yapmaktadır. Daha sonra Türkiye'deki belirli çevrelerin olaya dikkat çekmesi üzerine reklam aracı maketleri ve görüntüleri rafa kaldırmıştır. Süleyman Tapınağı maketleriyle birlikte Mart 2021'de başlatacağı uçuşlarını gözden geçirmiş; en azından Süleyman Tapınağını terviç eden maketli reklamları tedavülden kaldırmıştır. Bu reklamların Etihad Hava Yolları reklam gündeminde ve panolarında yer alması aslında zımni olarak İsrail'in planları arasında olan Mescid-i Aksa'nın yıkılması ve yerine Süleyman Tapınağının kondurulması çabalarına destek mahiyetindedir. 16-17 ay boyunca Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa yıkılacak ve yerine Üçüncü Süleyman Tapınağı inşa edilecektir. Müslümanlar bir kısmı buna seyirci kalmak bir yana düpedüz teşvik de ediyorlar. Katkıda da bulunuyorlar. En azından kimi sufiler ile kendi anlayışındaki sufileri destekleme kampı, üssü olan BAE bunu yapmaktadır. Kendilerini haklı göstermek için de Kur'an'da bahsedilen Mescid-i Aksa'nın Mekke civarındaki mal veya ganimet dağıtma merkezi olan Cirane Vadisi Mescidi olduğunu ileri sürmektedirler. Bunu Ignaz Goldziher gibi kimi Yahudi oryantalistler ortaya atmış kimi Müslüman yorumcular da bu oltaya takılmışlardır. Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Cezayirli Hüseyin Lakar isimli yazarın da temas ettiği gibi (Cezayir gazetesi eş -Şuruk, 24/11/2020) Mescid-i Aksa ile ilgili nevzuhur tutum ve iddialarını veya tezlerini müşterek İran saldırılarını savuşturmaya matuf dayanışma amacına bağlıyorlar. Halbuki, bu tezleri sahiplenmek İran'a değil Filistin'e ve İslam'ın kutsallarına karşı cephe açmak ve almaktır. İran'a destek Filistin'e köstektir. Bu tez aynı zamanda Yüzyılın Pazarlığı muhtevasına da uygun düşer. Filistin davasını ve Kudüs davasını tasfiye etme amacına da hizmet eder. Bu İslam'ın kutsallarını Yahudilere devretmektir. Yahudi tezleri adına İslam'ın esaslarından vazgeçmektir. Sözüm ona bazı Müslüman ülkeler ve yapılar Yahudilerin tezlerini benimsiyorlar İslamı tezleri ise reddediyorlar.

Burada bir çatallaşma görünüyor. Hangisi hangisinin yerine ikame edilmiştir? Mescid-i Aksa mı Süleyman Tapınağı yerine ikame edilmiş, yoksa tasavvur halindeki Süleyman Tapınağı mı Mescid-i Aksa yerine geçirilmek istenmektedir? Yahudi ve onların peşinden gidenlerin iddia ettiği gibi Mescid-i Aksa Mekke yakınlarında Cirane Vadisinde ise peki Kudüs'teki ne oluyor? Gerçek Mescid-i Aksa Cirane Vadisinde ise Kudüs'te olanı çakma ve sahte mi? Müslümanlar nasıl olur da yüz yıllarca bundan gafil ve bihaber olurlar? Kaldı ki Mescid-i Aksa'nın geniş yorumu 144 dönümlük Harem-i Şerif havzasından ibaret değil. Filistin'in tamamı aynı statüde sayılıyor. Şimdiye kadar yapılan kazılar da Süleyman Tapınağı'nın Harem-i Şerif altında olmadığını göstermiştir. Ağlama Duvarı bu kalıntılardan olmayıp Burak Duvarı'dır. Olsa bile nasıl ki Hazreti Süleyman Müslümanların peygamberi ve manevi değeri ise onun yaptığı mabet de İslam mabedidir. Yahudilerin kan bağı üzerinden tek yanlı yaptıkları iddialar boş ve geçersizdir. Kaldı ki din bağı tartışmalı olduğu gibi bugünkü Yahudilerin Hazreti Süleyman ile kan bağı ortaklığı veya soyundan geldikleri tezi de pek şüphelidir. Arthur Koestler'in Onüçüncü Kabile kitabını okuyabilirler!

Müslümanların duyarsızlığı hatta Yahudi tezlerini benimsemeleri İbni Cevzi de olduğu gibi Kudüslü Müslüman hatipleri galeyana getirdi ve çileden çıkardı. Mescid-i Aksa hatiplerinden Şeyh Hasan Ebu Sinine konuya temas etmiş ve Mescid-i Aksa'nın Kudüs'ün dışında bir yerde olmadığını ifade etmiştir. Bununla Yahudi tezlerini ve Cirane Vadisi iddialarını reddetmiştir. Aksa olarak Müslümanların inanç ve gönüllerinde yer edinen tek mahal vardır, sadrı İslam'dan beri Müslümanlar burada rıbat ve nöbet halindedirler. Burası bildik tabirle kıyamete kadar ribat yurdudur. Hutbesini ezcümle şöyle sürdürmüştür:" Bütün baskınlar, saldırlar ve statükoyu delme, değiştirme çabaları bizleri yıldırmayacak ve Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara ait olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Burası sadece Müslümanlara aittir ve öyle de kalacaktır ve başkalarıyla ortaklığa kapalıdır. Müslümanlarla birlikte başkalarına da ait bir ibadet mahalli olması kabul edilemez ve caiz değildir. Burası tevhide adanmış bir mabettir. Bu vasfı ihlal edilemez. Bazı (BAE gibi) ülkelerden Mescid-i Aksa'nın tanımıyla ilgili İsrail'in tanımı yerine Filistin ve Ürdün'ün tanımını esas almalarını, benimsemelerini ve kabul etmelerini istiyor ve bekliyoruz. Mübarek Mescid-i Aksa, Harem-i Şerif sınırları içerisinde bütün surları ve kapılarıyla birlikte 144 dönümlük bir alanı teşkil etmektedir. Burası Müslümanlara has bir ibadet mahallidir…"

Bugün ihanetin sınırları ve surları Mescid-i Aksa gibi mukaddesatı da yutacak kadar genişlemiş ve büyümüştür. Filistinliler kendi cephelerinde bile yapayalnızdır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN