Arama
3 gün 3 şehir - Bir solukta Doğu turu
Uzak iklimlerin hayali kimi zaman bizi kendisine çeker. Böyle anlarda kısıtlı vaktimiz olsa bile bizi oralara çeken güce neden karşı koyalım? Medeniyetler ve kültürler beşiği Mezopotamya toprakları, otantik ve şiir gibi havasıyla keşfedilmeyi bekliyor. Hazırsanız, hayatımızı etkisi altına alan ve gezmeyi çok özlediğimiz bu pandemi günlerinde Doğu'nun inci şehirleri Antep, Urfa ve Mardin'i birlikte keşfe çıkalım…
📌Eski Halfeti, aslında büyük bir çoğunluğu sular altında kalmış bir ilçe… Urfa, Hz. Ömer döneminde fethedilmiş olsa da Rumkale olarak bilinen bu yerleşim yeri uzun yıllar Müslüman toprakları dışında kalmış. Yavuz Sultan Selim döneminde ise yeniden Osmanlıların himayesine girmiş.
➡Bölge aynı zamanda taş mimarisi, gizemli yapısı ve Fırat Nehri'nin çepeçevre kuşattığı konumu ile "Saklı cennet" ve "Kayıp kent" olarak da anılmış. Nitekim bu tanımlamayı Halfeti'ye ayak bastığınız andan itibaren hissediyorsunuz. Birecik Barajı'nın suları altında kalan bölge "sakin şehir" nitelendirilmesini de sonuna kadar hak ediyor.
Halfeti'ye ayak bastığımızda sakinliğine hayran kaldığımız bölgenin bize küçük de bir sürprizi vardı. Yeni açılan mekanda çalan doğu türküleri eşliğinde kahvaltımızı yaptık.
📌Kahvaltı demişken… Halfeti'de günümüzü renklendiren ve en güzel geçen zaman kahvaltı anlarıydı. Bölgede lezzetleriyle ve ev sahipliğindeki samimiyetle tanınan emekli PTT Müdürü Müslüm amcanın Halfeti'nin tepe noktasındaki mekanına gittik. Kapıyı çaldık fakat açan yok… Tam gitmeye yeltenirken Müslüm amca kapıyı araladı, hafta içi kapalı olduklarını ama beklersek yarım saat içinde kahvaltıyı hazırlayabileceğini söylerken kendimizi içeriye çoktan atmıştık bile.
Burası belki de Halfeti'nin en güzel manzaralı mekanıydı. Evinizin bahçesinde kahvaltı ediyor gibi hissettiğiniz mekanda soframız hazırlanana kadar anı ölümsüzleştirecek kareler çektik.
📌Müslüm amcanın daveti beklenen anın geldiğini söylüyordu, üstelik çok da acıkmıştık. Müslüm amcanın her bir ürünü kendi elleriyle hazırladığı masamız hazırdı. Masada neler yoktu ki, ev yapımı reçeller, kaymak, zahter, köy yumurtası ve iştah kabartıcı daha neler neler… Akışıyla bizi aldatan nehir, gölgede kaldığımızda bizi üşüten rüzgar, bulutlara değen yüce dağlarla afiyetle kahvaltımızı yaptık.
➡Bilinen bir söz vardır, bir mekanın şerefi o mekanın şereflilerinden kaynaklanır. İşte burası da tam manasıyla öyle bir yerdi. Müslüm amca bize bu topraklardaki samimiyetin vücut bulmuş hali olarak bütün misafirperverliğiyle yemeğimiz bittikten sonra Halfeti'nin tarihini anlattı. Bu saklı cennetin de içerisinde yer alan saklı cennetten gitme vakti gelmişti artık. Aklımda kalan en önemli detay ise Müslüm amcanın sular altında kalan bölgeye karşı babasının duyduğu o iç burkan hüznüydü.
📌Halfeti denilince akla ilk gelen ve ilçenin girişinde de sizi karşılayan bölgenin sembolü karagüldür. Dizilere kadar konu olan karagül, dünyada sadece Halfeti ilçesinde yetişmesi bakımından ayrı bir öneme sahip.
➡Yol boyunca karşımıza çıkar umuduyla taş evlerin ve dar sokakların arasında geziniyoruz ki tomurcuk halindeki karagülle ilk kez kahvaltı yaptığımız mekanda tanışıyoruz. Karagül yalnızca ağaçtaki konumuyla doğanın süsü rolünü üstlenmiyor. Kendine has kokusuyla reçelden lokuma, sabundan kreme kadar pek çok üründe kullanılıyor.
📌Bölgede yapılacak en önemli ve keyifli aktivite hiç kuşkusuz tekne turu. Nitekim bölgeyi en güzel su üzerinden keşfe çıkabilirsiniz. Aynı zamanda bölgede küçük tekne kiralayarak gezme imkanınız da var. Tekne turunuz bittikten sonra, bir salıncak gibi salınan tahta asma köprü üzerinde yürüyerek şehir manzarasının keyfine varabilirsiniz.