Osmanlı'nın Alman komutanı: Liman von Sanders
Osmanlı, Almanya ile ordunun ıslahı ve subayların yetiştirilmesi üzerine iş birliği yapar. Bunun üzerine yurtdışından bir askeri kurul gelir. 1913 yılında İstanbul'a gelen kurulu zorlu bir süreç bekler. Başlarında bulunan Liman von Sanders'in yaşadıkları yakın tarihimizin dönüm noktalarını oluşturur. Gelin, ordumuza başkanlık eden bu ismin hayatına ve yaşadıklarına birlikte bakalım.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔷 Alman general, 1913 yılında Osmanlı'ya eğitim desteği vermek üzere oluşturulan komisyonun başkanı olarak İstanbul'a gelir.
🔷 Komisyon çalışmalarına hızlıca başlar. Kışlaları gezerek Türk ordusunun son durumu hakkında raporlar hazırlarlar. Bu denetlemeler ile ordunun sorunlarını tespit eder. Kurul ayrıca Türk ordusunda çalışacak yabancı subayların alınıp alınmamasında söz sahibidir.
🔷 Osmanlı, ordusunu Avrupa'nın teknik seviyesine çıkarabilmek için neredeyse XVIII. yüzyıldan beri destek alır. Özellikle III. Selim ve II. Mahmud dönemindeki değişimler dikkat çeker.
🔷 Osmanlı ordusu yurt dışından pek çok destek alsa da bir türlü istediği başarıyı yakalayamaz. Saraydaki iç çekişmeler, yeniçerilerin yenilik kabul etmeyen tutumları, yeni kurulan orduların tecrübesizliği, uzun süren savaşlar nedeniyle oluşan ekonomik sıkıntılar, Osmanlı ordusunun gelişmemesindeki en büyük engeller olarak görülür.
🔷 Enver Paşa'nın Harbiye Nazırı olduğu bu dönemde, askeri açıdan önemli makamlar Türklerin elindedir.
🔷 Kurulun görev süresinin bitiş tarihi belirlenmemiştir. Heyetin birinci önceliği Türk subaylarını yetiştirmektir. Otto Liman, görevini titizlikle yapmaya gayret eder.
🔷 Liman von Sanders, Almanya I. Dünya Savaşı'na katıldıktan sonra, ülkesine hemen telgraf çeker. Subayları ile birlikte savaşa katılmak üzere ülkelerine dönmek istediklerini belirtir.
🔷Cevap on gün sonra gelir. İmparator, şimdilik Türkiye'de kalmalarını emreder ve bundan dolayı herhangi bir görev kaybı olmadığını, orada bulundukları sürenin Alman ordusunda bulunuyormuş gibi hesaplanacağını aktarır.
🔷 Sanders ve subayları gelen cevaba üzülür. Zira Osmanlı'nın savaşa katılmayacağını düşünürler.
🔷 Alman general bir ay sonra bir telgraf daha çeker. Yine ülkelerindeki savaşa dönmek istediklerini belirtir. Bu sefer imparatorun cevabı daha net olur: "İmparator Hazretleri, oradaki memuriyette çalışmanızla savaşta herhangi bir görevde bulunmanızın aynı sayılacağını bir kere daha hatırlatmamı emir buyurdular. İmparatorun da onayına mazhar olan sefaret politikasına karşı muhalefet hareketlerinden kaçınmanız da İmparator Hazretlerinin özel emirleri gereğidir"