John Covel’ın kaleminden Osmanlı’da düğün şenlikleri
John Covel, Osmanlı'da Sultan IV. Mehmed'in hüküm sürdüğü dönemde İstanbul'a gelmiş bir isim. İngiltere tarafından merkezi İstanbul'da olan Ortodoks kilisesini incelemek üzere görevlendirilmiş; şehirde gördüğü her şeyi en ince detayına kadar kaleme almıştı. Türk, Rum, Ermeni, Yahudi ayırt etmeden Osmanlı tebaasının bütün üyelerine dair döneme ışık tutacak pek çok bilgiye yer vermişti. Saray efradı, inançlar ve gündelik hayata dair ilginç detaylar yazan Covel, Şehzade Mustafa ve Hatice Sultan'ın düğün şenliklerine de tanık olmuştu.
Dr. John Covel 1638 yılında dünyaya geldi. 1670 yılında İngiltere Kralı II. Charles zamanında İstanbul'a gönderilen bir sefaret heyetinde papaz unvanıyla yer aldı.
Heyetin amacı, Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleşmesi tehdidiyle karşı karşıya kalan Protestan kilisesinin görevlendirmesiyle merkezi İstanbul'da olan Ortodoks kilisesini incelemekti.
Böyle bir niyetle şehre gelen heyetin papazı Covel, her gördüğünü en ince ayrıntısına kadar kaydetti.
Yazıldığı tarihten 19'uncu yüzyıl sonlarına kadar British Museum'da saklı kalmış seyahat notları, Hakluyt Society tarafından Extracs From The Diaries of Dr. John Covel ismiyle 1893 yılında yayınlandı.
Eserin en dikkat çekici bölümleri, IV. Mehmed'in kızı Hatice Sultan'ın düğünü ile II. Mustafa olarak tahta çıkan Şehzade Mustafa'nın 1675'teki sünnet düğünüdür.
Nakkaş Osman ve Levnî gibi sanatçılar tarafından minyatürlerle belgelenmiş şehzade sünnet merasimlerinin geçiş alaylarından birine Covel de tanık olur. Bu iki düğünde yer alan eğlence, oyun ve gösteriler en renkli ayrıntılarıyla karşımıza çıkar.
Covel, Türk, Rum, Ermeni, Yahudi ayırmaksızın Osmanlı tebaasının bütün üyelerini hatta saray efradını da inançlar, gündelik hayat ve adetler üzerinden garipseyip eleştirse de tanıklığını sürdürdü. Covel, kaleme aldığı eserinde Osmanlı'ya dair şunları yazmıştı:
25 Mayıs. Genç Şehzade Mustafa'nın sünnet onuruna yapılan geçit törenini görmeye gittik. Büyük Efendi de oradaydı ve orada imparatorluğun bütün haşmetini gördük.
Devletin bütün görevlileri ve müteferrikalar (levazım amirleri) ve diğer görevliler, vezir gibi statülerine göre kavuklarını takmışlardı. Şimdi rahvan ve orta boy atlar moda olmasına rağmen hepsinin atları mükemmeldi.
Önden yeniçeri grupları, yanlarında yaya olarak çeribeyleri veya albaylar olurdu. Sonra vezirin uşakları gümüş kemerli çiçekleri kırmızı kadife cübbeler giymiş olarak ayrı bir grupta birbirlerinden ayrı ve mesafeli olarak geçerlerdi. Hepsi düzgün ve sağlam adamlardı.