Bin yıl önce göz hekimliğinin temellerini atan Müslüman tabipler
Müslümanların kaleme aldığı tıp kitaplarının neredeyse tamamında göz hastalıklarına değinilmişti. Bundan bin yıl öncesinde yaşayan, çalışmalarını yalnızca hayvan gözü üzerinde sürdüren Müslüman tabipler, o dönemde gözün anatomisini gösteren birçok resme de eserlerinde yer vermişlerdi. 21'inci yüzyılın en yaygın göz hastalığı olan kataraktı, tarihte ameliyat ile ilk kez Müslüman bir tabip almıştı. Peki, göz hastalıklarının başka hastalıkların işareti olduğunu savunan ilk Müslüman tabip kimdi? Onun bu görüşünün doğruluğunu modern tıp ne zaman kanıtladı?
Orta Çağ Avrupası'nın karanlıkta olduğu bu dönemde Müslümanlar, bilimin meşalesini yakarak onu canlı tuttular.
Müslümanlar, Vadi'l Kebir'den Nil Nehrine ve Oxus Nehrine kadar oftalmoloji yani göz hastalıkları alanında Orta Çağ Avrupa'sının efendisi olmuşlardır.
10'uncu ve 13'üncü yüzyıllar arasında yaşayan Müslüman göz cerrahları yahut da oftalmologlar, göz üzerinde ameliyat ve diseksiyon gibi prosedürler gerçekleştiriyor, keşifler yapıyor ve bulgularını ders kitaplarına ve monograflara dönüştürüyorlardı.
Bu dönemde, 14 tanesi günümüze kadar ulaşan 30 kadar oftalmoloji ders kitabı yazılmıştı.
Konjunktiva, kornea, uvea ve retina gibi modern terimler o dönemde de kullanılıyordu.
Trahom adı verilen bulaşıcı göz hastalığının sonucu olarak göz kapağının iç kısmında meydana gelen sertleşmenin giderilmesi maksadıyla ameliyat yapılması da hayli yaygın bir uygulamaydı.
Arapçada katarakt için kullanılan "el-ma' nazul 'ayn" terimi, "göze inen su" anlamına gelir ve bu su mercekte toplanıp görüntüyü bulanıklaştırır.
10'uncu yüzyılda Irak'ta yaşayan Mevsılî, hastanın yeniden görebilmesini sağlamak için içi boş bir iğne tasarlamıştı.