Ayasofya'daki padişah türbeleri
Osmanlı'nın fetih camisi Ayasofya, bünyesinde barındırdığı padişah türbeleriyle de ayrı bir öneme sahiptir. Tarih boyunca iki büyük imparatorluğa tanıklık eden bu eşsiz mabed, ayrıca bir "hanedan mezarlığı" hüviyeti de taşıyor. Ayasofya'ya defnedilen ilk padişahın kim olduğunu biliyor musunuz? Peki ya, Osmanlı'da ilk defa şahsı adına ayrı bir türbe yapılmayan padişahın hangisi olduğunu?
İstanbul 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedildikten sonra Ayasofya camiye çevrildi ve çevresine yapılan eserlerle kilise vasfını kaybetti. Ayasofya artık yeni haliyle bir Osmanlı külliyesiydi...
Ayasofya, Osmanlı'da protokol camilerinden biriydi. Osmanlı'nın Ayasofya'sı cami olmanın yanında farklı hüviyetlere de sahipti. Çevresine inşa edilen bir medrese ile okulların yanı sıra vakıf ve imaret gibi diğer müesseseleriyle beraber devletin önemli bir kurumuydu.
Tüm bu niteliklerinin yanında Ayasofya'nın pek bilinmeyen bir özelliği daha vardı: Avlusuna 16. ve 17. yüzyıllarda inşa edilmiş padişah türbeleri… Tarihi bin küsur sene öncesine dayanan Ayasofya'nın bugün pek bilinmeyen özelliği, bünyesinde beşi padişahlara ait olmak üzere yaklaşık 150 hanedan üyesinin mezarlarına da ev sahipliği yapıyor olmasıydı.
Bizans ve Osmanlı tarihine tanıklık eden mimari şaheserde, saltanat dönemleri birbirini izleyen Sultan II. Selim, Sultan III. Murad, Sultan III. Mehmed ile Sultan I. Mustafa ve Sultan İbrahim türbeleri ile Şehzadeler Türbesi bulunmaktadır.
150'ye yakın hanedan mensubunun mezarını barındıran Ayasofya'daki türbeler, ne yazık ki yıllarca kapalı kaldı. Uzun süre kapalı kalan türbeler, Haluk Dursun'un büyük çabaları ve katkıları sonucu restore edilerek 2009'da açıldı.
İşte Ayasofya'daki padişah türbelerinin ayrıntıları…
II. Selim'in Ayasofya'ya yaptığı hizmetler
Ayasofya'ya gömülen ilk Osmanlı hükümdarı, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu II. Selim'di. İstanbul'da doğan ilk hükümdar olan II. Selim, Ayasofya'ya en fazla hizmet edenlerdendi. Sultan, Ayasofya'nın etrafını binalardan temizletip camiyi kuvvetlendirmenin yanında Bizans devrinden beri narteks kısmında duvara yapıştırılmış olarak duran taşa işlenmiş levhalar halindeki uzun bir karar metnini de tercüme ettirdi.
Yalnızca bunlarla kalmadı, Ayasofya'ya iki minare ve medrese ekletti. Bu çalışmalar sürerken çok sevdiği ve ömrü boyunca hizmet ettiği Ayasofya'da kendisi için bir türbe yaptırtmaya başladı. Fakat ne yazık ki Sultan, türbenin inşaatına devam ederken vefat etti. Mimar Sinan'ın Ayasofya'da yaptığı türbe tamamlanana kadar aynı alanda kurulan otağa gömülen II. Selim, 1576'da emrettiği türbeye nakledildi.
Sultan II. Selim Türbesi'nin içi, 16. yüzyılın en güzel çinileri ile bezenmişti. Erhan Afyoncu'nun Sabah'ta yayımlanan "Ayasofya'da beş padişah yatıyor" yazısında naklettiğine göre türbenin çini panolarının bir kısmı Fransız Albert Dorigny tarafından eksiklerinin tamamlanması bahanesiyle sökülüp, yerine taklitleri konulduktan sonra çalınıp Louvre Müzesi'ne götürüldü. Günümüzde ise halen Türkiye çinileri geri almak için mücadele ediyor.
Türbede II. Selim'den başka hasekisi Nurbânû Sultan, kızları Gevherhan, İsmihan, Fatma sultanlar, şehzadeleri Süleyman, Osman, Cihangir, Mustafa ve Abdullah ile III. Murad'ın oğulları ve kızları yatmaktadır.
II. Selim Türbesi'nin Osmanlı dönemindeki onarımları hakkında fazla bilgi yoktur. Fossati'nin Ayasofya'yı tamir ederken burada da bazı çalışmalar yaptığı düşünülmektedir. 1950'lerde, daha sonra 1982-1987 arasında ve kısmen 1996 yılında onarım görmüş olan yapı 2006'da restorasyona alınmıştır.
Türbenin mimari özellikleri
Mimar Sinan'ın inşa ettiği yapı dışta köşeleri genişçe pahlı kare bir plana sahiptir ve içte sekizgen bir galeriden meydana gelmektedir. Çift kubbe ile örtülü olan yapıda dış kubbe yüksek kasnaklı olup duvarlara oturmakta, iç kubbe sütunlar üzerindeki sivri kemerlerle taşınmaktadır.
Kalem işi ve ahşap süslemelerin kullanıldığı yapıda duvarlar ikinci sıra pencerelere kadar çini kaplanmıştır. Beyaz zemin üzerine kırmızı, lâcivert, mavi, fîrûze, yeşil ve siyah renkli sır altı tekniğindeki çinilerde hatâyî, yaprak ve çiçek motiflerinin yanı sıra vazodan çıkan çiçeklerden oluşan düzenlemeler ve süpürgelikte mermer taklidi bezemeler vardır.