Esma-i Hüsna'nın insandaki tecellisi
Rabbimizin güzel isimleri yeryüzündeki tüm canlılara tezahür eder. Bu, Allah'ın (CC) insanlara bahşettiği bir armağandır. Her kula, Esma-i Hüsna çeşitli şekillerde tecelli eder. Kiminde Rabbimizin celal sıfatları varken kiminde de cemal sıfatları vücud bulur. Asıl mesele, içimizde hangi Esma'ların tecelli ettiğini ya da etmediğinin farkında olup eksik yönlerimizi kapatmaktır. Bu minvalde Fatma Bayram Hoca, "insanların bütün Esma'nın tecellisi olarak yaratılması" konusu üzerinden mühim bir sohbet icra etti. İşte sizin bu sohbetten derlediklerimiz…
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸 Dilcilere göre insan kelimesi iki kökten türer. Bu iki kelime ünsiyet ve nisyandır. Ünsiyet, kelime anlamına göre "dostluk, yakınlık" demek, nisyan ise "unutkanlık" demektir.
🔸 İnsan unutkandır. Unutmak bir yerde en büyük nimettir. "Bir şey hariç o da Rabbimize verdiğimize sözü unutmak." Allah (CC) ile aramızda "ben Müslümanım" ahtimiz bulunur. Bu verilmiş ve unutulmaması gereken sözlerin en büyüğüdür.
🔸 Yaşanan olayların zihinde ilk gün ki gibi kalmaması nimettir. Bir kaybınızı ilk gün ki gibi hissettiğinizi düşünün… Unutmanın kıymetini idrak edeceksiniz.
🔸 İnsan, bütün Esma'nın tecellisi olarak yaratılır. Bütün mahlûkat insanın emrine musahhardır. İnsan vahşi hayvanları terbiye edebilir, nehirlerin yatağını değiştirebilir. Madenleri tespit edip yer altından çıkarabilir. Kısacası bütün doğa güçlerini kullanabilecek durumdadır.
🔸 Bütün kâinat insan için yaratılmıştır. İnsan da kendilerinden bir şey görüyorlar, bir tecelli bir ortak nokta görüyorlar. İnsan mümkün varlıkların hakikatleri anlamındaki isim ve sıfatların tümünün bir araya geldiği yegâne varlık olduğu için her varlık kendisinden bir parçayı insanda bulundurur.
Musahhar ne demek?
Büyülenmiş ve tesir altında kalmış kimselere verilen isim.
🔸 Nisyan ise "unutmaktır" insanın unutması bir şeyi bırakıp başka bir şeye geçebilmesini sağlar. Bu sayede insan sürekli "şeyler" ile ilgilenebilir.
🔸 Sürekli bir ilgi alanı olabiliyor ve unutabiliyoruz. Eğer unutmasaydık tek bir yere takılıp kalırdık. Bu da onun kuşatıcılığını sağlar. İslam kozmolojisine göre, yaratılışın başlaması henüz tasarım halinde olan varlıklara ilahi isimlerin dolmasıyla olur.
🔸 İbn-i Arabi'nin teorisidir ve bu konuyla alakalı şunları söyler: "Bütün varlıklar Allah'ın (CC) ilminde taslaklar halinde önce var edilmiştir."
🔸 Allah Teâla'nın (CC) bizimle arasındaki sayısız farklardan biri de şudur: "İnsanoğlu aklının kapsayabildiği ihtimalleri önceden hesaplayabiliriz." Yani insanoğlunun bilemeyeceği ihtimalleri… İşte bu durum Allah (CC) için söz konusu bile değildir.
🔸 Cenab-ı Hakk öyle bir sistem kurmuştur ki bir sineğin kanadıyla bir galaksi arasında bile bir ilişki var. Rabbimiz böyle mucizevi bir sistem kurar ve bu sistem hiç şaşmaz. Allah (CC) her şeyi planlar ve her şey onun ilmindedir.
🔸 Allah (CC) her şeyin başından sonuna ve varlığından yokluğuna kadar her şeyin taslağını oluşturmuştur. Bu konuyla alakalı Muhyiddin İbnü'l-Arabî şunları söyler:
"Esma-i Hüsna taşarak o taslakları doldurdu ve yaratma böyle oldu." Yine bütün yolların çıktığı tek bir cümle vardır o da "her bir varlık Esma'nın tecellisi" olması gerçeğidir.
🔸 Bu minvalde, İbn-i Arabi bu sürece Feyz-i Mukaddes der. Feyz-i Mukaddes, varlıkların vücuda gelmesine sebep olan Allah (CC) isimlerinin tecellisinin tümüdür.
🔸 Sonuç olarak; insan bu noktada kendi kişiliğini tanıma ve geliştirme noktasında düşünmeli; acaba ben hangi noktadayım, hangi Esma'nın tecellisi olarak geldim? Demeli ve eksik yönleri fark etmeli ve bu eksikliği kapatmak için çalışmalıdır.