Dünyevileşme Hastalığı ve Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) 14 Asırlık Uyarısı
Günümüz insanının en büyük manevi buhranlarından biri, sahip olduğu nimetlerin içinde kaybolup asıl yaratılış gayesini unutmasıdır. Fikriyat yazarı Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Bursa Kalemdar Camii’ndeki hadis sohbetinde, dünyevileşme tehlikesine dikkat çekti. Sekülerleşme ve deizm gibi modern akımların aile ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini anlattı.
Seher Vakti Duası
Ya Rabbel alemin! Şu seher vaktinde uzaklardan yakınlardan gelip, Kabe-i Muazzama'nın şubelerinden biri olan şu mabedin kubbesi altında toplanan kulların olarak kapına geldik. Bizleri kapından boş çevirme ya Rabbi! Katından eli boş gönderme ilahi. Günahlarımıza mağfiret eyle. Bizleri zilletin ve karanlığın içinden çıkarıp nura eriştir. Buradan ayrılırken affedilmiş olmanın ferahlığını gönlümüze lütfeyle. Vatanımızı, milletimizi her türlü afetten, depremden ve ahlaki çöküntüden muhafaza eyle. Evlatlarımızı zamanın kötülüklerinden koru; onları namaz kılan ve ardımızdan Fatihalar okuyan nesiller eyle. Doğu Türkistan, Gazze, Filistin ve tüm mazlum coğrafyalardaki kardeşlerimize imdat eyle ya Rabbi!
Bugün üzerinde duracağımız konu, 14 asır önceden söylenmiş olmasına rağmen bugün sanki bize özel söylenmiş gibi taze duran bir meseledir: Dünyevileşme.
Dünyevileşme Nedir?
Dünyevileşme, sadece dünyada yaşamak değildir. Allah dünyayı bizim hizmetimize vermiştir. Asıl sorun; nimetlere dalıp ahireti unutmak, mülk sahibi olmanın bizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymasıdır. Şeytanın Hz. Adem ve Hz. Havva'yı kandırırken kullandığı taktik bugün de aynıdır: İnsanı zaaf noktalarından yakalamak. Şeytan, insanlık tarihinde ilk kez yalan yere yemin ederek onları "ebediyet" vaadiyle kandırmıştır. Bugün de dünya hayatının hiç bitmeyeceği zannı, insanı dünyevileşme çukuruna çekmektedir.
Ashab-ı Kiram, bir sabah namazı sonrası Bahreyn'den Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a.) vasıtasıyla yüklü miktarda mal geldiğini duyunca toplanmıştı. Efendimiz (s.a.v.) bu tabloyu görünce tebessüm etti ve şu tarihi uyarıyı yaptı:
"Allah'a yemin olsun ki, ben sizin için fakirlikten korkmuyorum. Lakin ben, sizden öncekilere dünya nimetlerinin saçıldığı gibi sizin de önünüze saçılmasından; onların o dünyalıklar için yanıp tutuştukları gibi sizin de tutuşmanızdan ve bu durumun onları helak ettiği gibi sizi de helak etmesinden korkuyorum."
Helak olmak; sadece ölmek değildir. İnsanın insanlık vasfını yitirmesi, tüketim çılgınlığı içinde manen yok olması ve ahiretini dünyalık bir meta karşılığında feda etmesidir.
Dünyevileşme bugün "Sekülerizm" adı altında tüm dünyayı kuşatmış durumda. İnsana şu telkin ediliyor: "Sen her şeyden değerlisin, kutsal değerler seni kısıtlıyorsa onları bir kenara bırak." Bu anlayış aile kurumunu sarsmış, "rahatın bozuluyorsa boşan" tavsiyesini yaygınlaştırmıştır.
Gençler arasında yayılan Deizm, "Tanrı olsun ama hayatıma karışmasın" diyerek peygamberi ve dini sınırları reddetmektedir.
Ezan, kurban ve minare gibi İslam'ın sembollerinden rahatsızlık duymak, dünyevileşmenin en bariz belirtisidir.
İnsanın Mayasındaki İki Genç Duygu
Efendimiz (s.a.v.) insanoğlunun doyumsuzluğunu şöyle tarif eder: "Ademoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, ikincisini ister. Onun gözünü ancak toprak doyurur."
İnsan bedenen yaşlansa da kalbinde iki duygu hep genç kalır:
➡ Mal sevgisi
➡ Uzun ömür isteği (Yaşama hırsı)
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Her ümmetin bir fitnesi (imtihanı) vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır." Para insanın cebine girince yürüyüşü, konuşması ve tavrı değişebiliyor. Bugün lüks otomobillerini altına kaplatan Müslümanların varlığı, bu hastalığın ne kadar ileri gittiğinin bir göstergesidir. Eğer sahip olduğumuz mal bizi hacca gitmekten, zekat vermekten veya namaz kılmaktan alıkoyuyorsa, biz dünyevileşmişiz demektir.
➡ Firavun Mısır'ın mülküyle, Karun servetiyle övündü ama hepsi toprağa gömüldü. Bu beladan kurtulmanın yolu, dünyaya dalanlarla beraber dalmamaktır.
➡ Ezan okunduğunda namaza koşmak, dünyaya vurulan en büyük darbedir.
➡ Cehennem ehline neden orada oldukları sorulduğunda; "Namaz kılanlardan değildik ve dünyaya dalanlarla birlikte biz de dalıp gitmiştik" diyecekler. (Müddessir, 43-45)
Rabbim bizleri dünyaya dalıp ahiretini unutanlardan eylemesin. İmanımıza sahip çıkmayı, son nefesimizde Kelime-i Şehadet ile huzuruna varmayı nasip eylesin.