Arama

Sanatkârların iletişimini kolaylaştıran arena "salon edebiyatı"

Sosyal bir varlık olan insan, diğer insanlarla sosyal bir çevrede bir araya gelerek hayatını idame ettirecek yöntemler arar, bu faaliyeti sırasında da çeşitli aşamalardan geçerek varlığını şekillendirir ve doğal olarak sahip olduğu ihtiyaç, zevk, istek, hayal, duygu ve düşüncelerini topluluğa açarak toplumda kendine ait bir yer edinir. İnsanın başka insanlarla bir araya gelerek sosyalleşmesi, onun tehlikelerden korunma, çoğalma, güvenlik gibi asli ihtiyaçlarından ortaya çıkmıştır. Bu birliktelikler doğal olarak kültür dediğimiz sosyal yapıyı oluşturur. Mekân olarak önemli bir yerde duran "salon edebiyatı" kavramı da bu ihtiyaçlardan ortaya çıkmış bir mahfili ifade eder.

  • 1
  • 10
SALON TOPLANTILARI SANATÇI İÇİN BULUNMAZ BİR FIRSATTI
SALON TOPLANTILARI SANATÇI İÇİN BULUNMAZ BİR FIRSATTI

Edebiyatçıların toplandıkları yerlerde, tarih içinde daha büyükten daha güzele şeklinde bir çizgisel ilerleme görülmez. Geçmişte, özellikle şair ve yazarların bir hamiye ihtiyaç duymaları sebebiyle, soylu ve zenginlerin temellük alanında bulunan mekânlarda yapılan edebiyat toplantıları, himayeye ihtiyaç duyanların davet edilmek için can attıkları mekânlar olmuştur.

  • 2
  • 10
SALON TOPLANTILARI SANATÇI İÇİN BULUNMAZ BİR FIRSATTI
SALON TOPLANTILARI SANATÇI İÇİN BULUNMAZ BİR FIRSATTI

Bu toplantılara katılarak, soylunun temsil ettiği cömert, sanatkârı her zemin ve şartta maddi-manevi anlamda koruyan "hami imgesini" oluşturan sanatkârların; soylu, zengin ve devlet görevlilerin vb. çevresine ve daha sonra da kendi milletine hoş görünmesini kolaylaştırıyordu. Bu türden edebi faaliyetlerin icra edilmesi için saray ve şato vb. gibi yapıların salonları sanatkârlara açılırdı. Sanatkâr ve hamisi ile diğer soylular arasında karşılıklı iletişim de kolaylaştırdığı için salon toplantıları sanatçı için bulunmaz bir fırsattı. Tabii salonlar, sanatçılar arasında zaman zaman amansız mücadelelerin yaşandığı bir tür "edebiyat arenalarına" da dönüşebiliyordu.

  • 3
  • 10
SALON TOPLANTILARI SANATÇI İÇİN BULUNMAZ BİR FIRSATTI
SALON TOPLANTILARI SANATÇI İÇİN BULUNMAZ BİR FIRSATTI

Fransa, soyluların salonlarının sanatçılara açtığı ilk ülkelerden biridir. Daha 12'nci ve 13'üncü yüzyıllarda Fransa'nın özellikle güneyinde "troubadour"lar (gezgin şarkıcılar, ozan), asillerin akşam yemeklerini çalgılı şiirleriyle neşelendirirdi. 17'nci yüzyılın Fransa'sında bilhassa Paris'te zengin ve tanınmış kadınlar, evlerinin büyük salonlarını şair ve yazarlara açar, buralarda incelmiş sanat tartışmaları yaparlardı. Catherine de Ramboillet, Thomas du Louvre Sokağı'ndaki Hotel de Rambouillet isimli evinin "La Chambre Bleue" ismini verdiği salonunda sanatkârları sık sık bir araya getirirdi. Bu tartışmalar genelde ukalalık kayan bir muhitin oluşmasına yol açmıştır. Fransız Akademisi de aslında bu tür toplantıların önüne geçmek için kurulmuştur. Özellikle Fransa'da zengin ve soyluların evlerinin salonlarını bir edebiyat salonuna çevirdikleri anlaşılıyor.

  • 4
  • 10
MADDİ GETİRİ VE MANEVİ ÖVGÜ
MADDİ GETİRİ VE MANEVİ ÖVGÜ

Buralardaki yemekli toplantılarda devrin pek çok ünlü şair, âlim ve sanatkârı birçok konuyu tartışıyor, birbirleriyle iyi veya kötü bir iletişime geçiyorlardı. Habermas'a göre 18'inci yüzyıl Fransa'sında büyük yazarlar temel düşüncelerini önce akademilerde ve bu tür salonlardaki tartışmalarda ortaya koyuyorlardı. Salonlarda sadece tartışmalar olmuyordu. Bir soylunun salonu, sanatkârın yeni eserini ilk kez göz önüne çıkardığı bir forum gibi de işleve sahipti. Sanatçının yeni eseri, oradakilerin ilgisine sunularak hem oradakiler yeni bir sanat eserine muhatap oldukları için onurlandırılıyordu hem de sanatkâr eseri sayesinde maddi getiriye ve manevi bir övgüye kolayca ulaşabiliyordu.

  • 5
  • 10
MADDİ GETİRİ VE MANEVİ ÖVGÜ
MADDİ GETİRİ VE MANEVİ ÖVGÜ

Salon edebiyatı kavramı, çeşitli değişimler ve dönüşümler de geçirerek oluştu. Özelikle geçmiş toplumlardaki soylularının salonlarında ekonomik-siyasi-estetik-sosyal ve mimari etkiler sebebiyle değişiklikler oldu. Batı toplumlarında kentsoylu sınıfının ortaya çıkıp zenginleşerek soylularla yarışa girmeleri, sermaye birikimini yavaş yavaş da olsa kaybeden soyluların ve kentsoyluların yapılarında değişikliklere gitmelerine sebep olur. Kentsoylu evinde odalar, aile fertlerinin birlikte yaşamalarına imkân tanımayacak kadar küçüktü ve bunlar kendine özgü tefriş edilirdi. Eski toplumlarda yadırganacak bir değer olan aile mensubunun evin içinde "tekbaşınalaşması" kibarlık sayılırdı. Bu tür ailelerde salon, özel bir kimliğe sahipti.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN