Arama

Ramazan'ın divan edebiyatına yansıyan yüzü: Ramazaniye

Din ile hayat arasında kopmaz bir ilişki vardır. Bundan dolayı da hayatın bir aynası olan edebiyatımızda Ramazan ayı ile ilgili yazılan şiirler, ayrı bir tür oluşturdu. Ramazaniye, divan edebiyatında Ramazan ayını konu edinen kasidelerin adıdır. Ramazan ayının gelmesiyle divan şairleri, hürmetlerini şiirle gösterdiği için padişahlara ve yüksek rütbeli kişilere kaside şeklinde şiirler sunardı. Ramazan ayına özel bütün değerler, bu şiirlere yansırdı. Kurulan iftar sofraları, sahura kadar yapılan eğlenceler, teravih namazları, imsak, oruç bu türün olmazsa olmaz konularındandı. Örnek şiirlerle Ramazaniye hakkında merak edilenler...

Ramazan, "çok sıcak olmak, çok ısıtmak, yakmak" anlamına gelen bir kelimedir. Bu ayda oruç tutulduğu için açlığın insan nefsinde yarattığı yanma duygusu yahut da oruç tutmakla insanların günahlarının yanıp kül olduğu inancı, yakma anlamındaki bu kelimenin o ayın ismi olarak kullanılmasına sebep olduğu söylenir.

16 kavram ışığında Ramazan

  • 3
  • 14
RAMAZANİYE NEDİR?
RAMAZANİYE NEDİR?

Ramazaniye, divan edebiyatında Ramazan ayını konu edinen manzumelerin adıdır. Divan şairleri hürmetlerini şiirle gösterdiği için, Ramazan ayının gelmesiyle padişahlara ve yüksek rütbeli kişilere kaside şeklinde şiirler sunardı.

Ramazaniyeler on ile yirmi beyit arasında değişirdi. Enderunlu Fâzıl'ın on üç bentten oluşan terkib-i bendi yanında gazel, murabba, mesnevi, ilâhi, tarih, tuyuğ, rubâî ve müfred gibi farklı nazım şekillerinde yazılan örnekler varsa da bunların sayısı çok azdır.

Osmanlı'da Ramazan ayının huzur belgesi

Ramazaniye, divan edebiyatında 17. yüzyıldan sonra müstakil bir tür haline geldi. 18. yüzyıldan sonra ise yaygınlaşmaya başlandı. Bu tür üzerine en fazla şiir kaleme alan divan şairi ise Enderunlu Fazıl'dı. Fazıl, ramazaniye konulu on üç kaside yazdı.

Ramazaniye yazan diğer şairler arasında Sâbit, Nazîm, Edirneli Kâmî, Nedîm, Koca Râgıb Paşa, Şeyh Galib, Enderunlu Vâsıf, Sünbülzâde Vehbî yer alır. Koca Ragıb Paşa'nın yazdığı ramazaniye, beytin son kelimesinden dolayı iftariye olarak anılır. Ragıb Paşa'nın şiiri, bu konudaki tek örnektir.

Süleyman Nahifî'nin "Fazîlet-i Savm" (Zuhrü'l-Âhire) adlı 253 beyitlik mesnevîsi vardır. Mesnevîde orucun özellikleri, faydaları, farz ve sünnetleri, niyet edilmesi, fıtır sadakası vb. konular işlenir. Sultan II. Murat devri şairlerinden Devletoğlu Yusuf'un Kitâbü'l-Beyân isimli eserinin dördüncü babında yer alan yaklaşık 200 beyitlik bölüm de ramazan ve oruçla ilgilidir.

Divan edebiyatından beyitler ve anlamları

  • 5
  • 14
RAMAZANİYEDE İŞLENEN KAVRAMLAR
RAMAZANİYEDE İŞLENEN KAVRAMLAR

Ramazan ayına özel bütün değerler şiirlere yansırdı. Kurulan iftar sofraları, sahura kadar yapılan eğlenceler, teravih namazları, imsak, oruç bu türün olmazsa olmaz konularındandır.

Ramazaniyeler bu ayın dini yönünü işlediği gibi toplum hayatını da yansıtır. Hilalin görülmesinin halka top atılarak kandil yakılıp münâdîler çıkarılarak ilan edilmesinin toplumda bir heyecana sebep oluşu bu şiirlerde anlatılırdı.

*Münâdîl: Tellal

Sonraki yıllarda müstakil ramazaniyyeler yazılmasa da Ramazan ayını konu edinen şiirler mevcuttu. Tevfik Fikret, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal, Arif Nihat Asya, Necip Fazıl Kısakürek, Bahaettin Karakoç, Sezai Karakoç, Yavuz Bülent Bakiler bu şairlerden bazılarıdır.

Şehir hayatı divan şiirinde nasıl yer aldı?

Bağteten sâbit olup gurre firâşında imâm
Hâb içün yatmış iken itdi terâvîhe kıyâm


Baş kaldırmadılar ögleye dek uyhudan
Yevm-i şek zevkine hâzırlanan ahbâb-ı kirâm

Serdi-i fasl-ı bahâr etmiş iken tab'a eser
Ataş-ı rûze ana kıldı mükâfat tamâm

Şu soğuk günlere bir pâre ısındırdı bizi
Bir gün evvel erişip geldi hele mâh-ı siyâm

Pâs-bân virdi kudûmiyle cevâb eyleyene
Ramazân geldi mi âyâ diyerek istifhâm
Çeşm-i Zerkâ-i Yemâme'yle mi bakdı bilmem
Nazar-ı şâhide ahsente zihî dikkat-i tâm

Bilemem ben de ki şâhidde mi takvîmde mi
Hele bir kizb var ortada budur sıdk-ı kelâm

Nedim

Nedim burada hilalin görünmesi geleneğine atıfta bulunur. Ramazan'a hazırlıksız yakalananları latifeli bir üslupla anlatılır.

*Bağteten: Ansızın, birdenbire, zulüm, isyan
Gurre: Parlaklık, her şeyin başlangıcı. Bu cihetle, kameri ayların ilk günlerine gurre-i şehr denilir
Firâş: Döşek, yatak
Yevm: Gün, yirmi dört saatlik zaman, sene, devir
Kizb: Yalan, yalan söyleme
İstifhâm: Anlamaya çalışmak, soru sormak, soru
Kudûm: Uzak ve uzun bir yoldan gelmek, ayak basmak, teşrif etme
Pâs-bân: Bekçi, gece bekçisi

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN