Arama

Zekeriya Erdim
Haziran 28, 2020
Her alanda bir milli takım

Doğrusu, sporun futbolizme indirgenmesinden ve taraftarlığın fanatizme dönüştürülmesinden rahatsız olanlardan biriyim. Onun için, herhangi bir takımı tutmadığımı ve hiç bir maçı izlemediğimi itiraf edebilirim.

Ancak, bunun önemli bir istisnası var. Eskiden beri genelde spora, özelde futbola mesafeli duranlar bile; milli takımları ve milli maçları yakından takip ediyor, canla-başla destekliyorlar.

Bu durum; yaşadığımız ülkeyle ve toplumla ilgili "mensubiyet" duygularımızın, "sorumluluk" kaygılarımızın bir sonucu olmalıdır. O halde; daha fazla "ilgi" çekmek ve daha çok "taraftar" bulmak için; hayatın bütün alanlarında ve konularında, "milli takım" özelliğine sahip kadrolar kurulmalı, "milli maç" özelliğine sahip çalışmalar yapılmalıdır.

Nitekim, son yıllarda böyle bir eğilimin ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz. Mesela; "savunma sanayii" alanında "milli teknoloji takımı" oluşturulmasından ve "yerli silah" üretiminin hızla geliştirilmesinden fevkalade memnun oluyoruz.

BİLGİ EKONOMİSİ ÇALIŞMALARI

Prof. Dr. Davut Kavranoğlu hocamızın öncülüğünde kurulan ve bilginin bilime, bilimin teknolojiye, teknolojinin sanayiye, sanayinin ticarete dönüştürülmesiyle ilgili "farkındalık oluşturma" yolunda adım adım ilerleyen Bilgi Ekonomisi Derneği; giderek daha fazla, "ismi ile müsemma" çalışmalar yapıyor. Bu bağlamda, salgın döneminde online hale getirilen "bilim ve teknoloji sohbetleri" aracılığıyla; kişisel, kurumsal, toplumsal hafızalarımıza "bilgi ve bilinç" tohumları atıyor.

Umarız, bu tohumlar tez zamanda yeşerip meyveye dönüşür. Dileriz, devlet-millet iş birliği ile "ileri teknoloji" altyapımız hızlıca gelişir.

Söz konusu derneğin, iki haftada bir yapılan sohbet silsilesinin son oturumunda; Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici hocamızı dinledik. Dünya'da ve Türkiye'de, "mikro elektronik" sektörünün nereden geldiğini ve nereye doğru gittiğini öğrendik.

Soru, cevap, değerlendirme faslında; önemli tesbitler ve teklifler gündeme geldi. Konuşulan, tartışılan "özel" bir alandı ve konuydu ama bizde oluşturduğu sorumluluk duygusu ve düşüncesi, "genel" bir algıya ve anlayışa doğru evrildi.

Bu sonucu, sizlerle de paylaşmak istiyoruz. Belki, gerçekleşmesi zor ama imkansız olmayan bir hayalse bile; kaderin ve kalplerin sahibine sığınarak, "kelebek etkisi" oluşturmasını ümit ve temnni ediyoruz.

DOĞRU YAZILIM, GÜÇLÜ DONANIM

Meseleyi deyimlerimizin ve ata sözlerimizin diliyle ifade edecek olursak; ekilmeden biçilemeyeceğini, yoktan yonga çıkrılamayacağını, göğsünde olmayanın gürleyip patlayamayacağını iyi bilmeliyiz. Son yıllarda daha sık kullandığımız "yazılım" ve "donanım" kavramlarını; sadece bilişim sektörünün değil, hayatın bütün alanlarının ve konularının sembolik ifadeleri olarak görmeliyiz.

Çünkü annelerin ve babaların evlerde, öğretmenlerin ve idarecilerin okullarda, aydınların ve yöneticilerin toplumda; "yazılımı doğru, donanımı güçlü nesiller" yetiştirmek gibi ortak ve önemli bir sorumlulukları var. Devlet ve millet varlığımızın, yazılımını "değerler" sistemi; donanımını ise, doğrudan ya da dolaylı "imkânlar" oluşturuyorlar.

Eski bir Afrika atasözü; "Bir çocuk yetiştirmek için, bir köy kurmak gerekir" diyor. Ancak, gezegenimizin "küresel köy" haline geldiği günümüzde; bu sınırın evden köye, köyden şehire, şehirden ülkeye, ülkeden dünyaya doğru genişletilmesi gerekiyor.

Onun için, çocuklarımızı ve gençlerimizi; sadece "kendisi için" yapan ve yaşayan insanlar olarak yetiştirmemiz yanlış olur. Herkes için huzurlu ve güvenli bir dünya düzeni; ancak ve ancak, "başkaları için" de birşeyler yapılarak kurulur.

İşte bu noktadan hareketle; yetişme çağındaki çocuklarımıza ve gençlerimize, diğer "kalite" ve "kariyer" sıfatlarıyla ve standartlarıyla birlikte, "milli şuur" anlayışı ve alışkanlığı da kazandırmalıyız. Özgür ve bağımsız bir ülke olbilmek, güçlü ve ileri bir toplum haline gelebilmek için; hayatın bütün alanlarında ve konularında, uzman kişilerin ve kurumların katkıları ve katılımlarıyla, "milli takım" bilinciyle hareket edecek ekipler kurmalıyız.

Bir başka ifadeyle; her alanın "rehber" yahut "kılavuz" görevi yapan velîleri de, harekete geçip "yol" alan delileri de olmalı. Bu ikisi arasında; "sonuç odaklı" bir denge ve düzen kurulmalı.

HER KUYUYA BİR TULUMBA

Bu açıdan bakıldığında, yapılması gereken bir şey daha var. Projeleri olan, yatırım ve üretim eğilimi bulunan kişiler ve kurumlar; ancak devletin desteği ve denetimi altında bir araya gelip, azimle yola koyulurlar.

Sazları ve saz ustalarını, sözleri ve söz sanatçılarını organize edip onlara "koro şefliği" yapmak; devlet babaya düşer. Çünkü, büyük aşlar; ancak büyük kazanlarda ve büyük ocaklarda pişer.

Elimizde yeteri kadar "tarla" ve "ova" potansiyelinin bulunduğunu düşünelim. Verimi, ürünü artırabilmek için; ihtiyacımız olan "su" kaynaklarının peşine düşelim.

Yağmurlar yetmiyorsa, derelerden akan yahut barajlarda toplanan "yer üstü" suları her fidenin, fidanın dibine gitmiyorsa; o zaman, "yer altı" sularına yöneliriz. Kurak bölgeleri sulayıp yeşertmek için; mümkün olan her yerde, "kuyu" açmayı deneriz.

Aslında, bir yerlerde; ekilip biçilebilecek tarlalarımız ve ovalarımız, su çıkarılabilecek kuyularımız, başında durabilecek adamlarımız var. Onlar, harekete geçip daha fazla "katma değer" üretmek için; her kuyuya bir "tulumba", her tulumbaya bir sürahi "su" bekliyorlar.

Rivayete göre, giderek daha stratejik hale gelen mikro elektronik sektöründe, ihtiyacımız olan yatırımın yapılması; bir aylık ithal sigara maliyetinden daha az bir bütçe ile olabilirmiş. Avrupa'nın havlu attığı, Japonya'nın firen yaptığı bir dönemde adım atılabilirse; Türkiye, dünya devleri arasına yer alabilirmiş.

İnanıyor ve güveniyoruz ki; devlet önden giderse, millet arkasından gelecektir. Herkese ve her şeye rağmen devam eden "kültür ve medeniyet mücadelesi"; inşaallah, huzur ve güven iklimi oluşturacak bir zaferler silsilesi ile sona erecektir.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN