Arama

Zekeriya Erdim
Haziran 26, 2020
15 Temmuz kültürü ve geleneği

Toplumların düğünlerinin, bayramlarının, oyunlarının, eğlencelerinin, anmalarının, kutlamalarının, cenazelerinin, taziye programlarının geri planında; tarih, kültür, medeniyet değerlerinin oluşturduğu altyapı yer alır. Her biri, ortak aklın ve ruhun yönlendirmeleri sonucu; giderek, kadim bir gelenek haline gelir.

İçinde bulunduğumuz günlerde, 15 Temmuz "darbe-işgal-iç savaş" kalkışması ile ona karşı ortaya konulan sivil "diriliş-direniş" destanının dördüncü yıl dönümüne yaklaşıyoruz. Henüz oturmuş bir "kültür" ve "gelenek" kıvamına ulaşmamış olmakla birlikte; her seferinde, yeniden anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz.

Bu cümleden olmak üzere, 25 Haziran 2020 Perşembe günü; Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Burhan Albayrak'ın öncülüğünde, Özden Cengiz Anadolu Lisesi Müdürü Necdet Bayındır'ın koordinatörlüğünde, aynı okulun Müdür Yardımcısı İlksen Kodal'ın moderatörlüğünde, "uzaktan eğitim" sürecinin "hizmet içi eğitim" uzantısı şeklinde, Müdür ve Müdür Yardımcısı düzeyindeki idarecilere hitap eden bir "Online 15 Temmuz Paneli" yapıldı. Konuyu farklı yönlerden ele alıp anlatmak üzere; İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde "şehit" olan Prof.Dr.İlhan Varank'ın ablası Ayşe Arslantürk, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü girişinde "gazi" olan İlhami Çil, şehit polis Ahmet Taşdemir'in babası olup "metanet timsali" olarak tanınan İbrahim Taşdemir ve "15 Temmuz Derneği" Yönetim Kurulu Üyesi olan eğitim yöneticisi Zekeriya Erdim konuşmacı olarak katıldı.

Salgın döneminin sınırlı imkanlarına rağmen gerçekleştirilen bu etkinliğin; diğer kadrolar ve kurumlar için de "örnek" olmasını diliyoruz. Bu vesileyle, 15 Temmuz kültürünün ve geleneğinin oluşturulması yolunda, atılması gereken adımlar konusunda; bazı hatırlatmalar yapmak istiyoruz.

15 TEMMUZ BİZE NE KAZANDIRDI?

Cumhuriyet tarihi boyunca, nice "dış destekli" darbeler olmuş; halkın seçtiği meşru hükümetler alaşşağı edilmiş, milli irade ayaklar altına alınıp postallar ve postallılar tarafından iyice ezilmişti. Zulümler ve işkenceler yapılmış, insanlar haksız yere hapse atılmış; bir kısmı da düzmece "duruşma" mekanizmaları aracılığıyla idam edilmişti.

İpe çekilenler arasında, yaşı büyütülerek infaz edilen "çocuk"; seçmenin teveccühünü kazanarak tek başına iktidar olmayı başarmış "Başbakan" ve O'nun kabinesinde görev almış "Bakanlar" bile vardı. Darbeciler ve destekçileri; millete parmak sallaya sallaya, istedikleri gibi çalıp istedikleri gibi oynuyorlardı.

Bütün bunlar olup biterken; kayda değer bir "sivil direniş" ortaya çıkamadı. Dökülen kanlar ve gözyaşları; "milli irade" ırmağında toplanıp seller gibi akamadı.

Ancak, 15 Temmuz 2016 gecesi; bu denge ve düzen değişti. Şeytanın bacağı kırıldı, yıllardır silahların gölgesinde oluşturulan sosyal ve psikolojik duvarlar yıkıldı; yeni bir "diriliş ve direniş ruhu" gelişti.

Örgütlü ve silahlı darbecilere karşı, örgütsüz ve silahsız siviller; sürece müdahale edip, duruma el koydular. Toplumun farklı sosyal ve siyasal kesimlerinden insanlar; milli iradeye, çoğulcu demokrasiye, seçilmiş Hükümet'e, onaylanmış Başbakan'a sahip çıkmak ve bayrakları indirmemek, ezanları dindirmemek için "tek yürek-tek bilek" oldular.

Tehlikenin tamamen atlatıldığından emin oluncaya kadar; meydanlarda "nöbet" tutuldu. Şehitlerin canları, gazilerin kanları ile ağır bedeller ödenerek elde edilen sonuç; kaybedilen kişisel, kurumsal, toplumsal "özgüven" duygusunun yeniden bulunması yahut kazanılması oldu.

GELECEĞE TAŞIMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Darbe ve direniş sürecinin doğal sonucu olarak ortaya çıkan, bu konuda ulusal ve uluslararası düzeydeki faaliyetleriyle en güçlü, en kapsamlı sivil toplum kuruluşu durumunda bulunan "15 Temmuz Derneği"; iki temel amaç için kurulmuştu. Birincisi, "şehit ailelerine ve gazilere sahip çıkıp destek olmak"; ikincisi, "15 Temmuz ruhunu gelecek zamanlara ve nesillere taşımak" şeklinde duyurulmuştu.

Şehit ailelerinin ve gazilerin temsilcileri ile sivil direnişin diğer gönüllülerinden oluşan söz konusu dernek; "vatan millet aşkına" sloganıyla, bu yolda yürümeye devam ediyor. Ancak, 15 Temmuz ruhunu zengin bir kültüre ve köklü bir geleneğe dönüştürme sorumluluğu; kamu kadrolarının ve kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör firmalarının yahut markalarının katkılarını, katılımlarını bekliyor.

Özellikle örgün ve yaygın eğitim kadroları, kurumları ile bilim, kültür, sanat erbaplarının; ayrı bir yeri, önemi var. Yetişme çağındaki çocukların ve gençlerin zihin tarlalarına ve gönül ovalarına; dahili ve harici bedbahtların ihanet girişimlerine karşı, istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkma bilincinin tohumlarını ekiyor, fidanlarını dikiyor olmalılar.

Tarihi ve kültürel geçmişimizin, "altın kesit" örneklerine ve öykülerine ilave olarak; yeni destanlar serisine ve kahramanlar silsilesine sahip olduğumuzu biliyoruz. Devlet-millet iş birliği içinde, azami derecede ilham-moral-motivasyon kaynağı haline getirerek; hikâyelerini ve romanlarını yazmak, filimlerini ve belgesellerini yapmak, güftelerini ve bestelerini çıkarmak, mevzuata ve müfredata yansıtmak için kimi, neyi bekliyoruz.

15 Temmuz'un yıl dönümleri; "ibret" levhalarını içselleştirmenin vesilesi olmalı. Benzeri kalkışmaları kurgulayan hainlerin ve gafillerin; hevesleri kursaklarında kalmalı.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN