Arama

Zekeriya Erdim
Ocak 13, 2020
Milli Eğitim’in karnesi zayıf
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Yakın zamanda, 2019-2020 öğretim yılının birinci dönemini tamamlayıp; eğitim camiası olarak, "ara tatil" sürecine gireceğiz. Her bir öğrencinin eline; "başarı" yahut "başarısızlık" durumunu gösteren karneler vereceğiz.

Yetişkinler, kendilerine göre; muhtelif yorumlar yapacaklar. Büyük bir çoğunluk; övgüde "cimri", yergide "cömert" davranacaklar.

Beklentilere uygun olmayan karneler yahut notlar için; değişik şekillerde ve derecelerde "tepkiler" gösterilecek. Hatta, büyük olmak ile iyi bilmek arasında eşleştirme yapılarak; yüksek perdeden "ahkamlar" kesilecek.

Daha ötesini söylemeye; dilimiz de gönlümüz de varmıyor. Haddi aşan tepkilerin yahut yaptırımların, mantığını da maksadını da aklımız almıyor.

Fakat, yılların tecrübe ve birikimlerinin bize öğrettiğine göre; karneler ve notlar, çocuklardan ve gençlerden önce, yetişkinlerin başarılarını yahut başarısızlıklarını gösterirler. Sonuçlardan memnun olmayan anneler, babalar, öğretmenler, idareciler, siyaset ve bürokrasi cephesindeki üst düzey yöneticiler; aynaya bakıp, kendilerini hesaba çekmelidirler.

Bilindiği gibi, yetişme çağındaki çocukların ve gençlerin her biri; dünyaya, "hiçbir şey bilmez" olarak geldi ve biz yetişkinlere "emanet" edildi. Ana rahminden bu güne kadar; her ne iyi ya da kötü şey öğrendiyse, hiç şüphesiz bizden öğrendi.

Bu açıdan bakıldığında, denilebilir ki; Milli Eğitim Bakanlığı'nın tüm kadrolarına, birimlerine, kurumlarına da belirli periyodlarla "karne" çıkarılıp verilmesine ihtiyaç var. Çünkü; ülkenin ve toplumun örgün ve yaygın eğitimini, onlar sevk ve idare ediyorlar.

Son günlerde, kamuoyuna yansıyan bir rapora göre; Bakanlığın, bütün derslerinin değilse de bazı derslerinin karnesi çıkmış. Şayet, ikinci dönem iyi çalışıp zayıfları düzeltemezse; öğretim yılı sonunda, resmen "ikmale" kalacakmış.

İÇ DENETİM RAPORU

Yönetim bilimlerinin genel kabulüne göre; kişilerin, birimlerin, kurumların, ülkelerin, toplumların hal ve gidişleri belirli aralıklarla sistematik olarak gözden geçirilip enine-boyuna değerlendirilmelidir. Kontrol ya da denetleme; hem kendileri, hem de başkaları tarafından yapılabilir.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın İç Denetim Birimi; geçtiğimiz günlerde böyle bir adım atmış. 12 İlde, 130 okulda, 30.542 öğretmenle, 19.188 öğrenciyle, 16.754 veli ile görüşerek; Ders Kitapları, Aday Öğretmen Eğitimi ve Öğrenci Yurtları konusunda "anket" yapmış.

Sonuçlar; ilgilileri ikaz açısından, oldukça çarpıcı. Eğitim kadrolarının ve kurumlarının durumları bakımından ise; iç acıtıcı.

Devlet, yıllardır "ücretsiz" kitap veriyor. Öğretim yılı başında, okula giden her öğrenci; ders kitaplarını sırasının üstünde hazır buluyor.

Ancak, söz konusu araştırma sonuçlarına göre; kullanıcılar, kitaplardan memnun olmadıklarını söylüyorlar. "Nitelikli bir incelemeden geçmediği kanaatine vardıklarını; öğretim metot ve teknikleri ile içerik açısından yeterli ve tutarlı bulmadıklarını; sınav sistemi ile uyumlu olmadığı için başka kitaplar almak zorunda kaldıklarını" belirtiyorlar.

Öte yandan, "aday" öğretmenlerin yetiştirilme ve "asil" öğretmen haline getirilme süreci de yetersiz bulunuyor. Altı doldurulmadan, "formalite icabı" yahut "kâğıt üzerinde" yapılmış gibi görüldüğü ve gösterildiği sonucuna varılıyor.

Ayrıca, idareciler ve rehber yahut danışman olarak görevlendirilen öğretmenler tarafından; bu iş, "angarya" olarak görülmekte. Aday öğretmene geliştiği, yetiştiği, yeterli hale geldiği için değil; öylesine yeterlilik belgesi verilmekte.

Bir de "öğrenci yurtları" meselesi var. Ankete katılan idareciler, öğretmenler, öğrenciler, öğrenci velileri; yurtları, "deprem" riski ve "yangın" güvenliği açısından, çok yetersiz görüyorlar.

DIŞ DENETİM RAPORU

Daha doğru ve tam bir sonuca varılabilmesi için; Milli Eğitim'in tüm illerdeki ve ilçelerdeki kadroları, birimleri, kurumları, hizmetleri periyodik olarak denetlenmelidir. Dışarıdan bir gözle, bağımsız kurumlar tarafından yapılacak denetlemelerden; daha çarpıcı sonuçlar çıkabilir.

Ayrıca, aile ve okul eğitiminin çıktıları yetişmiş insan unsuru olduğuna göre; başarı ve başarısızlık durumunu, "sosyal istatistikler" üzerinden de değerlendirmeliyiz. Hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık, gasp, cinayet, yaralama, intihar, boşanma, hastalanma gibi alanlardaki, konulardaki verilere bakıp; hal ve gidişimizin nereye doğru olduğunu görmeliyiz.

Yarıyıl tatilini, çocuklardan ve gençlerden önce, biz yetişkinler daha iyi değerlendirelim. Anneler ve babalar, öğretmenler ve idareciler olarak; derslerimizi, ödevlerimizi alt alta yazıp kendimize not verelim.

İkinci dönem ve sonrasında, daha başarılı olmanın yolu; yetkilerimizi kullanma ve sorumluluklarımızı yerine getirme konusunda, daha gayretli ve dikkatli olmak. Annelik, babalık, öğretmenlik, idarecilik, bürokratlık, hatta Bakanlık görevlerimizi daha iyi yapabilmek için; gerekirse ilgili alanlarda ve konularda ilave eğitimler alıp, yeterliliklerimizi artırmak.

Bunun için; önce niyet, sonra gayret gerekir. Yetişkinlerin başarısı, arkasından çocukların ve gençlerin başarısını da getirecektir.

Unutmayalım ki; bütün eylemlerimiz ve söylemlerimiz, amel defterimize yazılıyor. Günü geldiğinde önümüze konup, hesabı sorulmak üzere; kapsamlı bir karne hazırlanıyor.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN