Arama

Mustafa Özcan
Kasım 20, 2023
Filistin davasının simsarları
Sesli dinlemek için tıklayınız.

İsrail tarihte Ashab-ı Uhdud hadisesinde ilk Holokust örneğini (yakarak yok etmek) gerçekleştiren bir millet olarak sürekli olarak Holokost istismarında bulunuyor. Nazilerin yaptığının ilk ve son olduğunu ve benzerinin olmadığını ileri sürtüyorlar. Getirisi çok olduğundan bu istismarın gölgesinde serpilmek ve yaşamak istiyorlar. Nitekim Gazze konusunda Almanya'nın tutumu bu istismar ve simsarlığın boyutlarını ve İsrail'e faydalarını göstermiştir. Almanlar ekranlar ve gözlerinin önünde yaşanan Gazze Holokostu'na rağmen kendilerini geçmişte kalan ve tartışmalı bir husus olan Yahudi Holokostunun tesirlerinden kurtarabilmiş değiller.

Batılıların istismar ettiği hususların başında insan hakları meselesi gelmektedir. Batılılar başkalarını yıldırmak ve başlarını önlerine eğdirmek için insan hakları meselesini kurcalıyorlar ve kullanıyorlar. Biden Çin lideri Şi Cinping ile buluşmasında ona diktatör demiştir. Şi Cinping hakkındaki bu tanımlama yerinde olabilir. Bu, Biden'ı masum ve masun kılar mı? Elbette hayır. Ehud Barak gibiler Netanyahu'nun diktatörlüğe heveslendiğini söylüyorlar. Buna bir de Gazze katliamları eklendi. Netanyahu bu katliamları Amerikan desteği ve silahları olmadan sürdüremez. Türkiye'ye F-16 vermeye yanaşmayan ve bunu esirgeyen Amerikan yönetimi İsrail'in isteklerini iki etmiyor ve F-35 bombardıman uçaklar da olmak üzere istediği füzeleri de temin ediyor. Bunlarla Ehli-Baptist Hastanesi gibi Gazze Şeridi'nin yaşam ünitelerini yerle bir ediyor. Bu durumda Biden katliamlara yardım ve yataklık ediyor. Bir de bildiği halde PKK terörünü desteklemesi var.

Batı'nın en büyük istismar kaynağı insan haklar meselesidir. İnsan hakları karnesini temcit pilav gibi sürekli olarak zayıf ve biçare ülkelerin karşısına çıkartıyor. Zaman zaman Çin gibi ülkelerin karşısına da bu kartla çıksa bile ilgisi sadece siyasi düzeyle sınırlı. Karta karşı kart! Dünyada ilk nükleer silahlar kullanan bir ülke olarak daha ne zamana kadar insan hakları şampiyonluğu yapacak? Birileri onlara stratejik kazanımlar karşısında kaybettikleri utanma duygusunu hatırlatmalıdır. Onlar için insan hakları ve sivil kayıplar bir istatistik verisi ya da satranç tahtasında piyon olmaktan öte gitmiyor.

Bir de Ehl-i Beyt meselesinin istismarcıları vardır. Tarih boyunca Şiiler Ehl-i Beyt meselesinin baş istismarcıları olagelmişlerdir. Günümüzde de İran en sofistike biçimde Filistin davasının istismarcısı ve simsarı haline gelmiştir. Hatta bu alanda inhisarcı yani tekel haline gelmiştir. Kendisini direniş ekseninin başı gibi gösteriyor: Yalan. Kudüs Tugayları üzerinden Kudüs davasını sahiplendiği halde en zor zamanda ortalıkta görünmüyor. Kirişi kırıyor. Kudüs davası üzerinden Pers emperyalizminin imparatorluk hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Ruslar ve Amerikalar bölgede önünü sonuna kadar açmış durumdalar. Bessam Nihad Cerrar İran'ın Batılılara hizmetinden dolayı İsrail'e ihtiyaç kalmadığını, iki tarafın batıya hizmette birbirleriyle yarıştığını söylüyor. Kudüs Tugaylarından sonra Hizbullah da vuruşma veya kontrollü gerilim politikasının dışına çıkarak Gazze'nin imdadına gitmek yerine gövde gösterisi yapıyor.

Nitekim Tahran'da yapılan gösterilerde (18/11/2023) Filistin bayraklarının yanında İran, Lübnan ve Husi bayrakları açmışlardır. Bu sahneler klasik İran taktikleridir. Nitekim bir benzeri 31 Ocak 1997 tarihinde Sincan'da sahnelenmiştir. Yıllar sonra Kudüs günü faciası ile ilgili konuşan Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız: "Kudüs Gecesi Refahyol iktidarını yıkmak için kullanıldı' demiştir. O dönemde Filistin'deki haksızlıkları gündeme getirmek istediklerini belirten Yıldız: "Genç bir belediye başkanıydım, sapla samanın birbirine karıştığı bir ortamda bu gecenin sonunun ne olacağını kestiremezdim. Geceye programın ortasında katıldım. Olağanüstü bir medya ilgisi gördüğümde garip bir şeylerin olduğunu sezmiştim. Aslında orada programı sonlandırmayı da tercih edebilirdik. Bizim gecemizin amacı sadece Filistin'deki sorunu gündeme getirmekti. Bize karşı yapılan yayınlar Amerika'dan gelen kriptolar uyarınca Refahyol hükümetini yıkmak için kullanıldı. Bizim gecemiz Refahyol hükümetini yıkmayı hızlandıran bir gece oldu." şeklinde konuşmuştur.

Bu konuşmasında Bekir Yıldız hakikatleri yarım dile getirmiş İran'ın meş'um rolüne hiç değinmemiştir. Sadece basını ve Amerikalıları suçlamıştır. Doğru ama yetmez.

İran PR çalışmaları ve reklamı için sürekli olarak Filistin meselesini kaşımakta ve kullanmaktadır. Nitekim 400 Filistinli kanaat önderinin Lübnan'ın güneyinde Merci el Zuhur bölgesine sürüldükleri sırada İran yine benzeri bir tertipte bulunur. 17 Aralık 1992 tarihinde Filistin'de İslami Direniş Hareketi (Hamas) ve İslami Cihad Hareketi mensupları, Lübnan'ın güneyindeki Merc el Zuhur bölgesine sürgün edildi. Hamas'ın üst düzey liderlerinden Mahmud Zahar 2020 yılı başında verdiği bir röportajda, grubun İran ile temaslarının Merc el Zuhur Sürgünü sırasında başladığını tanıklık etmiştir. Lakin Bessam Nihad Cerrar gibiler ise İran'ın çekim alanın dışında kalmaya özen göstermişlerdir. Yine Kudüs günü münasebetiyle İran Devrim Muhafızları unsurları sürgündekilerin kampına gelirler ve bugünü tes'id etmek isterler. Oradaki sürgün Filistinlilerin ellerine Filistin ve İran bayrakları tutuştururlar ve çekim yaparlar. Bayrak tutanlara 500 dolar verirler. Bu tertibi gören basiretli Filistinliler bu oyunu bozarlar ve etkinliği derhal sona erdirirler (https://www.youtube.com/ watch?v=r XA73dNa3RY&t=447s). İran'ın emelleri kursağında kalır. Lakin zamanla İran sahada çok çalışır ve Filistinlilerin ihtiyacından yararlanır. Böylece bölge İran'ın tuzağına çekilir. Bu işi hala hafife alanlar var.

Newsweek dergisi Hasan Nasrallah'ın 3 Kasım 2023 tarihli konuşmasının ABD'nin bilgisi dahilinde yapıldığını yazmıştır. Keza Kudüs Tugayları Komutanı Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden sonra İran Irak'taki Amerikan mevzilerine yönelik 18 füze atacağını ve bunların hedefine varmayacaklarını Trump idaresine önceden duyurmuştur. Muvazaalı bir karşılık vereceğini bildirmiştir. Durum böyle olduğu halde hala İran'ı aklayanlar paklayanlar var. İran istese hem Suriye hem de Lübnan cephesi üzerinden İsrail'e ulaşabilir. Lakin bu samimiyet ve irade ister.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN