Arama

Mustafa Özcan
Kasım 5, 2023
Direniş ekseninde netleşme ve saflaşma!

Nasrallah'ın 3 Kasım 2023 tarihli konuşması, 'direniş ekseni' arasında ortaklığı bitiren konuşma olarak tarihe geçecektir. Araplar arasında 'durdu durdu, küfür kustu' mealinde 'samate dehren ve natake küfren' diye bir deyim vardır. Nitekim Hasan Nasrallah da Aksa Tufanı baskınından 28 gün sonra konuşmaya karar verdi. Suskunluğunu bozdu. Günler öncesi konuşmayı duyurarak beklentileri yukarı çektikten sonra içi boş bir konuşma yaptı. Dağ fare doğurdu. Hasan Nasrallah'ın konuşma yapacağı 5 gün önce duyurulmuştu. Esasında tribünlere yani bindirilmiş kıtalara ve yandaşlarına konuştu. 'Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle' kabilinden yandaşlarına konuştu ama mesajı İsrail'e yönelikti. Hamas'a selam verdi İsrail'e de güvence. Bu nazik konuşmadan dolayı İsrailli akademisyen ve gazeteci Edy Cohen, Nasrallah'a teşekkür etti. Nazik ve içi ve içeriği boş konuşma demek daha doğru olur. Demirel söz ustasıydı lakin genellikle bir şey demeden konuşurdu. Sataşanlar karşısında polemik ustasıydı. Ama o kadar.

Hizbullah'ın kurucusu Suphi Tufeyli ile birlikte İsrailli gazeteci Edy Cohen bu duruma parmak basmıştır. Suphi Tufeyli, Hasan Nasrallah'ı can kulağıyla dinleyen kalabalıklara ve yandaşlarına 'busata/sıradan insanlar' derken Edy Cohen, X hesabının Arapça kısmında 'koyun sürüleri' ibaresini kullanmıştır.

Edy Cohen'in temas ettiği hususlardan birisi ise daha önce kara harekatı halinde kendilerinin de savaşa müdahil olacaklarına, kuzey cephesi açacaklarına dair verdiği sözü, kullandığı ibare ve ifadesini geri çekmesi olmuştur. Esip gürlese de inşai cümleler kurmaktan öte gitmemiştir. Umumiyattan konuştu ama kayda değer hiçbir cümle kurmadı. İfadelerinin büyük kısmı çelişkilerle doluydu. 'Hem Hamas'ı zafere ulaştırmalıyız' dedi hem de mola ve ateşkes çağrısında bulundu. Savaşın genişleme ihtimaline ilişkin, bütün ihtimal ve seçeneklerin masada olduğunu duyurarak, "Tüm ihtimallere hazırız" diye konuştu. Oysaki konuşması içinde 8 Ekim tarihinden itibaren savaşta olduklarını da söyledi. Aynı anda hem savaşın içinde hem de dışında kalabiliyor! Belli ki mugalata/ kandırmaca yapıyor. Konuşmasında Hamas'a selam verse de mesajı İsrail'e yönelikti ve laf kalabalığı içinde ona güvence verdi.

Aksa Tufanı ile ilgili kendilerinin bir sorumluluğu olmadığını zira bu kararı Hamas'ın kendi başına aldığını ifade etti. Nasrallah, "7 Ekim'de El-Kassam Tugayları'nın düzenlediği ve direnişi sürdürdüğü kutsal operasyon, yüzde 100 Filistin ürünüydü. Operasyon, Filistinliler tarafından yürütüldü. Eylemlerini müttefiklerinden sakladılar, bu da operasyonun oldukça başarılı olmasını sağladı" diye konuştu. Bu sözler suret-i haktan görünmekle ve büyük ölçüde doğru olmakla birlikte onları sorumluluktan azat eder mi? Bu sözler 'Hamas unsurları kendi göbeklerini kendileri kessinler' demekten başka bir manaya gelmiyor. Halbuki tek başlarına kendi göbeklerini kesebilecek durumda değiller. Yardıma ihtiyaçları aşikar.

Yine de İran ve Hizbullah ekseninin amatör destekçileri Hamas'ın kasım ayında, Amerikan ordusunun İran'ı hedef alması planına karşı önleyici bir darbe ile birlikte Hamas'ın bu operasyonu başlattığını söylüyorlar. Hamas ile İsrail'in çatışması karşısında ABD planından vaz mı geçti? Ne münasebet! Bu senaryo tamamen hayali bir senaryo idi ve öne çıkma meraklısı kimi isimler tarafından pazarlandı. Onların işgüzarlığı. Görsel medyanın zayıflığı da bunda rol oynuyor. Her aykırı senaryo üretene mikrofon tutuyorlar.

Direniş ekseni yok, İran ekseni var

Gazze operasyonları bir şeyi daha ispatladı. İran ekseninin kendisini kamufle edebilmek için sürekli vurguladığı direniş ekseninin gerçekte olmadığı ortaya çıktı. İran ile Hizbullah sadece Hamas'ın Filistin'deki mücadelesinden manevi pay almak için kendilerini direniş ekseni içinde gösteriyorlar, sayıyorlardı. Hamas üzerinden kendi reklamlarını yapıyorlardı. Filistin davasını kendilerine sermaye yapmışlardı. Kendi eksenlerine bir de Hamas'ı katıyor, ilave ediyorlardı. Onu, Aksa Tufanı sürecinde onları yalnız ve yüzüstü bırakmakla kendi başlarına kaldılar. Kopuşla birlikte direniş ekseninin yalan olduğu bu vesile ile ortaya çıkmış oldu. Hizbullah, Sünni örgütler üzerinden asalak rolü oynuyordu. Irak'ta da Amerikan saldırganlığı karşısında Sünni direnişinin mirasına konmuşlardı. Sünnilerin direnişlerine varis olurken bu mirası pazarlayarak da ABD ile de ortak oldular! Burada da aynısını yapıyorlar. Direnişi müsadere ediyorlar. Hamas'ın ortadan kalkması onları daha görünür kılacaktır. Bu şerden çıkabilecek hayırlı gelişmelerden birisi de direniş ekseninin durulması ve cephelerin netleşmesidir. Sürecin yan ifrazatından birisi de bu meselenin aydınlanmasıdır.

2017 yılında İsrail iç istihbarat teşkilatı (Shin Bet) emekli subaylarından birisi Hamas'ın önleyici bir darbe vurabileceği yönünde bir uyarıda bulunmuştu. Netanyahu da 2016 yılından beri Hamas'ın mücadeleyi İsrail'in içine yaymak ve taşımak istediğinin raporunu almıştır. Kimi Hamas yetkilileri de Aksa Tufanı'ndan sonra bunu doğrulamış oldular. Bunun dışında İsrail'in Hizbullah'a karşı önleyici bir darbe vurabileceği konuşulduğu oranda tersi de varittir. Hizbullah'ın önleyici bir darbe vurabileceği ihtimali de seslendirilmektedir. Lakin bu ihtimal faraziye olarak kalıyor. Bunlar spekülasyon dairesinin ötesine geçmiyor.

Filistinliler ve Gazzeliler İsrail ile gün aşırı boğuşurken Hizbullah sadece bir defa o da 2006 yılında 33 günlük bir süre zarfında İsrail ile karşı karşıya gelmiştir. O sırada ümmet Hizbullah'a arka ve sahip çıkmıştır. 2011 sonrasında ise Hizbullah kendisine sahip çıkan ümmetin unsurlarını tasfiyeye girişmiştir.

Arapça bir meselde bu husus şöyle dile getirilir: Ona her gün okçuluk öğretiyorum ama bileği güçlenince ilk yaptığı iş okunu bana fırlatmak, atmak oldu. Gazzelileri de yarı yolda bırakmış oldular.

Daha önce de Esat ile birlikte Filistinlileri Lübnan'ın güneyinden süren de yine bunlar olmuştur. Şaron, Flanjistler, Esat ile İran destekli Şiiler Filistin direniş odaklarını Lübnan'dan attılar, tasfiye ettiler. Herkes herkese, herkes Filistinlilere karşı!

Muhammed Surur Zeynelabidin'in, Ma'sat Muhayyemat el Filistiniyye Fi Lübnan adlı kitabında anlattığı gibi Hizbullah'ın Lübnan'daki müttefiklerinden Nebih Berri'nin komuta ettiği Emel örgütü, Lübnan'daki Filistin varlığına kastetmiş ve kamplarına karşı katliamlar irtikap etmiştir. Hizbullah'ın bilahare Suriye'de yaptıklarının bundan hafif kalır bir yanı bulunmuyor bilakis daha ağırdır. Şimdi de sahada tek başlarına kalabilmek için Hamas'ı yüzüstü bırakmışlardır. Gazze'de Hamas'ın zayıflaması çelişki gibi görünse de Batı Şeria'yı da zayıflatacaktır. En azından bölgeye yönelik olarak İsrail'in pervasızlığını, cesaretini artıracaktır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN