Netanyahu'nun yeni Orta Doğusu
Netanyahu, İsrail olarak Aksa Tufanı'na verecekleri cevabın, tepkinin tarihi olacağına ve Orta Doğu'yu yeniden şekillendireceğine inanıyor. Nitekim ağzından bu tür lakırdılar dökülmüştür. Daha sonra o ve İsrail adına konuşan diğer sözcüler müteakip değerlendırmelerde nerede Hamas veya mensubu veya gönüldaşı varsa oraya uzanacaklarını ve yandaşlarını da imha edeceklerini ve tesirsiz hale getireceklerini söylediler. Kısaca direniş odaklarını temizleyeceklerini söylüyorlar. Gazze'de taş üzerine taş bırakmayacaklarını ifade ediyorlar. Nitekim ayetler onların zamirlerini ele vermektedir. Sözgelimi "Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür." ( Ali İmran Suresi, 118. ayet )
Netanyahu'nun BOP planından veya bölgeyi değiştirme ifadesinden ne anlamalıyız? Bazıları Netanyahu adına sözlerini tercüme etmeye kalkıştılar ve BOP'a gönderme yaptılar. Netanyahu'nun direniş odaklarının dışında yeni bir Orta Doğu düşlediği şüphe götürmez bir gerçek. Lakin bu imkan meselesidir. İsrail'in buna imkanı var mı? Esip gürlemek kolay da direniş odaklarını sökmek zor. Onların da göz ardı edilmeyecek sosyal tabanları var. Lakin İsrail direniş odaklarını sökmek istediği oranda ve nispette, ona müzahir olan sosyal zemini ve dokuyu da sürmek istiyor.
Esasında Mescid-i Aksa ve Harem-i Şerif ile ilgili sistematik ihlallerini yapmasalar ve taşkınlıklarını gemleselerdi İbrahimizm anlaşmalarıyla birlikte yol alıyor; İsrail bölgeye ve bölge de İsrail'e açılıyor ve entegre oluyordu. Bölgeye daha fazla nüfuz ediyordu. Hatta Hindistan'dan başlayıp Avrupa'ya ulaşacak olan ekonomik koridor, Hayfa limanından geçecekti. Bunun akıbeti Hicaz Demiryolu gibi olabilir. Negatif enerji ile önü kesilebilir.
Avrupa Birliği projesinde Demir Perde'nin yıkılmasından sonra öncelik hakkı olan Türkiye nasıl gerilere itilmiş ve yerine Doğu Avrupa ülkeleri geçirilmişse Orta Doğu'da da böyle oluyor. Türkiye'yi bypass edenler ekonomik koridoru Hayfa limanından geçiriyorlar. Bu yanlış hesaplar da Kudüs hattından dönüyor ve direniş hatlarına çarpıyor.
Şimon Peres'in 1995 yılında kaleme aldığı Yeni Orta Doğu kitabı Araplar ile İsrail arasında ekonomik entegrasyonu hedefliyordu. Savaş aracı tank yerine ekim ve biçim aracı traktör devreye girecek ve İsrail'in teknolojisi ile Arap işgücü buluşacak ve harmanlanacaktı.
Netanyahu'nun yeni dönem Orta Doğu tasavvurunda ise engeller savaşla aşılacak. Nitekim Aksa Tufanı sonrasında Netanyahu, Gazze'yi boşaltmak ve ahalisini Sina'ya sürmek istiyor. Bir biçimde halkını ya da toprak olarak Gazze Şeridi'ni Mısır'a zimmetlemenin derdinde. Mısır seçeneğini uygulamak istiyor. Batı Şeria için de Şaron'un bir tezi vardı. Halkını alternatif vatan olarak Ürdün'e sürmek, boca etmek. Şimdi Ürdün seçeneğinden pek bahseden yok. Direnç odağı Gazze üzerinden bu sefer Mısır seçeneği devreye giriyor. Şimon Peres ilgili kitabında bölgede İsrail merkezli olarak bir barış havzası kurmak istiyordu. Lakin Rabin'in yerini aldıktan ve bu kitabı kaleme aldıktan bir sene sonra (1996) ilk Kana Katliamı ile marifetini gösterdi. Barış maskesini katliamla birlikte düşürdü. Bernard Lewis'in Araplarla ilgili tezini uyguladı. "Arapların alnının çatına vuracaksın. Onlar sadece kötekten anlar." Ehud Olmert'in başbakanlığı döneminde 2006 yılında da İkinci Kana Katliamı yapılmıştır.
Netanyahu İsrail'in selameti açısından Orta Doğu'yu direniş odaklarından arındırarak yeniden kurgulamak istiyor. BOP'a veya yeni Orta Doğu havzasına ulaşmak için direniş odaklarını temizlemek ve aşmak istiyor. Bunun için proje hazır. Mümkün mertebe Gazze'yi boşaltmak ve halkını Sina Yarımadası'na sürmek. Bunun için de Gazze'den Sina'ya bir insani koridor açmayı tasarlıyorlar. Böylece Filistinlilerin hicretinin yeni mecrasını da belirlemiş olacaklar. Şaron'un Ürdün seçeneği yerine Netanyahu Gazze Şeridi için Mısır seçeneğini devreye sokacak. Yalnız bu tepkisel bir proje. Uzun soluklu değil. Zaten İsrail ne savaşta ne de barışta uzun soluklu davranamıyor. Bu seçenek de Netanyahu'nun yeni Orta Doğu projesi olacak. Netanyanu'nun yeni Orta Doğu projesinin devreye sokulması için İsrail ordusuna mutlak yetki verildi. Öldürme ve katliam yetkisi. Savaş kuralları kaldırıldı. Kuralsız bir biçimde istediklerini öldürebilecekler, sürebilecekler. Katliam yapanlar yargılanmaktan muaf tutulacaklar. Dolayısıyla Filistin tarafını ya da Gazze tarafını zorlu bir dönem ve süreç bekliyor. Bu dönem, savaş ve ardından soğuk savaş olarak birkaç yılı alabilir. İsrail'in sonuna giden yolu da açabilir. Pervasızlık sahibine hayır getirmez. Tarih bu noktada hızlandı. Ya Filistin'in ya da İsrail'in sonunu getirecektir.
Netanyahu bu yolla Gazze kabusunu dindirmek istiyor. Halbuki Filistin'in parçası olarak Gazze ne Hamas'tan ne de kısa bir şeritten ibarettir. Onun gerisinde uyanmayı bekleyen bir ümmet var! Netanyahu hesabını buna göre yapsa iyi eder.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.