Arama

Mustafa Özcan
Ekim 10, 2023
İkinci yükseliş sürecinde sonun başlangıcı

İsra Suresi, Beni İsrail'in iki yükselişinden bahsediyor. Birinci yükseliş dönemi sona ermiştir. Şimdi ikincisinde, sonun başlangıcını yaşıyoruz. Bununla birlikte birinci yükselişlerinin hangi döneme tekabül ettiğine dair farklı yaklaşım ve değerlendirmeler vardır. İslam'dan önce II. Nebukadnezar MÖ 597 yılında Kudüs'ü ele geçirerek hala peygamberler dönemini yaşayan Beni İsrail'i Babil'e sürgüne göndermiştir. Bunun rövanşını ise Pers Kralı Büyük Kiros almıştır. O dönem bütün kusurlarına rağmen Beni İsrail, Allah'ın ve peygamberlerinin ipine tutunuyordu. Şimdi ise 'Allah'ın halkıyla' Allah arasındaki ip veya kutsal bağ (İslam literatüründe genelde bu bağ urve olarak geçer) kopmuştur. Yerine İngiltere ile başlayan bir biçimde beşer ipine tutunmuşlardır. Şimdi bu ip, AB ile ABD'den müteşekkil Batı cephesi tarafından temsil ediliyor. Şimdi Allah'ın ipine tutunanlar ise mazlum Filistinlilerdir. Babil sürgününü şimdi Filistinliler yaşamaktadır.

İsra Suresinde bahsi geçen Beni İsrail'in iki yükseliş devri, İslam tarihi dışında değil içindedir. Yorumcu Tamir İbrahim'e göre İslam tarihi içinde şekillenen Birinci Yükselişlerine son veren Hazreti Ömer olmuştur. İkincisine son verecek olan da Hazreti Ömer'in izinden giden Mehdi ve destekçileri olacaktır. Aksa Tufanı gibi baskınlar ise melahimin başlangıcını ya da ikinci yükselişte sonun başlangıcını temsil ediyor. Bu gelişme, final çözümün ayak sesidir. Hazreti Ömer'le birlikte Medine ve civar Yahudileri Arap Yarımadasından sürülmüşler ve Şam bölgesine göçmek zorunda kalmışlardır. Şam bölgesinde ilk toplanmaları Hazreti Ömer'in onları sürmeleriyle olmuştur. Küresel diaspora olarak son toplanmaları ise İsrail'in kurulması aşamasında olmuştur. Tamir İbrahim ikinci yükselişlerine son verecek şahsiyetin de yeni Zülkarneyn sıfatını taşıyan Mehdi olarak anılan şahsiyetin olacağını ve Mehdi'nin Büyük Kiros'un ve Hazreti Ömer'in ve Salahaddin Eyyübi'nin halefi olarak tezahür edeceğini ifade etmektedir. Belki de Mehdi ve destekçileri Kiros/Koreş'in yaptığı gibi İsrail'in kuruluşuyla birlikte sürülen ve aşağılanan milyonlarca Filistinliyi yeniden yurtlarına iade edecek ve tehdit altında olan Mescid-i Aksa'yı İsrail'in elinden kurtaracaktır. Bu şekilde Koreş'in çığırını, sünnetini de yenileyecektir.

Bu gelişme veya gidiş kendilerinde veya benliklerinde fani olan Yahudilerden başka herkes tarafından görülmektedir. Nitekim bir dönem Michel Komisyonunda çalışan Mehmet Ali Bayar, İsrail'in Netanyahu döneminde iyice küstahlaştığını ifade etmektedir. Bir de dünyanın meseleye Yahudilerin nazarından, perspektifinden bakması var ki meseleyi kilitlemekte ve çözümsüz kılmaktadır. Oysa mesele İsrail'e bırakılmayacak kadar önemlidir. Körlemesine desteklemek yerine elinden tutup doğruya yönlendirmek gerekirdi. Bu tahmin edilen ömürlerini kısaltmaz belki ömürlerine ömür katardı. Dünya da İsrail'in yanlış sürecine veya tasavvurlarına ve anakronik yaklaşımlarına ortak olmuştur. Böylece İsrail'e yardım etme fırsatını kaçırmıştır.

Murat Yetkin'e konuşan Mehmet Ali Bayar da Yahudilerin neden böyle bir darbe yediklerini anlatırken kabahati büyük ölçüde Netanyahu ve aşırı sağa ve nobran davranışlarına kesiyor. Böbürlenmelerine bağlıyor. Tutumlarını küstahlık olarak nitelendiriyor.

Belki de İsrail, Hamas'ın savunmada kalacağını düşündü ve İsrail'e baskın düzenleyeceğine ihtimal vermedi. Baskın yiyince de aklına İran düştü ve 11 Eylül geldi. İkiz kuleleri hedef alan 11 Eylül ile ilgili zanlı ülke Afganistan idi. Şimdi ise yerini İran aldı. İran, Hamas'a yardım ediyor ama emir komuta zinciri içinde değil. Meselenin çözümü, Hamas ve özlemlerini paylaşanları bastırmak değil, Filistin devletinin kuruluşuna imkan tanımaktı. Filistin devletinin kurulması geçici de olsa İsrail'i rahatlatırdı ve onun için bir kurtuluştu. Ama bunu içlerine sindiremediler. Yeşil'in bahsettiği paylaşmama kanunuyla çalıştılar. Başkalarının toprağını bile paylaşmaktan kaçındılar. Halbuki, Hamas'ı bastırmak, yok etmek çözüm değil, çöküş sürecini hızlandırmaktır. Filistin devletinin kurulması ise süreci soğutmak ve İsrail'e nefes aldırmak olacaktı. İsrail ise kendine odaklandığından gerçeklerden kopuk yaşıyor. Onlara göre karşılarında hafife aldıkları Filistinliler yok, İran var. Gerçek öyle değil ama öyle görmek istiyorlar. Halbuki, onları 70 yıllık Babil sürgününden kurtaran İran olmuştur. Şimdi İran desteği Filistin tarafına geçmişse kusuru kendilerinde arasınlar.

Beni İsrail tarihinde süreci tersyüz eden Pers Kralı Büyük Kiros olmuştur ve Yahudilerin yeniden Kenan'a geri dönmelerine izin vermiştir bununla da kalmamış Yahudilerin 70 yıl boyunca yıkık kalan mabedini inşa ettirmiştir. Bu yardımından ötürü Büyük Kiros, günümüzde hâlen Yahudiler tarafından övgü ve minnetle anılmaktadır. Ebu'l Kelam Azad da Kur'an'da bahsedilen Zülkarneyn'in Cyrus veya Kiros ve Koreş olarak anılan tarihi kişilik olduğunu savunmuştur. Bu tez zamanla herkesçe genel kabul görmüştür. İslam tarihinde bu süreç ise Hazreti Ömer ile başlıyor ve Mehdi ile nihayet buluyor. Tamir İbrahim gibi kimi yorumcular İsra Suresinde geçen birinci yükselişlerinden maksadın Medine ve Hayber'de taşkınlık yapan Yahudi kabileleri olduğunu ve bunların taşkınlıklarına Hazreti Ömer'in son verdiğini ifade etmektedir.

Hazreti Ömer ile başlayan yükseliş dönemleri Mehdi ile kapanacaktır. İkinci böbürlenme ve yükseliş dönemi 1967 yılında Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı ele geçirmeleriyle başlamıştır. Bu süreç Mescid-i Aksa'yı yıkma veya dönüştürme çabalarıyla devam etmektedir. Vakti gelince bu ikinci büyüklenme döneminin de ikinci Zülkarneyn lakabıyla anılan Mehdi tarafından sonlandırılacağı ifade edilmektedir. Filistinliler aradan çıkarılırsa Mehdi ile Netanyahu buluşabilir ve karşı karşıya kalabilir. Kemal Hatip ile Raid Salah gibi Filistinli İslami liderlerin görüşleri de Mehdi'yi beklenen halife ismiyle de ansalar bu istikamettedir.

Seküler anlayışların bu mücadelenin özünü kavramaları mümkün değildir. Onun için hakikat vadisinin dışında bütün vadileri dolaşıyorlar.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN