Arama

Mustafa Özcan
Ocak 18, 2019
Hatları karıştıranlar!

Araplar, 'halt-ı evrak/ kâğıtları karıştırmak' anlamında bir tabir kullanırlar. Denkleme yeni bir unsurun eklenmesi, girmesi ve denklemi karıştırması anlamına gelir. Biz de buna benzer halt yemek, halt karıştırmak halt etmek anlamında tabirler kullanılır. Menbiç'te, Amerikan devriyesi ya da SDG (YPG) unsurlarıyla birlikte Kesir el Umera lokantasının önünde volta atan Amerikan askerlerine karşı DEAŞ (IŞİD) unsurlarının düzenlediği intihar saldırısıyla birlikte birkaç Amerikan askeriyle SDG leşkerleri ölüyor. El Arabiya Kanalı'nın (16 Ocak saat: 21 00 suları) soruları üzerine bu saldırının iki kesime hizmet edeceğini dile getirdim, ifade ettim. Bunlardan birisi durumdan vazife çıkarmak isteyen PKK'nın yerel uzantısı YPG'dir. Bu saldırı ile birlikte yararlılığı yeniden gündeme gelecektir. Bu saldırı, YPG için arayıp da bulamadığı bir fırsatı vermiştir. Nitekim olayı istismar etmek isteyen YPG çevreleri, DEAŞ konusunda zinde ve müteyakkız olduklarını ve bilendiklerini söylemişlerdir. Hâlbuki zaman zaman DEAŞ ile YPG arasında muvazaa ve iş bölümü yapıldığı bir gerçek. Zaman zaman bu tür muvazaalar rejim ile DEAŞ hatta HTŞ arasında yapılabilmektedir. Rakka'da ki rehine DEAŞ elemanlarının YPG tarafından salıverilmesi gibi. Dolayısıyla ortada en azından şüpheli bir durum var. Elbette DEAŞ varlığını ispat için bu yola da başvurmuş olabilir. DEAŞ saldırısında mesajın ikinci adresi John Bolton gibi çekilmeme taraftarı Trump yönetiminin şahinlerine yöneliktir. IŞİD saldırısı harice mesaj amacı taşımasa sadece kendini ispata yönelik olsa bile YPG ile Bolton gibiler durumdan vazife çıkartacaklar ve bu saldırıyla birlikte tezlerini güçlendirmeye çalışacaklardır. Zira bu iki kesim ABD'nin çekilmesine pek taraftar değil. Onun ötesinde Türk gücü ağırlıklı veya Türkiye'nin etkin olacağı bir güvenli/tampon bölge başta Rusya, Esat rejimi ve PYD tarafından tasvip görmemektedir.

Trump'ın çekilme ve Güvenli Bölge inşası kararlarından sonra birileri sürekli olarak hatları karıştırmaya çalışıyor. Bunlardan birisi olayı üstlenmesi doğru ise DEAŞ, ikincisi de eski adıyla Nusre Cephesi veya HTŞ olmalıdır. Burada DEAŞ-HTŞ kardeşliğinden bahsetmek mümkündür. Bunlar daima sürüye kurt dadandıran avcı keklikleri olmuşlardır. Halen de görevlerine devam etmektedirler. Türkiye'nin Menbiç ve Fırat'ın doğusuyla ilgili operasyonlarının eli kulağında iken, HTŞ İdlip'te Türkiye'nin dikkatini dağıtmış adeta ikinci cephe açmıştır. Hatları karıştırmıştır. HTŞ'nin DEAŞ'tan pek farkı, geri kalır yönü yoktur. Dolayısıyla Ebu Basir et Tartusi veya Huzeyfe Abdullah Azzam gibilerinin bu yöndeki sistematik uyarıları haklı çıkmıştır. Bu kanlı örgütlerin teşkilatlanma gücü insanı aldatmamalı. Çeteleşmeyi veya komitacılığı iyi becerdikleri doğrudur ama bu onların yanlış yolda oldukları gerçeğini ortadan kaldırmaz. Uzun soluklu olmadıkları da bittecrübe sabittir.

Menbiç patlaması veya eylemi Trump'ın kararını nasıl etkileyecektir? Çekilme kararından caydırır mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu eylemin Trump'ın çekilme yönündeki kararlılığını etkilemeyeceğini ifade etmiştir. İkili görüşmesinden kararlılık sezdiğini aktarmıştır. Bu saldırı çekilmeyi hızlandırabileceği gibi geciktirebilir de! Üçüncü ihtimal ise çekilme takvimini etkilemeyeceği yönündedir. Nitekim Evanjeliklerin Beyaz Saray Temsilcisi Mike Pence, bizzat Trump ve Dışişleri Bakanı Pompeo gibi DEAŞ'ın bittiğini geride sadece küsürat, kalıntı ve izlerinin kaldığını söylemiştir. Pompeo Kahire yolunda ve sonrasında DEAŞ'ın yüzde 99 itibarıyla çözüldüğünü ifade etmiştir.

ABD'NİN İDEOLOJİK DÜŞMANI

Evanjelik Başkan Yardımcısı Mike Pence'in sözleri sadece DEAŞ'ın bakiyesiyle ilgili Trump veya Pompeo'nun sözlerinin bir yansıması, tekrarı değil aynı zamanda DEAŞ'a yönelik ideolojik atıflarının da bir tekrarıdır. Trump önceki sözlerinde DEAŞ'ı kastederek, Hilafet'i bitirdiklerini söylemişti. Pompeo da bu yönde benzeri ifadeler kullanmıştı. Dervişin fikri ne ise zikri de oymuş şimdi de Mike Pence aynı dili ve üslubu kullanıyor. Mike Pence Menbiç saldırısının hemen akabinde bilinçaltını boşaltarak şunu söylemiştir: " Hilafet çöktü, DEAŞ yenildi…"Bu çöken hangi hilafet acaba?

Bu açıklamalardan elde edilen ilk intiba, Amerikalıların çekilme konusunda saldırının ışığında yeni bir değerlendirme yapmayacakları yönünde. DEAŞ artıkları veya çeteleri, PYD'ye hayat öpücülüğü verecek provokatif eylem düzenleseler de bu sadece yer altına taşındıklarını, indiklerini gösterir. Artık DEAŞ merdiven altı ve fason bir örgüt haline gelmiştir. Bir başka ifade ile cürümleri devam etse de cirimleri (varlıkları) bitmiştir. Mesaj vermeye dönük eylemleri de kimseyi kandıramaz.

Burada dikkat çekici ayrıntı şudur: Soğuk Savaş sonrası ABD'nin adeta ideolojik hasmı ve düşmanı Hilafet meselesi olarak ortaya çıkmaktadır. Elbette hilafetin adresi veya temsilcisi DEAŞ değildir ve olamazda. Lakin sanki Amerikan kurmayları DEAŞ ile birlikte hilafet meselesini de gömmek ve tarihe geri göndermek istiyorlar. Hilafetin iddiadan öte DEAŞ'la bir ilişkisi yoktur. Amerikalılar da bunu bilirler ama DEAŞ ile birlikte istismarda bulunuyor, manipülasyon yapıyorlar.

Evanjelizmin şahsında ve kisvesinde, sanki siyasal Hristiyanlık hilafet kurumunda somutlaşan 'siyasal İslam' ile husumet veya cepheleşme arayışı içinde veya peşinde! Bu sistematik açıklamalar başka nasıl izah edilebilir? DEAŞ ile birlikte kendinden menkul 'hilafeti' bitirdiklerini söylüyorlar!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN