Arama

Mustafa Özcan
Kasım 15, 2017
Rakka düştü kel göründü

Hepsi birbiriyle IŞİD üzerinden atışıyorlar ama aynı anda hepsi de arsızca IŞİD ile muvazaa halinde bulunuyorlar. Ruslar ve İranlılar hatta Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah ABD'nin IŞİD ile muvazaa halinde olduğunu söylüyor. Bu örgütle ciddi bir biçimde mücadele etmediğini belirtiyor. Kendini ve ortaklarını da işin içine katarsa sunduğu tablo, analiz kusursuz olacak. Bununla birlikte 'turnike' gibi bütün taraflar sırayla IŞİD'i kullandılar. Ancak en fazla ses çıkaran taraf rejimin yanında olanlar; Ruslar, İranlılar bir de İran ekseninin kuyruğu sayılan Hizbullah! Halbuki, Ruslar 2015 yılında terör bahanesiyle geldiği Suriye'de IŞİD'den başka herkesle savaşmış; Suriyelileri ayrıma tabi tutmadan bombalamış, sadece göstermelik bir biçimde IŞİD üzerine yürümüştü. Ruslar, özellikle Esat'ın yasal düşmanlarını ortadan kaldırdıktan sonra uluslararası camianın parya kabul ettiği IŞİD'ın üstesinden gelmenin çocuk oyuncağı mesabesinde olacağını biliyorlardı. Bu gerçeğe göre davrandılar, bunun için IŞİD'le mücadele meselesini geriye attılar. İran ve Hizbullah ekseni de aynı meseleyi Sünni kesimi bastırmanın, itibarsızlaştırmanın ve bunun üzerinden bölgeye yayılmanın bir aracı olarak kullanmıştır. İran'ın tavrı uluslararası camiaya, uluslararası camianın tavrı ise İran'a yaramıştır. Bunun misali şudur: 11 Eylül'den sonra Bush'un 'teröre karşı küresel Haçlı seferi' ilanından sonra Rusya ile Çin durumdan vazife çıkartmış, açılan terör çığırı veya koridoru üzerinden yerel düşmanlarına ulaşmıştır. Çin Uygurları Rusya ise Çeçenleri bastırmaya yönelmiştir. Burada da IŞİD'i kullanan herkes Suriye halkının ümüğüne yapışmıştır. Terör bahanesiyle Suriye halkının ensesine binmişlerdir. Uluslararası güçler ve oyuncular terör bahanesiyle İslam aleminin ve Suriye'nin yakasını bırakmıyorlar. Terör, eskilerin tabiriyle nokta-i istinatlarıdır, dayanak noktalarıdır. Terör odakları yoksa bile kendileri üretiyorlar. 'İslami terör' İslamofobya gibi Batı'nın ürettiği ve beslediği bir sektördür. Bu vasıtayla İslam aleminin üzerine çullanıyorlar.

*

İran ABD'nin IŞİD ile mücadelesinde ciddi olmadığını, kaypak davrandığını söylerken bile ciddi değildir. Zira kendisi de aynı yöntemi kullanmaktadır. İran'ın Irak'taki adamı Nuri Maliki önlerini açmıştır. Rusya ise keza ABD'yi suçlarken bir eli Suriye rejimi üzerinden IŞİD ile muvazaa halindedir. PKK unsurları da keza IŞİD'in Suriye'de sahne almasından beri Türkiye'yi 'örgüte yardım ve yataklık' iddiasıyla suçluyorlardı. Bununla birlikte, Rakka düştü kelleri göründü. Rakka'nın tahliyesi sırasında karaktersizliklerini, kaypaklıklarını bir kez daha gösterdiler. PKK unsurlarının da burada küresel patronları ABD ile birlikte sırra kadem basmaları, firarları için IŞİD unsurlarının önünü açtıklarını gördük. Hatırlanacağı üzere, Hizbullah ile IŞİD Lübnan-Suriye sınırındaki bazı bölgeleri tahliye noktasında anlaşmaya varmışlardı. Bu tahliyeler nedeniyle, IŞİD oradan oraya sarkıyor birisinin sahasından ötekinin sahasına atlıyor. Hakkında '9 Kocalı Hürmüz' dense sezadır. IŞİD bu açıdan kendini temsil eden bir örgüt değil. Kesinlikle taşeron. Ahmaklığının ve ötesinde muvazaalarının ceremesini Suriye halkına ödetiyor, çektiriyor. Sünni alem, örgütün ahmaklığı üzerinden, iradesi dışında tuzağa çekildi. En son olarak PKK-YPG unsurları da Rakka'da misyonları tamamlanan örgüt elemanlarına yol verdiler. Misyonları tamamlanan IŞİD üyeleri tıpış tıpış rahatça başka bölgelere kayabilir, kanat çırpabilirler. Suriye'de alan kalmadıysa bölgesel koridorlar üzerinden yeniden dünyaya yayılabilirler. Küresel düzen namına iyi iş gördüler ve Müslümanlar üzerinde boza pişirdikleri yetmiyormuş gibi başkalarına da alan açtılar. Bu fikir içte tahripkar olduğu kadar dışarıyla da ilişkili, muvazaalıdır. Rakka'nın PKK taşeronu PYD'nin eline ve Deyriz Zur'un da Suriye rejiminin eline düşmesiyle birlikte ABD, Apache helikopterleriyle işbirlikçilerini ve taşeronlarını tahliye etti.

1991 sonrasında yine ABD'nin işbirlikçi Kürtleri Guam Adasına nakletmesinde olduğu gibi. IŞİD'in üst yönetimi uluslararası labirentlerden geldiler misyonları bitince de yine aynı inlerine veya labirentlerine geri dönüyorlar. Küresel ve yerel patronların hizmetindeler.

*

İran Düzenin Maslahatını Teşhis Kurumu Başkanı Muhsin Rızai'nin ifadesiyle, ABD kriz çözmez kriz üretir ve yönetir. İngilizlerden beri de bu böyledir. Bu açıdan Amerikalılar önce Kaide'nin içine sızmışlardı. Ardından da elverişli bir araç olarak IŞİD'i ürettiler, kullandılar. Bununla birlikte IŞİD çok ortaklı bir tedhiş hareketi ve şirketidir. Sadece ABD'ye bağlamak doğru olmaz. Sadece ABD'ye kazandırmadı. Şiilere, Suriye rejimine ve PKK'ya da kazandırdı.

Trump döneminde ABD, Kaide-İran ortaklığı dosyasını açtı. Oysa ki, Obama idaresi bunu saklıyor ve sümen altı ediyordu. Zira Obama tarihe Küba ve İran'la uzlaşarak geçmek niyetindeydi. Beklentisi vardı. Bu nedenle de hassas dosyaları kaşımamıştır.

IŞİD şimdi çözülüyor. İmalatçıları için dert değil. İslami camiada böyle bön tipler var oldukça oyun kurmak zor olmayacaktır. Amerikalılar icap ederse başkalarıyla birlikte Kaide, IŞİD markalarına hini hacette bir yenisini ekleyebilirler. ABD'de oyun bitmez. İslam alemi kendine mukayyet olmadıkça ve sahasını kontrol etmedikçe bu ataklardan, bataklardan asla kurtulamaz.

IŞİD erirken yeniden bir muhasebesini yapmak gerekiyor. IŞİD'in düşüşü de yükselişi gibi muamma oldu. Bununla birlikte, bu tarz örgütlerin uluslararası istihbarat laboratuvarlarında üretildiklerini kaniyiz

Hapishaneler planlı bir şekilde boşaltılmış ve insan unsuru bu şekilde tedarik edilmiştir. Liderleri de Boko Hapishaneleri gibi hapishanelerden salıverilmiş ve tencere kapağını bulmuş; bu vesile ile IŞİD ete kemiğe bürünmüştür. Bunun en iyi hikayelerinden birisini The Guardian gazetesi, Inside Story çalışmasıyla ortaya koymuştur (https://www.theguardian.com/world/2014/dec/11/-sp-isis-the-inside-story ).

IŞİD düşerken ABD cephelerde dağılan, savrulan kalıntılarını, adamlarını geri topluyor.

IŞİD'in yükselişinin ve düşüşünün tam hikayesi henüz yazılamadı. Himmet edip eğilenler dağınık bilgileri bir araya getirenler olursa; insanlık namına büyük bir hizmette bulunmuş olacaklardır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN