Kur’an, israfı nasıl tarif ediyor?
Bundan önceki iki yazımızda, israf ve tasarruf konularının hayatımızda ne denli önemli bir yer tuttuğuna, müsrif veya tasarruflu olmanın, çocukluk yıllarından itibaren öğrenilebilen, uygulanabilen ve yaşanabilen hasletler olduğuna değindik.
Bugünkü yazımızda ise özellikle israf konusuna odaklanmak ve dinî açıdan israfa nasıl bakıldığına, onun nasıl görülüp değerlendirildiğine dair bazı bilgileri aktarmak istiyoruz. Tasarruf Tedbirleri'ni sadece resmi kurum ve kuruluşlarda değil, topyekün milletçe uygulayabilmek için, bu önemli konuda yeterli bilgi donanımına sahip olmak gerektiği kanaatindeyiz. Öte yandan bu konuda bir bilinç oluşturmak için yeterli ve doğru bilgiye sahip olmanın da önemi ortadadır.
Öncelikle dinin temel kaynağı olan mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de israfın nasıl tarif edildiğine bakmak istiyoruz. Tabii ki, Kur'an ayetlerini doğru anlayabilmek için önce kelime olarak israf'ın hangi manalara geldiğini belirlemek gerekecektir. Geliniz evvela, her bir kelimenin taşıdığı birden çok anlam ile bu konuda zengin bir dil olan Arapça'da "israf" kelimesinin hangi karşılıklar taşıdığına bakalım.
Sözlükler, israf kavramının aslını teşkil eden se-re-fe kelimesinin, "haddi aşma, hata etme, cehalet ve gaflet içinde olma" anlamlarını taşıdığını ifade ederler. Bir kavram olarak "israf" ise "hem inançta hem de söz ve davranışta dinin, aklın veya örfün uygun gördüğü ölçüleri aşmak, bunların dışına çıkmak" anlamları yanında, bilhassa "sahip olunan malı, mülkü veya imkânları gayr-i meşrû maksat ve gayelerle harcamak" demektir.
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nde yer alan "İsraf" maddesi başlığı altında aktarılan bilgiler çerçevesinde Kur'ân-ı Kerîm'de israf kavramının üç farklı manada kullanıldığı görülmektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1. Bazı âyetlerde israf, "Allah'a ortak koşmak (şirk), inkâr (küfür), haddi aşmak (i'tidâ) ve insanlara zulm etmek" gibi tutum ve davranışlara karşılık olarak kullanılmış; aynı zamanda İslâm'a ve müslümanlara karşı kibirli, alaycı, inatçı, kaba ve saldırgan olmayı ifade etmiştir. Aşağıdaki ayetler bunun örneklerinden bir kısmıdır:
"Hâsılı, kavminden ancak az sayıda insan, Firavun ve adamlarının kendilerine kötülük edeceğinden korka korka Mûsâ'ya iman etti. Çünkü Firavun o topraklarda gerçekten güç ve iktidar sahibiydi, üstelik kötülükte sınır tanımaz (müsrif) biriydi."
(Yûnus, 83)
"Yeryüzünde düzeni bozan ama düzeltmeye yanaşmayan, aşırılıkta sınır tanımayanların (müsrif) istediklerini yapmayın." (Şuarâ, 151-152)
Elçiler de "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden (müsrif) bir kavimsiniz" dediler.
(Yâsîn, 19)
"Kadınları bırakıp da cinsel tatmin için erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Doğrusu siz taşkınlık eden (müsrif) bir topluluksunuz."
(A'râf, 81)
Yukarıdaki ayetler, Kur'an-ı Kerim'in verdiği ölçülerle israf'ın, inanç, ahlak ve insanlar arası ilişkilerde, insanın haddini aşan davranışlar sergilemesi anlamına geldiğini ortaya koymaktadır. Bu ayetler, savurganlığın sadece maddi konularda değil, ahlaki ve sosyal alanda da yaşanmasının söz konusu olduğuna dikkat çekmektedir.
2. Bazen israf, kişinin nefsine ve şeytana uyarak girdiği günah ve isyan yolunda devam etmesi, düştüğü günah batağına saplanıp kalmasıdır. Dünya hayatında mümin ve müslüman kişilerin de başına gelebilecek bu durum da "israf" olarak nitelendirilmekte fakat af ve bağışlanma kapısı kapatılmamaktadır. İlgili ayette şöyle buyurulmaktadır:
"(Ey Resulüm) De ki (Allah şöyle buyuruyor): "Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir." (Zümer, 53). Bu âyette israf, "bir kimsenin isyankârlığa saparak günahlara boğulmak suretiyle kendisine kötülük etmesi" anlamına gelmektedir. İsraf'ın taşıdığı bu manaya bazı hadislerde de rastlanmaktadır. Nitekim Sevgili Peygamberimizin (sav), bütün hayatını günah işlemekle geçiren bir kişiden söz ederken kullandığı "israf" kelimesini, hadis âlimi İmam Nevevî, "mâsiyetlerde yani günah işlemekte, isyankâr davranışlarda aşırı giderek meşrû sınırların ötesine geçmek" şeklinde açıklamıştır.
3. Yine israf, bazı âyetlerde olduğu gibi, "kişinin kendine ait veya sorumluluğu altındaki mal ve imkânları gereksiz yere harcaması"nı ifade etmektedir. Konuyla ilgili ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
"Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez."
(A'râf, 31)
"Yine o iyi kullar, harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında mâkul bir dengeye göre olur."
(Furkan, 67)
İsrafın, harcamalardaki aşırılık anlamına gelen bu anlamına birçok hadis-i şerifte rastlandığını ve israf kelimesinin İslam âlimleri tarafından daha ziyade bu manasıyla anlaşıldığını görmekteyiz. Bu anlayışın bir uzantısı olarak İslam dünyasında kaleme alınan eserlerde israf, aşağıdaki üç hususta zikredilen anlayış, tutum ve davranış olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Buna göre İsraf:
- Değersiz bir amaç uğruna, gereğinden fazla mal harcamak;
- Sıradan ve normal alanlarda yapılan harcamalarda haddi aşmak;
- Meşrû bir konuda bile harcanması gereken ölçüden fazlasını harcamaktır.
Görüldüğü üzere, israf en yalın haliyle hem para hem de mal gibi fiziki varlığı olan eldeki nimetlerin sorumsuzca ve sınırı aşarak harcanması demektir. Yine İslam dini, Peygamberimizin (sav) diliyle, "sağlık" ve "zaman"ı da kıymeti bilinmesi gereken birer "nimet" olarak görmekte ve bunların muhafaza ve değerlendirilmesine dair dikkatsizlik, özensizlik ve sorumsuzluğu, bir "aldanma" ve "kayıp" olarak nitelemektedir.
Yazımızın sonunda şunu ifade etmek isteriz. İslam, bu dünya hayatında insanı başıboş bırakmadığı gibi, harcamalarında da sorumsuz kılmamıştır. Bunun bilincinde olmak kişiyi önce Allah'a; sonra kendisine, toplumuna, çevresine ve dünyaya karşı sorumluluk sahibi kılmaktadır. Son derece önemsenen bu anlayış, Kur'an ayetlerinde ve Hz. Peygamber'in (sav) hadislerinde açık ve net olarak görülebilmektedir.
Ayetlerde göze çarpan bir başka önemli kavramı ele alacağımız yazımızda yeniden buluşmak temennisiyle, hepinize esenlikler dilerim.
Mehmet Emin Ay
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.