Bugün Arefe… Şanı, şerefi en yüce gün…
Evet, hadis-i şeriflerde kadr-ü kıymetinden bahsedilen Arefe, Zilhicce ayının ilk on günü içinde yer alan ve taşıdığı değer itibariyle yıl içindeki "günlerin en faziletlisi" kabul edilen gündür. Arefe, Zilhicce'nin 9. Günüdür. Arefe, aynı zamanda, duaların kabulü için hayrı en yüce gün; Allah'ın affının ve merhametinin coşkun bir sel olup, kulların günahlarını temizlediği, onları arındırdığı müstesna bir zaman dilimidir… Onu böylesine şerefli ve değerli kılan hususiyetlerin neler olduğu konusunda İslam âlimlerinin görüşlerine dikkat kesilmek gerek. Böylece bu muhteşem günün müstesna özelliklerini bilmek ve farkında olmak, onu gereğince değerlendirme adına son derece faydalı neticeler verecektir. Geliniz şimdi, dilimizde yanlış bir telaffuzla "Arife" olarak bilip kullandığımız Arefe gününü yakından tanımaya çalışalım.
Arefe ne demektir?
"Arefe" kelimesi sözlüklerde fiil olarak "bildi, tanıdı, anladı, kavradı" anlamlarını taşırken, hadislerde kullanılan "arefetün/arefeh" şekliyle, haccın en önemli farzı olan vakfenin yapıldığı yerin de (Arafat) diğer adıdır.
Bu yere Arafat adının veriliş sebebi kesin olarak bilinmemekle beraber bu konuda bazı görüşler ileri sürülmektedir. Bunlardan birine göre, Hz. Âdem ile Hz. Havvâ'nın yeryüzüne indikten sonra burada buluşup birbirine kavuşmaları bugün gerçekleştiği için o güne "Yevmu Arefe"; bu vadiye de "Arafat" denilmiştir.
İkinci görüşe göre, Hz. İbrahim'in, oğlu İsmail ile ilgili gördüğü rüyayı ikinci kez aynı şekilde Zilhicce'nin 9. Gecesi görmesinden dolayı artık bu emrin Rahmanî olduğunu anladığı, bildiği gündür…
Üçüncü görüş ise insanlara hacca gelmeleri için çağrıda bulunması bizzat Allah Teâlâ tarafından emredilen Hz. İbrahim'e (as) Hz. Cebrail'in gelerek ona bu ibadetin nerede ve nasıl yapılacağını öğretmesiyle alâkalıdır. Öyle ki, bu ibadetle ilgili hükümleri anlattıktan sonra Hz. Cebrâil'in, Hz. İbrâhim'e haccın nasıl ve hangi mekanlarda yapılacağını öğretirken Arafat'a geldiklerinde ona, "Arefte?" "anladın mı, bildin mi?" diye sorması, onun da "Areftü" "anladım, bildim" demesinden dolayı buraya Arefe veya Arafat denilmiştir.
Son olarak şunu da zikredebiliriz: Hz. İbrahim'in devrinden beri asırlardır, dünyanın her tarafından gelen insanların gerek bu vadide toplanarak birbirleriyle görüşüp tanışmaları; gerekse günahlarını itiraf ederek Allah'tan af dilemeleri, af dileyenlerin de affedilmelerinden sonra günah kirlerinden temizlenip Allah katında maddi-manevi güzel bir kokuya sahip olmaları sebebiyle bu güne Arefe adının verildiği de ileri sürülen görüşler arasındadır. Zira Arefe kelimesinin bir anlamı da "güzel koku" demektir.
Bütün bu aktarılanlar, Arefe günün, tarihte bazı olayların cereyan ettiği önemli bir gün olduğunu ortaya koymaktadır. Kısacası, Hz. Adem'in ve Hz. İbrahim'in ailece yaşadıkları hatıralarını taşıyan, çağlar boyunca dünyanın dört bir yanından kalkıp gelen müminlerin buluştukları, tanıştıkları ve semaya yükselen dualarına birlikte âmin dedikleri bir zaman dilimi ve mekanın adıdır; Arefe ve Arafat…
Peygamberimizin dilinden Arefe ve Arafat
Hadis-i Şeriflerin yer aldığı kaynaklarda mevcut olan Arefe günüyle ilgili sahih hadisler, bu konuda onun Allah katında şanı-şerefi yüce bir gün olduğunu ortaya koymaktadır. Bir hadisinde Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Duanın en hayırlısı Arefe gününde yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en hayırlı dua ise şudur: "Allah'tan başka ilah yoktur. Birdir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur o her şeye kadirdir." Bu dua ve tesbihin, Arefe günü sabah namazından sonra başlanıp Kurban Bayramı'nın dördüncü günü ikindi namazına kadar her farz namazın ardından okunan teşrik tekbirlerine de yansıdığını görmek mümkündür.
Hazreti Aişe (r.a) şöyle anlatıyor: Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah, Arefe gününde cehennemden o kadar çok kulunu azad eder ki, başka hiçbir gün bu kadar kulunu affedip bağışlamaz. O gün Allah yarattığı bütün varlıklara rahmetiyle yaklaşır. Kendisini zikreden ve affını dileyen kullarıyla meleklere karşı iftihar eder ve der ki: 'Bunların benden istekleri nedir? Ey melekler! Onlar ne istiyorlar?'
Yine bir başka hadis-i şerifinde Sevgili Peygamberimizin (sav) "Arefe günü tutulacak orucun önceki ve sonraki senenin günahlarına kefaret olacağını Allah'tan ümit ediyorum." İfadeleriyle bugün tutulacak orucun, Arefe günü sebebiyle büyük bir sevap taşıdığını ifade etmiştir.
Arefe gününü önemli kılan diğer hususlar nelerdir?
Buraya kadar aktardıklarımız Arefe gününün neden önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak onun faziletine dair eklememiz gerek önemli bir başka husus, haccın temel rüknü olan vakfenin, bugünde yapılmasıdır. Vakfe, Arefe günü zeval vaktinden Kurban Bayramının birinci günü fecrin doğuşuna kadar olan süre içinde yapılır. O gün vakfenin dışında yapılması gereken başka önemli hususlar da vardır. Sözgelimi, Hacı adaylarının Terviye günü (8 Zilhicce) Mekke'den Mina'ya gidip orada geceledikten sonra Arefe günü sabah namazını Mina'da kılarak güneşin doğuşunu takiben Arafat'a çıkmaları, zeval vaktinden sonra öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde birlikte kılmaları, zamanlarını tekbir, tehlil, telbiye, salât ü selâm ve dua ile geçirmeleri ve akşam güneşin batmasıyla birlikte Müzdelife'ye doğru yola çıkmaları da bugünde yerine getirilen hususlardır. Zira bunlar aynı zamanda Peygamberimizin birer sünnet-i seniyyesidir.
Mukaddes topraklardan uzaklarda, gönlü Arafat vadisinde olan müminlerin bugünü oruçlu olarak geçirmeleri ne denli önem taşıyorsa özellikle dünya işlerini tamamlayıp, öğlen vakti yapılacak Vakfe duasına gönülden iştirak etmesi, kitle iletişim araçları vasıtasıyla mübarek topraklarda bulunan milyonlarca hacı adayının duasına aminleriyle iştirak eden kişiler olması, tavsiyemizdir…
Arefe gününüz mübarek olsun. Sağlıcakla kalınız efendim…
Mehmet Emin Ay
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.