Otomobil de yaparsın; uçak da. Yeter ki, azmin olsun…
Bundan önceki iki yazımızda piyango ve şans oyunları üzerinde durmuş, bunların dinimizde "haram" kılınan kazanç yolları olduğunu yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hadisleri doğrultusunda ortaya koymaya çalışmıştık.
Basında "büyük ikramiye" ile cazip hale getirilen yılbaşı piyangosu biletlerini almak için uzun kuyruklar oluşturan insanların resmini görünce insan üzülmeden edemiyor. Kısa yoldan zengin olmak, çalışmadan para kazanmak vs. sebeplerin insanı yönelttiği bu tür şans oyunlarının, kişinin taşıdığı inanç duygusuyla doğrudan alâkası olduğu gerçeği; ilahiyatçıları, din görevlilerini ve bu hususta toplumu aydınlatma vazifesine sahip her bir kişiyi sorumlu ve yükümlü hale getirmektedir. Zira hâlâ, bir modern kumar türü olan piyango ve şans oyunlarının, devletin resmi yollarla gerçekleştirdiği resmî birer "şans oyunu" olduğuna; bu işi idare eden kurumun başında "milli" ibaresi olduğu için organize edilen bu tür oyunlarla para kazanmanın bir mahzuru bulunmadığına inanan ciddi bir kitle var karşımızda…
Bugünkü yazımızda, şansa dayalı oyunlarla değil; çalışarak-çaba sarf ederek, ter dökerek, emek vererek para kazanmanın; kalıcı servetin bu olduğu gerçeği üzerinde durmak istiyoruz. Bu yazı aynı zamanda yarın, yani 27 Aralık 2019 Cuma günü gerçekleştirilecek olan "Türkiye'nin Otomobili" tanıtımı öncesinde hadiseye ve gelişmelere nasıl bakmamız gerektiği konusunda olacaktır.
"İNSAN İÇİN ANCAK ÇALIŞMASININ KARŞILIĞI VARDIR!"
İlim ve hikmet hazinesi Kur'an-ı Kerim'den öğrendiğimiz bu veciz ifade, eskimeyen söyleniş biçimiyle "sa'y ü gayret" göstermenin mutlaka karşılığının olacağını ortaya koymaktadır. Ayet-i kerimede üzerinde söz söylenecek önemli bir nokta var: "İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır." buyruğunda Allah Teâlâ kulları arasında hiçbir ayrım yapmadan çalışan kim olursa olsun mutlaka karşılığını göreceğini ferman buyurmaktadır. Bu ferman, insanın dini, ırkı, dili, kültürü vs. tüm farklılığının, onun çalışan, gayret gösteren biri olması durumunda hiçbir öneminin olmadığını ifade etmektedir. Zira ilahi adalet, çalışana karşılığını vermeyi bir hak olarak belirlemiştir. İşte bu sebeple tarih sahnesinde büyük medeniyetler kuranlar hep çalışan ve çalışmaya önem veren insan toplulukları olmuş, gündelik hayat ile yetinen, göçebe bir hayat tarzını benimseyenlerde ise böylesi bir medeniyet kurma düşüncesi oluşmamıştır.
Yine Kur'an-ı Kerim'in bize öğrettiği bilgilerle peygamberler, insanlara çalışmalarıyla da örnek olmuşlardır. Sevgili Peygamberimizin (sav) ifadesiyle "her peygamber kendi elinin emeği olan kazançla geçinmiş"tir. Dahası bu yüce ahlaklı ve üstün değerler sahip bu kutlu elçiler aynı zamanda diğer insanlara muhtelif sanatları öğreten kimseler olmuşlardır. İdris Nebi, terzilik; Hz. Davud ise demircilik ve zırh ustalığında insanlar için birer usta öğretmendiler. Babasından demiri eritmeyi öğrenen Hz. Süleyman, bu mesleği daha ileri taşımış, bakır eriyiğini demire katarak bloklar halinde kütleler elde etmişti. Böylece o dönem için oldukça ileri bir teknoloji ile yüksek binalar inşa edebilmişti. Yine Neml suresinde anlatıldığı üzere, Sebe' Melikesi Belkıs'ın, kendisi gelmeden önce muhteşem tahtının bir çırpıda getirtilmesi, cam bir yüzeyle havuzun üzerini kapatacak kadar ince sanat ve teknoloji kullanılması, Hz. Süleyman (as) özelinde peygamberlerin, yaşadıkları dönemde topluma çalışma-çabalama ve üretme gibi hususlarda da önderlik ettiklerini ortaya koymaktadır. (Bkz. Neml suresi, 38-44)
YÜKSEK İDEALLERE SAHİP OLMANIN ÖNEMİ
Yakın tarihimizde ülkemizin önemli değerlerinden biri olarak yaşayıp ahiret yurduna göçen kıymetli bir din büyüğü olan Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi'yi rahmetle anarak onun öğrencilerine sık sık yaptığı şu tavsiyesine değinmek istiyoruz: "Evlâdım, kendiniz mütevâzı olun ama himmetiniz âli olsun." Merhum Tahir Büyükkörükçü, merhum Ali Ulvî Kurucu ve muhterem Hayreddin Karaman gibi, ülkemizin değerli İslam âlimlerinin yetişmesinde emeği olan merhum Hacı Veyiszâde'nin bu tavsiyesi, üzerinde dikkatle düşünmemizi, ibret almamızı, kendimize düstur bellememizi icab ettirecek kadar önemlidir. Zira tevazu sahibi olmak, alçakgönüllü davranmak en çok müslümana yakıştığı gibi himmeti âli olmak da en çok ona yakışır!.. Çünkü bu dinin Yüce Peygamberi (sav) en ümitsiz durumların yaşandığı zamanlarda bile yüksek hedefler ve yüce idealler sahibiydi; ashabına da bunu öğütlemekteydi. Çünkü bütün bunları gerçekleştirecek Yüceler Yücesi bir Rabbe iman etmişti ve O'nun kudretinin sonsuzluğuna inanmıştı. Bu iman ve inanç, hedeflerinin de yüce olmasını beraberinde getiriyordu.
Sözlerimize son verirken, demek istiyoruz ki, topunu, tüfeğini, tankını, insansız/silahlı hava aracını üreten Türkiye, otomobilini de uçağını da yapacaktır. Yeter ki, bu azmi yüreğinde taşısın; yeter ki, çalışan ve çaba gösteren kim olursa olsun, Allah onun çalışmasını ve çabasını "karşılıksız" bırakmayacaktır; buna bütün kalbiyle inansın!..
Yarının, bu anlayışa ve bütün güzel gelişmelere dönüm noktası oluşturacak bir gün olması niyazıyla…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.