Psikoterapist Gökhan Ergür Anlattı: Anlamsız ve Uzun Yaşama Hastalığı I İnsaniyet Namına
Bugün; ekonomik, siyasi ve kültürel olarak gelişmiş toplumlar başta olmak üzere, nereye gidersek gidelim, karşımıza büyük bir anlam sorunu çıkıyor. Maddeye, eğlenceye ve hazza ulaşım bu kadar kolaylaşmışken insanlık büyük bir anlamsızlık ağrısı çekiyor. Bu ağrıyı gidermek için önümüze sürülen reçeteler de ne yazık ki işe yaramıyor.
🔸 İnsana yakışan ve yakışacak ne varsa elimizden çekilip alınıyor. Geçmişe, kültüre, inanca ve gerçek duygulara temas eden, bize aziz ve temiz olanı hatırlatan her şey; modası geçmiş, eskimiş, çağ dışı olarak tanımlanıyor. Oysa insanlık tarihi boyunca çeşitli denemeler ve tecrübelerle elde edilmiş bilgiler, şifa yolları ve iyileşme biçimleri Instagram postları, internet sözlükleri, YouTube vaizleri tarafından linçlenip hiçleştirilmeye çalışılıyor.
🔸 Tüm bu kaos içerisinde insanı dünyaya bağlayan ve yaşama bir anlam vermesini sağlayan kökler çürüyüp kayboluyor. Ruhumuz, kendisine iyi gelecek şeylerden giderek uzaklaşıyor ve en nihayetinde de tabiatına aykırı bir yaşam sürdürdüğü için ruhsal olarak şiddetli bir biçimde hastalanıyor.
🔸 Bize kalan bu hastalanmış ruhlar için bir şifa arıyoruz. Fakat kapısını çaldığımız ve sayısı hiç de azımsanmayacak olan bir grup terapist , bize sürekli olarak kendimizi çok sevmekten, özdeğerden, özsaygıdan, atalarımızı affetmekten, özgürleşmekten, istersek her şeyi yapabileceğimizden bahsediyor.
🔸 Anlamaktan, insanın çekmesi gereken doğal acılara dair bir şeyler söylemekten, dünyanın acı verici hatta kahredici yönlerinin olduğunu hatırlatmaktan, bunların hayatın olağan akışı içerisinde, hayatın büyük bir parçası olduğunu anlatmaktan ısrarla kaçınıyorlar. Terapistler artık acı çekmekten bahsetmiyor, hayatta büyük acıların, ayrılıkların, yıkımların olduğunu anlatmıyor.
🔸 Bunun, bana göre, üç sebebi var; birincisi kendilerinin de acıdan kaçması, bununla yüzleşememeleri. Oysa ne diyordu büyük psikoterapist Viktor Frankl: Gerektiğinde kendi çarmıhını sırtlanmayı ve onunla gezmeyi bilmeli insan. İkinci sebep ise acıdan, ölümden, yokluktan bahsetmek sarsıcı ve bazen de uzaklaştırıcı bir şeydir. İnsanlar genellikle umutlu şeyler duymak isterler, her şeyi başarabileceklerini söyleyen, pürüzsüz bir dünya vaat eden uzmanları dinlemek ve peşinden gitmek isterler, diğerlerinden ise uzaklaşırlar.
🔸 Son sebep ise tüm bu olup bitenlere, acılara, gözyaşlarına maneviyata değinmeden konuşmanın zorluğu ve hatta imkânsızlığı. Kendinden daha büyük bir gücün varlığını ve büyük bir hikayenin parçası olduğunu kabul etmeden başımıza gelenleri açıklamak pek de kolay değildir. Sebepsiz acı çektiğine ve felaketlere uğradığını düşünen insan için dünya sahiden de yaşanması oldukça güç bir yerdir. Carl Gustav Jung "anlamsızlık hastalıktır" demişti. Maruz kaldıklarına ya da yaşadıklarına anlam veremeyen insan nihayetinde hastalanır. Niçin bu kadar çok insanın "hastalandığı" umarım biraz daha netleşmiştir zihninizde.
Editör: Bekir Salih Yaman
Kamera ve Kurgu: Serkan Hervenik
💠💠💠
FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!
Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;
👉 YOUTUBE 🔔
👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.