Arama

Saliha Erdim - Eşler birbirine neden tahammül edemiyor? - 1. Bölüm

Fikriyat olarak birbirinden değerli isimlerle, mühim konuları konuştuğumuz programımızın ikinci bölümüyle karşınızdayız. Bu bölümde nahifliğiyle, anlatımlarıyla, sesini duyunca çok mutlu olduğumuz; sözleriyle, tavsiyeleriyle kalbimize dokunan değerli bir hanımefendiyi ağırladık. Saliha Erdim hocamızla aileyi, pandemi döneminde eşlerin neden birbirine tahammül edemediğini, ailede huzuru nasıl oluşturmak gerektiğini, imkansızlıklarla huzursuzluğun ilgisi olup olmadığını, iletişimsizliğin aile kurumuna nasıl etki ettiğini ve aile içi şiddete maruz kalan bireylerin sosyal yaşamda tekrar hayatlarını nasıl geri alabileceğini konuştuk. Keyifli izlemeler keyifli okumalar dileriz.

  • 1
  • 9
Yeni programlarınız veya kitap çalışmalarınız var mı?
Yeni programlarınız veya kitap çalışmalarınız var mı?

Saliha Erdim Hanımefendi'yi aslında hepiniz yakinen tanıyorsunuz. Kendisi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi – Aile Danışmanlığı ve Eğitimi bölümü yüksek lisans mezunu... Pek çok dergide yazılar kaleme aldı. Aile Okulu ve Hanımefendi isimlerinde radyo programları hazırlayıp, sundu. Başarılarından ötürü radyo programı dalında "Aile İçi İletişim Medya Etik Ödülü"nü aldı. TRT Diyanet TV'de yayınlanan "Aile Bağları" programını hazırlayıp sundu. Yayınlanmış iki kitabı bulunuyor. "Kendime Yardım Etmek İstiyorum" ve "Eşimi Anlamak İstiyorum."

Şu anki öncelikli hedefi İngilizce'yi ana dili gibi öğrenmek ve İngilizce sunum yapabilmek. Hatta hocamız gelecek hedefleri arasına Profesör olmayı da eklediğini belirtiyor bizlere. Her ne kadar yoğun olması, süreci biraz ileri tarihlere atsa da bunu başaracağından emin. Bu azmi de bizi o kadar çok motive etti ki, bizim gözümüzde zaten kendisi profesör unvanının çok daha ötesinde... Fazla uzatmadan sohbetimizi başlatalım. Keyifli okumalar ve izlemeler. 😊

Özge Özkul: Sizin anlatımlarınız olsun, seminerleriniz olsun elimden geldiğince takip eden, sesinizi duyunca huzur bulan, her sözünüzü iyice kavramaya çalışanlardan biriyim. Öncelikle nacizane merakım olarak, şu an Saliha Hocam neler yapmakta, hayatı nasıl geçiyor diye sormak istiyorum. Yeni programlarınız veya kitap çalışmalarınız var mı?

Saliha Erdim Hanımefendi: Bu dünyaya, ne zaman ahirete gideceğimizi bilmeyerek geldik. Herkes muhtelif aşamalarda ömür yolculuğunu tamamlıyor ve asıl yurduna dönüyor. Rabbime (CC) şükürler olsun – hakkını veremeyiz ama verenlerden eylesin inşallah - bu yaşa kadar geldik. İki kitabım vardı, üçüncü kitabın son bitiş hazırlıklarını yapıyorum. Kitap kampındayım.

Sözlerimin tamamı ilk önce kendime… Asıl öğrenmesi gereken asıl kendisini çekip çevirmesi gereken asıl ders alması gereken kişi benim. Sadece dinim bana; bildiğini anlat diyor. Ben de nacizane bildiğimi anlatmaya çalışıyorum. Rabbim (CC) hayır konuştursun ve yüreklere dokundursun inşallah. (Amin)

◾ Konferanslar devam ediyor. Youtube üzerinden eğitimlerimiz oluyor. Danışmanlık yapıyorum. Ömrümüzü doldurmaya çalışıyoruz, Rabbim (CC) kabul buyursun inşallah. (Amin)

Özge Özkul: Kitabınız yakın bir süreçte mi gelecek?

◾ Evet. Çünkü yaklaşık, 5 yıldır elimde. Her sene bir - iki kere kampa giriyorum. Çok kolay kitap yazamıyorum. Benim için kitap, öyle kitap olsun diye çıkarılacak bir şey değil. Okuyan insanların zihnine insana, hayata, ilişkilere dair; doğru algı, anlayış ve bilgileri aktarmaya çalışıyorum.

◾ Çok üstünde duruyorum çünkü her düşünce beyinde yeni ufuklar açıyor. Her söz beyinde yeni kapılar açıyor. O yüzden de bunun hayırlı olması ve Rabbimizin (CC), güzel Resulü'nün (SAV) razı olacağı bir çizgide olması için çaba sarf ediyorum. Rabbim (CC) hayırla neticelendirsin inşallah. (Amin)

Tamamını izlemek için tıklayın

  • 2
  • 9
"Aklımızın beslenme kaynağı neyse ona göre konuşuruz"
Aklımızın beslenme kaynağı neyse ona göre konuşuruz

Saliha Erdim hocamızla sohbetimizin ilk kısmında ailenin ne demek olduğunu ve pandemi döneminde eşlerin neden birbirine tahammül edemediğini konuştuk.

Özge Özkul: Hocam malumunuz huzur kavramını konuşmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Siz daha iyi bilirsiniz ki bu kavram oldukça geniş ve sonu olmayan bir alanı kapsıyor. Bu nedenle günümüz sorunlarından yola çıkarak sohbetimi başlatmak istiyorum. Evlilikle başlayan aile olma maceramızda öncelikli olarak aile nedir sorusuna doğru cevap vermek gerektiğini ve aileyi konuşabilmek için ailenin ne demek olduğunu iyi kavramak gerektiğini düşünüyorum. Aile nedir, aile deyince ne anlamamız gerekiyor?

Saliha Erdim Hanımefendi:

◾ Aklımızın beslenme kaynağı neyse ona göre konuşuruz. Biz eğer Allah'a (CC) bağlı bir hayat sürüyorsak, ona göre düşüneceğiz. Ona göre hareket edeceğiz. Aile kavramını da ona göre tanımlamamız gerekiyor.

Aile, beş temel esas korunmak üzere Rabbimizin adına kadın ve erkeğin, hanımefendinin ve beyefendinin birbirlerine helal edilmesiyle ortaya çıkan, toplumun en küçük ama mana olarak en büyük birimi. "Can, mal, akıl, din ve nesil bunların korunması için var" diye, benim dinim söylüyor.

◾ İnsanın, Allah'a en ideal düzeyde kulluk yapabileceği ortamı eşlerin birbirine hazırlaması, eşini desteklemesi, onu yüreklendirmesi ve el ele ahirete giden yolda birbirlerine yol arkadaşı olması... Evlilik bu.

◾ Allah verirse; evlatlarını Allah'ın bir emaneti olarak; kendilerini de birbirinin emaneti olduğunun bilincinde olarak hareket etmeleri lazım. Bunun için de ailenin hem duyguları çekip çevirmeye yardımcı olacak hem de aklı besleyecek doğru bilgiyle kesintisiz bir irtibat içinde olması gerekiyor.

◾ Mesela gıdalarımız olmasa bir süre bünye buna dayanır, bir süre sonra ölür. O yüzden de aç kalmıyoruz, aç kalmamak için çaba sarf ediyoruz. Oksijensiz kalamıyoruz, beynimiz çok kısa bir süre 3-4 dakika oksijensizliğe dayanıyor, ondan sonra beyin ölümü gerçekleşiyor. O yüzden oksijensiz de kalamıyoruz ama bilgi eksik olduğu zaman ölmüyoruz. Ölmediğimiz için de onu acil elde etme, kullanma, hayata geçirme, doğru konuşma, doğru davranma; karşımızdakinin dengesini bozmak yerine dengesini kuracak bir işleyiş içinde olma gibi bir derdimiz de olmuyor. 👇

  • 3
  • 9
"Derdi olanın tedbiri de olur"
Derdi olanın tedbiri de olur

Saliha Erdim Hanımefendi:

Derdi olanın tedbiri de olur. O yüzden de her şeyin bende başlayıp bende bittiğini ve benim bir insanın dengesini oluşturabileceğimi ya da dengesini bozabileceğimi bildiğimde; o zaman acilen bir bilgilenme ihtiyacı içinde olurum.

◾ Benim doğru düşünmemi ve o doğru düşünceyle hareket etmemi sağlayacak bir alışveriş içinde olmam lazım. Ben diyorum ki hayat hiçbir zaman alışveriş değildir ve daima veriş ve alıştır. Ben birilerinin verdikleriyle ayakta duracak olursam onlara bağımlı olurum. Oysa benim kendi içimde Allah'ın (CC) verdiği potansiyelle, doğru bilgiyle değerler üretmem ve benim veren el olmam, sevgiyi vermem, bağlılığı vermem, sadakati vermem, insanlığı vermem, paylaşımı vermem lazım.

◾ Bu birisi için yaptığım değil, kendim için tercih ettiğim bir şey. İnsan aldıklarıyla değil verdikleriyle insan olur ve insan kendisinde ürettiği şeyin eksikliğini hissetmez.

◾ Sürekli sevgi, paylaşım, ilgi, değer kaynağını ilişki içinde olduğumuz muhatabımız gibi algılarsak, görürsek buna inanırsak ondan bunları aldığımız süre içinde var oluruz. Almadığımız zamanda da dağılırız. Oysa bizim bütün değerlerimizin kaynağı Rabbimiz (CC)… O'nun (CC) verdiğini kimse alamaz, O'nun (CC) vermediğini de kimse veremez. Eğer O (CC) vermişse ve O (CC) bana sen benim için çok şereflisin ve çok kıymetlisin demişse, benim ilk önce buna gönülden inanmam, yürek bağıyla bağlanmam gerekir.

Yarabbi (CC); beni ne kadar büyük bir ödülle ödüllendirdin, beni yaratarak şereflendirdin ve beni meleklerden üstün kılabileceğin bir makama yüceltiyorsun. Sen beni ne kadar seviyorsun, Sana şükürler olsun. Beni bir çiçek, böcek, yaprak, toprak olarak da bir damla su olarak da yaratabilirdin. Ama beni insan olarak yaratmışsın… Ben düşünebiliyorum, ben seni akledebiliyorum bu bir insanın sahip olabileceği en büyük değer.

◾ Allah (CC) diyor ki; "sen bana yönelirsen, ben seni korurum. Sen beni anarsan huzur bulursun. Sen doğru yolda olduğun müddetçe, ben seni korurum, ben senin yanındayım."

  • 4
  • 9
"İlmin ilk tezahürü edeptir"
İlmin ilk tezahürü edeptir

Saliha Erdim Hanımefendi:

◾ Biz kabz ve bast halleriyle Allah'ın denemesine muhatap oluyoruz. Diyor ki; "ben sizin birbirinizle nasıl iletişim içinde olacağınızı denemek için sizi yarattım." O zaman ben deneniyorum. Benim bir rolüm var. Ben ona uygun hareket edeceğim.

Kabz ve bast halleri: Sözlükte "daralma, büzülme; tutukluk, durgunluk, sıkılma, tasalanma" gibi anlamlara gelen kabz, tasavvuf terimi olarak sâlikin bir anda kalbine gelen mânevî sıkıntı, huzursuzluk sebebiyle hissettiği tutukluk ve durgunluk halini anlatır ve genellikle karşıtı olan bast ile (rahatlık, ferahlık) birlikte kullanılır. Kabz ve bast halleri diğer mânevî haller gibi geçicidir.

◾ Benim böyle diyebilmem için sağlam temelli bilgiye ihtiyacım var. O bilgi de iki kaynak: Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin (sav) hayatı. Ben nasıl davranacağımı, hayatımın nasıl gitmesi gerektiğini, bir insanı nasıl görmeliyim, nasıl bakmalıyım, ilişkilerimi hangi mantık üzere yürütmeliyim bilirsem; o evlilikten beklenen şey hasıl olur.

◾ İlmin ilk tezahürü edeptir; önce Allah'tan sonra kullardan. Dolayısıyla Allah'a duyduğumuz hürmet, kullarla ilişki içerisinde açığa çıkacak. Karşımdaki insanın kim olduğu, ne olduğu, cinsiyeti, varlığı, statüsü beni ilgilendirmez. İnsansa, eşref-i mahlukattır. Ona değer veren vermiştir. Ben sadece hürmet etmek zorundayım.

Eşref-i mahlukat; varlıkların en şereflisi anlamına gelir.

Evliliğin kalitesi kişinin kalitesine bağlıdır. Evliliğin nasıl gideceği, kişinin önce kendisine, sonra karşısına ne kadar hürmet edeceğidir. Bu hürmeti Rabbani ve Rasulullaha ait bir bilgiyle sürdürmek ve pekiştirmek; aile olmanın anlamını da, aile içindeki iletişimini de, o ailede yetişen çocukları da içine alan bir konsept oluşturur.

  • 5
  • 9
Neden en sevdiğimiz insanların hal ve tavırları bizi bir vakitten sonra rahatsız etmeye başlıyor?
Neden en sevdiğimiz insanların hal ve tavırları bizi bir vakitten sonra rahatsız etmeye başlıyor?

Özge Özkul: Farkındayız ki pandemiyle beraber evlere kapandığımız süreçte kaybettiğimiz aile bağları tekrar kuvvetlenmeye başladı. Ancak bununla beraber, alışık olmadığımız yakınlık bazı huzursuzluklara da yol açtı. Örneğin; eşler tüm gün birbirlerini görmekten sıkıldıklarını ifade ettiler. Pandemiyle birlikte, zorunlu olarak ailemizle fazla vakit geçirdiğimizden ötürü tahammülsüzlük duygusu var olmaya başladı. Bu neden kaynaklanıyor? Neden en sevdiğimiz insanların hal ve tavırları bizi bir vakitten sonra rahatsız etmeye başlıyor?

Saliha Erdim Hanımefendi:

◾ Biz toplum olarak bir sürece girdik. Şüphesiz bu süreç herkes için korku, kaygı; kimi zaman travma içeren bir süreçti. Babanın hem kendisine hem hanımefendiye hem de çocuklarına karşı görevleri, sorumlulukları var. Beyefendi kardeşlerim diyor ki; "Saliha hocam ben işkolik bir adamım, 7/24 işteyim." Kendi işi olanlar, kendi işimiz, çok yoğunum diyor. Başkasının işinde çalışanlar, başkasının işi çok yoğunuz diyor.

Peki, biz ne zaman eşimize, çocuğumuza zaman ayıracağız?

Rızkını kazanacak kadar çalışacaksın.

◾ Bir kitapta okumuştum; 13 yıllık evli bir çift boşanıyorlarmış. Mahkemede beyefendi, çok üzgün olduğunu söylüyormuş. 13 yıldır hep çalıştım, sizin için. Aldığımı hep size getirdim. Sizin için ben bu kadar fedakârlığa girdim. Hanımefendi de demiş ki; 13 yıldır evet sen çok çalıştın ama biz senin bu kadar çok çalışmanı istemedik. Biz her şeyi kendi başımıza yaptık. Sen yanımızda yoktun. Hastaneye, doğuma, çocuğun okuluna yalnız gittim. Çocuk hastalandı, ben yalnız baktım. Sen hep çalışıyordun.

◾ Birlikte vakit geçirilmediğinde, sofrada yemek yenmediğinde; "nasıl daha iyi baba olabilirim" sorusu "nasıl daha iyi eş olabilirim" sorusu zihnimizde varsa, bunun fırsatını kollarız.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN