Dr. Sema Nur Öz Keskin Anlatıyor: Annelik Psikolojisi: Zihnin ve Kalbin Dönüşümü
Fikriyat "Aile Akademisi"nin yeni bölümünde, Dr. Sema Nur Öz Keskin'i ağırladık ve kendisiyle annelik üzerine derinlemesine bir sohbet gerçekleştirdik. Hamilelik psikolojisinden yetersizlik hissine, birçoğumuzun aklını kurcalayan o kritik soruları irdeledik: Anne olmaya gerçekten hazır olunur mu? Hamilelik psikolojisi nedir? Bu süreçte kimlerden destek almalıyız? Anneler mükemmel olmak zorunda mı? Dr. Sema Nur Öz Keskin'in hamilelik ve anneliğe dair tüm bu sorulara verdiği değerli yanıtlar, bu bölümde sizleri bekliyor.
◾ Dr. Sema Nur Öz Keskin röportaja, hamileliğin iyi yanlarını değil, kötü yanlarını anlatarak başladı.
Dr. Sema Nur Öz Keskin:
◾ 9 ay boyunca bedeninizde bir canlı büyüyor. Doğum maalesef çok zor ve kötü bir şekilde anlatılıyor, travmatik bir şekilde anlatılıyor. Hamilelik de hep böyle zorlanılacak bir şeymiş gibi anlatılıyor. Oysa gebe hiçbir zaman hasta değildir, normal sağlıklı bir kadının gebeliği de fizyolojiktir ve normal sağlıklı bir bireydir aslında hasta olarak değerlendirmememiz lazım. Bu gebelik yolculuğu, hamilelik yolculuğu içerisinde bolca doktor var, bolca hastane var ama aslında bizim ebeveyn olma yolculuğumuz. Eşimizin de kendimizin de anne baba olma sürecimiz, bir çocuk sahibi olma sürecimiz; daha duygusal, daha güzel, daha romantik geçebilir aslında ama işin içine çok fazla hastane giriyor, çok fazla bilinmez giriyor, çok fazla test giriyor. Bu süreç bu kadar medikalleştiğinde insanın üzerinde bir maalesef kötü bir etki yaratıyor. Bir de maalesef çok fazla toplumda olumsuz bir şekilde anlatıldığı için, herkes olumsuz şeyleri anlatıyor kimse gebeliğinin çok güzel geçtiğini anlatmıyor, herkes ne kadar bulantısı olduğunu anlatıyor, yürüyemediğini, bel ağrısı çektiğini, doğumun ne kadar sıkıntılı olduğunu anlatıyor ama gebeliklerin hepsi böyle geçmiyor çok çok güzel geçen gebelikler var ama kimse söylemiyor çünkü nazar değer.
◾ Dr. Sema Nur Öz Keskin, "hamilelik sürecinde korku"ya da değindi.
Dr. Sema Nur Öz Keskin:
◾ Hamilelik sürecinde korku ön plana çıktığında bu bebeği de etkiliyor çünkü göbek kordonundan sadece besinler geçmiyor korku da geçiyor, umut da geçiyor, heyecan da geçiyor, duygular da geçiyor bebek aslında hepsinden etkileniyor. Bizim tüm ruh halimizden etkileniyor bunu söylemek kadınların omuzlarına bir yük bindiriyor aslında yani hani "ondan da mı ben sorumluyum?" gibi bir serzenişte bulunabiliyoruz çok insanî, çok iyi anlıyorum ama bu gerçek yani kendinize iyi bakmamız gerekiyor, bedenimize iyi bakmamız lazım, ruh halimize dikkat etmemiz lazım, psikolojimize dikkat etmemiz lazım ki rahat bir gebelik geçirelim, bebeğimiz de daha huzurlu bir süreç geçirsin ve sağlıkla kavuşalım.
◾ Doktor, hamilelik sürecinde babanın rolünün çok önemli olduğu anlattı ve şunları aktardı:
◾ Şimdi bu süreç kadının bedeninde olduğu için sadece kadını ilgilendiriyormuş gibi hissediyoruz ama aslında öyle değil. Bu süreç tamamen iki kişinin anne ve baba olma süreci. Baba ne kadar bu sürecin çeperinde kalırsa o kadar uzakta kalıyor ama aslında hiç de öyle değil çünkü o da baba oluyor aslında ve insan emek verdiği şeyle bağ kurabilir. Çocuğa emek vermemiz gerekiyor ki ve babanın da çocuğa emek vermesi gerekiyor ki bağ kurabilsin kendi çocuğuyla. Aynı şekilde eşine de bir şekilde emek vermesi lazım çünkü hamilelik, lohusalık, emzirme süreci zor, çalkantılı, dalgalı süreçler ve inanın hiçbir kadın hamileyken, lohusayken maruz kaldığı, duyduğu hiçbir şeyi unutmuyor. Bir ömür boyu bunu maruz kalabilir erkek eğer bir sıkıntılı durum yaşadığında kadın ve emek verirse bu süreç çok mucizevi bir şekilde ilişkiyi büyüterek, onararak gidebilir ama yara aldığında maalesef biraz zor oluyor burada babaların işin içine girmesi gerekiyor açıkçası. Bir de kadını özellikle dış çevreden koruması gerekiyor. Özellikle doğumdan sonra ilk zamanlarda.
Dijitalleşme Çocuk Haklarını Nasıl Tehdit Ediyor? - Aile Akademisi
◾ Deneyimlerini ve gözlemlediklerini aktaran Sema Nur Öz Keskin, doğumun oldukça mahrem bir olay olduğunun altını çizdi.
Dr. Sema Nur Öz Keskin:
◾ Doğum mahrem bir olay bu mahremiyeti bozmamamız lazım özellikle ben şeyi hiç anlamıyorum, hastane odasında, doğum sürecinde ya da ilk doğumdan sonraki süreçte bir sürü akrabanın hastanede olmasını gerçekten algılayamıyorum. Şimdi burada kadın zaten kendi canıyla meşgul, çocukla meşgul, kendi derdi var o süreçte sınır koyacak kişi kadın olmaması gerekiyor. Burada erkeğin görevi aslında dış çevreden kadını biraz daha korumak. Bunu erkek aldığında işler çok daha kolay bir şekilde gidiyor çünkü gerçekten yani emzirme, doğum o süreç mahrem bir süreç ve kadın da olsa karşımızdaki kişi, kimsenin önünde yapılmaması gereken bir şey ve temas dediğimiz bir şey var yani doğumdan sonra çocuğun ilk 1 saatini mutlaka ve ondan sonraki sürecinde anne dinlenirken de sürekli ten tene temas etmesi lazım ki oksitosin salgılansın, süt gelsin bebeği emzirebilsin. Bu herkesin önünde olabilecek bir şey değil, burada eşin görevi anneyi dış etkenlerden, dışı sözlerden korumak ne olursa olsun onu bir şekilde kuşatma altına almak.
◾ Hamilelik depresyonu belki de hemen hemen çevremizdeki anneden duyduğumuz bir husus. Doktorumuz bu konuyla alakalı şunları söyledi:
◾ Özellikle lohusalık depresyonu hiç azımsanmayacağımız sayıda. Bir insan bunu yaşarken bir anda şey demiyor "hani benim desteğe ihtiyacım var, ben sanırım depresyondayım" gibi bir farkındalık içerisinde olmuyor. Babanın burada gerçekten böyle bir durum var, bu durum eşinin hangi semptomları gösterdiğinde gerçekten desteğe ihtiyacı olup olmadığını bilmesi gerekiyor ki desteğe ihtiyacı olduğunda ona söyleyebilsin çünkü hiç kimse benim desteğe ihtiyacım var diyemiyor o dönemde. Burada biraz erkeğin eşini iyi gözlemleyebilmesi lazım. İyi gözlemleyebilmesi için yanında olması lazım. Maalesef babalık izni çok kısa, bir hafta. Bir hafta da anca belki hastane süreci tamamlanıyor bazen. Yoğun bakım gibi süreçler olduğunda süreç daha da uzuyor ama annenin desteğe ihtiyacı var, nasıl bir bebek dünyaya geldiyse bir anne dünyaya geldi ve onun da bakılması lazım. Lohusalık 40 gün geçen bir süreç ve bu doğum da gerekiyorsa sezaryen ile bir bakım gerektiren bir süreç. Bebek gibi annenin de aslında bir bakıma ihtiyacı var. Anne bebeğine bakacak, büyükanneler de anneye bakacak ki o kadın bebeğini iyi bir şekilde baksın ama süreç ülkemizde maalesef çok daha farklı ilerliyor.