Arama

Osmanlı'ya köle olarak gelen Avrupalı seyyah

Gemisinin esir alınmasından sonra kadırga kürekçisi olan Avrupalı seyyah Michael Heberer, tersane zindanlarında bile yazı yazmaya ara vermedi. Esaretten kurtulmasından sonra ona verilen "azatlık" belgesini dahi okuyucusuna sunarak adeta belgesel oluşturdu. Peki, köle olarak geldiği Osmanlı topraklarında nelerle karşılaştı? Osmanlı padişahının hangi olayına şahitlik etti?

İyi derecede Fransızca bildiği için Malta gemisinde Fransız asıllı bir şövalyenin sekreterliğini yapan yazar, gemisinin Mısır açıklarındaki kazasından sonra esir alınmasının ardından kadırga kürekçisi oldu.

Heberer, Aegyptiaca Servitus adını verdiği kitabını ilk defa 1610 yılında yayınladı. Memleketine döndükten sonra iyi bir arşivci olarak hayatına devam eden Heberer, kadırga ve tersane zindanlarında bile yazı yazmaya ara vermeyerek ona gönderilen şeyleri sakladı ve kitabında belge olarak kullandı.

Kendi tecrübeleri ve gözlemlerinin toplandığı bir metin olasına rağmen bir "belgesel" şeklinde hazırlama kaygısı taşıdı. Hatta bunun için esaretten kurtulmasından sonra ona verilen "azatlık" belgesini dahi okuyucuya sundu. Kitap Türkçeye tam 393 yıl sonra, Prof. Dr. Suraiya Faroqhi'nin tavsiyesiyle kazandırıldı.

Heberer, anlatısı sırasında oldukça açık sözlüdür. Esir düştüğü zamanı ve mekânı bütün ayrıntısıyla gücü yettiğince anlatmaya çalıştı. Fidye karşılığı azatlığını kazandıktan sonra Galata ve sur içinde İstanbul'un sokaklarını keşfe çıktı.

  • 4
  • 10
AVRUPALI SEYYAH İSTANBUL'DA NELERLE KARŞILAŞTI?
AVRUPALI SEYYAH İSTANBUL’DA NELERLE KARŞILAŞTI?

Kadırgada forsa yaşamını, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa'yı, amirallik kadırgasının denize indirilişini, limanda cayır cayır yanan bir kadırgayı, kentte veba salgınını, Bedesten'de ticaretin zenginliğini, İstanbul'un sokaklarını, 1811'de yıkıldığı için hiç göremediğimiz Arkadios Sütunu'nu, günümüzün Galatasaray Lisesi'nin atası sayılabilecek olan Galata Sarayı Ocağı ve nihayet padişahın ava çıkışını anlattı.

Zamanında epey geniş bir yer kaplayan ve kendi içinde kompleks bir yapı olan tersane, donanma, donanma zindanları ve esirlik hayatıyla ilgili anlattıkları ve aktardığı belgeler, seyahatnamesini sadece İstanbul için değil, Türk denizciliği için de değerli kılar.

  • 5
  • 10
AVRUPALI SEYYAH İSTANBUL'A NASIL GELDİ?
AVRUPALI SEYYAH İSTANBUL’A NASIL GELDİ?

"Bütün gayretlere ve titiz araştırmalara rağmen iki kaçak forsa hakkında hiçbir haber alınamayınca, patronumuz diğer kölelerin kadırgada hiçbir iş yapmadan boş oturup ekmek yemesini uygun bulmadı.

Harcamalardan tasarruf yapabilmek için, bizleri başka iş sahiplerine kiraladı. Böylece biz de bir Türk efendi için çalışmaya başladık.

Sözünü ettiğim efendi, Pera semtinin gerisindeki tepelerde iki derin çukur kazdırmıştı. Bunları karla doldurtacaktı. Çukurların her biri on sekiz kulaç derinliğinde ve altı kulaç genişliğindeydi. Önce diplerine saman yerleştirildi.

Sonra tepelerden taşınan sepetler dolusu kar, samanın üzerinde döküldü. Karın seviyesi bir kulacı bulunca, üzerine gene saman serildi. Böylece çukurlar tamamen doluncaya kadar, saman ve kar, katmanlar halinde yerleştirildi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN