Arama

Osmanlı hastaneleri

İnsanlık tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan tıp ilminin kurumsallaştırılarak hastanelere dönüşmesi, İslam uygarlığının altın çağında gerçekleşmiş; ardından gelen Selçuklu ve Osmanlı devletleri, bu mirasın taşıyıcısı olmuşlardı. Osmanlı döneminde hastanelere darüşşifa, bimarhane ve şifahane isimleri verilmiş, bu hastanelerin hemen yanına tıp eğitimi veren medreseler kurularak doktorların uygulamalı olarak yetiştirilmesi sağlanmıştı. "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" düsturu ile temelleri atılan Osmanlı hastanelerini derledik.

  • 2
  • 20
4 ASIR BOYUNCA HİZMET VERDİ
4 ASIR BOYUNCA HİZMET VERDİ

Evliya Çelebi, Yıldırım Darüşşifası'ndan şu sözlerle bahseder: "Mehrum ve mağfur Bayezid-i Veli Vakıfnamesinde hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve def-i sevda olmak üzere on adet hanende ve sazende gulam tahsis edilmiştir ki, üçü hanende, biri neyzen, biri kemani, biri musikar-i, biri santuri, biri udi olup haftada üç kere gelip hastalara ve delilere musiki faslı verirler."

Yıldırım Darüşşifası ilk kurulduğunda akıl hastalarına sadece bir bölüm ayrılmıştı. İlerleyen zamanlarda darüşşifa tamamıyla akıl hastalarının tedavisi için kullanılmış ve tam 4 asır hizmet vermişti. Darüşşifa'nın 15. yüzyılda düzenlenen vakfiyesine göre kadrosu; üç adet doktor, iki adet eczacı birer adet aşçı ve ekmekçi ile on iki adet ilaç hazırlamakla görevli şerbetçiden oluşuyordu.

  • 3
  • 20
FATİH DARÜŞŞİFASI
FATİH DARÜŞŞİFASI

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethinin ardından ilmî çalışmalara ağırlık vermiş; içerisine daha önce benzeri görülmemiş bir külliye yaptırılmasını emretmişti. Fatih'in hocası Akşemseddin, bu ilmi çalışmalara yardımcı olmuş ve destek vermişti.

İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed' in, kendi ismiyle anılan caminin güney-doğusunda, meşhur külliyenin bir parçası olarak Fatih Dârüşşifası kurulmuştu. Bu hastanede akıl hastaları da tedavi görüyordu.

OSMANLI TIBBINA DAİR 25 İLGİNÇ BİLGİ

  • 4
  • 20
O DÖNEM AVRUPA’NIN EN BÜYÜK HASTANESİYDİ
O DÖNEM AVRUPA’NIN EN BÜYÜK HASTANESİYDİ

Günümüze ulaşmayan darüşşifa yapısının mimarisi hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamasa da külliyenin diğer yapılarının sahip olduğu özellikler göz önüne alınarak ve özellikle tabhane yapısıyla benzerliği düşünülerek mimari özellikleri tahmin ediliyor.

Kâtip Çelebi'nin 1635 yılında İstanbul'u anlatırken İstanbul hastaneleri hakkında verdiği bilgiler arasında Fatih Hastanesi olarak isimlendirdiği 70 odalı ve 200 memuru olan bu hastanede, günde iki defa yemek verildiği, divanelerin müzikle tedavi edildiği, kadınlar ve gayrimüslimler için bölümlerin varlığından bahsedilir. 70 oda kapasitesi olan darüşşifa, o dönemde, Avrupa'nın en büyük hastanesi olarak kabul edilmiştir.

  • 5
  • 20
EDİRNE SULTAN II. BAYEZİD DARÜŞŞİFASI
EDİRNE SULTAN II. BAYEZİD DARÜŞŞİFASI

Edirne'de Sultan II. Bayezid tarafından 1484-1488 yıllarında yapılmış, döneminin en önemli sağlık, sosyal, eğitim ve dini kurumlarından biri olma niteliğini taşıyan külliye de bir başka önemli yapılardan biridir. Bu külliyenin en önemli bölümü Darüşşifa bölümüdür. Burada hastalıkların tedavisinde, dönemin hekimlik bilgilerinin yanında musikî ve su sesinin iyileştirici gücü kullanılmıştır.

Osmanlı Hükümdarı II. Bayezid, çıkılan bir sefer sebebiyle Edirne'de kaldığı dönemde, halkın arzusunu dikkate alarak, Tunca Nehri kenarında yer alan 22 bin metrekarelik arsa üzerine, içerisinde; medrese, imaret, tabhane, cami, sıbyan mektebi, hamam ve darüşşifanın olduğu, çevresi duvarlarla örülü, kendi adını taşıyan külliyeyi yaptırmıştır.

  • 6
  • 20
ŞİFAHANE VE TIP MEDRESESİ KÜLLİYENİN MERKEZİYDİ
ŞİFAHANE VE TIP MEDRESESİ KÜLLİYENİN MERKEZİYDİ

Külliyede, diğer şifahanelerden farklı olarak mimarî ağırlık camiye değil de, şifahane ve onun bitişiğinde yer alan tıp öğrenimine ayrılmış medreseye verilmiştir. Edirne Sultan II. Bayezid Külliyesi'nin 11 bölümünün en önemlisi, darüşşifa bölümü, günümüzde Sağlık Müzesi'ne dönüştürülmüştür. Burası, zamanında Osmanlı'nın en önemli sağlık kurumlarından birisi olmuştur.

Kurulduğu dönemde her türlü hasta tedavi edilirken daha sonraları burası sadece akıl ve ruh hastalarının tedavi edildiği bir merkez durumuna gelmiştir. Darüşşifanın hastane olarak tasarlanmasına rağmen içerisinde müzik sahnesine de yer verilmiş olması ilginç bir detaydır. Bu sahne, girişin karşısında mekâna hâkim yerdedir. Müzisyenlerin haftanın bazı günlerinde hastanede yatarak tedavi gören hastalara müzikle tedavi yaptıkları, kaynaklarda belirtilmiştir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN