Arama

Kırk yıllık hatrın asırlar aşan öyküsü: Türk kahvesi

Türkiye'de hiç yetişmeyen bir ürün olduğu halde pişirilme yöntemiyle dünyaca ünlü bir lezzet olan Türk kahvesi, kültürümüzün zengin bir birikimi olarak hayatımızda önemli bir yer tutuyor. Çekirdeklerine "siyah inci" denilen ve "bir fincanının kırk yıl hatra" sahip olduğu Türk kahvesi, geçmişte kırk farklı demleme yöntemiyle ikram ediliyordu. Bugünün Dünya Türk Kahvesi Günü olması vesilesiyle, Osmanlı'nın Arap Yarımadasından Avrupa'ya aktardığı "kahve kültürü"nün geçmişini sizler için derledik.

  • 1
  • 13
KAHVENİN KÖKENİ
KAHVENİN KÖKENİ

Her birimizin neredeyse müdavim haline geldiği, içmeden güne başlayamadığı kahvenin anavatanı Arap Yarımadası olarak biliniyor. İlk bilgiler 10'uncu yüzyılda bir Arap doktoru olan Rhazes'e uzansa da, kahvenin kullanımının 575 yıllarında başladığı tahmin ediliyor.

Bazı araştırmacılara göre, kahve adının kahvenin üretim beşiği olan Güneybatı Etiyopya'nın Kaffa şehriyle ilgisinden gelir. Farklı düşüncelere göre ise, Arapça'da şarap anlamında kullanılan kahva, zamanla "kahve"ye dönüşmüştür.

"Kara inci" de denilen kahve, Yemen'den Mekke ve Medine'ye; oradan 15'inci yüzyıl sonunda seyyâhlar vasıtasıyla İran, Mısır, Türkiye ve oradan da Avrupa ülkelerine yayılmıştır.

  • 2
  • 13
OSMANLI'NIN KAHVEYLE TANIŞMASI
OSMANLI’NIN KAHVEYLE TANIŞMASI

Kahvenin Osmanlı İmparatorluğu'na gelişi konusunda ise birkaç rivayet vardır. Birincisine göre, 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından (Halepli Hukm ile Şamlı Şems) İstanbul'a getirilmişti.

Diğer hikâyeye göre ise 1517 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi.

Yemen Valisi Özdemir Paşa, böylelikle Yemen'den getirdiği kahveyi saraya taşıdı. Türk kahvesini, sarayın görkemli salonlarında, 40 kişilik kadrolu kahveci ustaları tarafından özenle Sultan'a servis etti. Harem'de cariyelere doğru kahve pişirme dersleri de bu dönemde başladı.

  • 3
  • 13
DAHA ÖNCE RUMELİ’DE KAHVE YOKTU
DAHA ÖNCE RUMELİ’DE KAHVE YOKTU

Fernand Braudel, kahvenin Osmanlı'da ilk defa 1511 tarihinde kullanılmaya başlandığını iddia eder. Peçevî İbrahim Efendi ise, kahvenin İstanbul'a ilk defa 1555 yılında girdiğini ve bu tarihten önce Rumeli'de kahve ve kahvehanenin bilinmediğini yazar.

Peçevî'nin ve Gelibolulu Ali Mustafa Efendi'nin eserinde geçtiği şekliyle; Halepli Hakem (Hekim) adında biri ile Şamlı Şems adında bir zarif İstanbul'a gelerek, Tahtakale'de büyük bir dükkân kiralayıp kahve satmaya ve kahvehane işletmeye başlamıştır.

Miladî 1551 yılına tarihlenen bir başka metinde ise "Kahve-hâne mahall-i eğlence, Sene 959" ibaresinin yer aldığı görülür.

  • 4
  • 13
KÂTİP ÇELEBİ’NİN DİLİNDEN KAHVE
KÂTİP ÇELEBİ’NİN DİLİNDEN KAHVE

Kâtip Çelebi (1609-1657) ise, 1543 yılında gemilerle İstanbul'a kahve geldiğini ve İstanbul ahalisinin kahveyle tanıştığını kaydeder.

"Aslı Yemen diyarından çıkıp tütün gibi dünyaya yayıldı. Kimi şeyhler Yemen dağlarını mesken edinip dervişleriyle bir tür ağaç yemişi bulup kalb ve bûn dedikleri taneleri dövüp yerlerdi ve kimisi de kavurup suyunu içerdi. Riyâzat ve sülûke uygun ve şehveti kesmeye elverişli soğuk ve kuru gıda olduğundan Yemen ahalisi birbirinden görüp şeyhler ve sûfîler ve başkaları kullandılar."

  • 5
  • 13
MEVLANA'NIN BEYİTLERİNDE KAHVE
MEVLANA’NIN BEYİTLERİNDE KAHVE

Anadolu'da kahvenin 13. yüzyılda dahi bilindiğini iddia eden bazı araştırmacılar ise, iddialarını Mevlana'nın (öl. 1273) Divan-ı Kebir'indeki; "Devletimiz geçim devleti, kahvemiz arştan gelmede, meclise badem helvası dökülmüş, saçılmış" beytiyle destekler.

Orta Çağ Arap leksikografları ise, kahwah sözcüğünün "bir çeşit şarap", "bir çeşit içecek" anlamına geldiği konusunda hemfikirler.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN