Arama

İslam sanatlarında eskimeyen gelenek: İcazetnameler

Öğrenim hayatınızın sonunda eğitmen olabilmek, öğrendiklerinizi başkalarına aktarabilmek için hocalarınızdan izin alma şartı olsaydı ne yapardınız? Osmanlı'da böyle bir sistem vardı: İcazetname… Günümüzdeki adlandırılış şekliyle "mezuniyet belgelerinin kökeni" olan icazetnameler, ilmin bir şekilde akıtılması anlamını taşıyan bir tanımlamayı ihtiva eder. Tarihi bir derinliğe sahip olan icazetnameler; medreselerde eğitim ve öğrenimlerini tamamlayanlara, üstadlarının verdiği yazılı belgelerdi. İlk olarak hadis alanında daha sonra ise diğer ilimlerde kullanılmaya başlandı.

Sesli dinlemek için tıklayınız.
  • 1
  • 9
İcazet nedir?
İcazet nedir?

C-v-z kökünden türeyen icazet "su akıtmak, izin vermek, müsaade etmek, onaylamak" gibi anlamlar taşır. İbn Fâris'e göre su akıtmak, "bir âlimin ilmini talebesine aktarması"; Hatîb el-Bağdâdî'ye göre ise âlimin, hadis veya haberi rivayet etmeyi, öğrencisine helal kılması demektir. Istılâhî manasına hadis ilmiyle kavuşmuştur.

İcazetnamelerin en önemli görevi, ilmin kimden ve hangi kaynaktan olduğunu muallakta bırakmayacak şekilde bildirmesidir. İcazeti veren hocaya mücîz, icâzet isteyene müstecîz veya kendisine icâzet verilene mücâzün leh denir. İcazete konu olan ve rivayetine izin verilen hadis, sahife veya kitaba mücâzün bih denir.

Kullanıldıkları alana ve konularına göre icazetlerin başlıcaları; ilmî icazet, hadis icazeti, feraiz icazeti, Sahîh-i Buhârî icâzeti, Şemâil-i şerif icazetidir. Bütün ilimlerin bir âlimden veya medreseden tahsilini tamamlayanlara verilen icazet ise umumi icazettir.

  • 2
  • 9
İcazetnamelerin tarihi
İcazetnamelerin tarihi

📌 İcazetnameler kaynak değeri açısından tarihî vesika hükmündedir. İçerik bakımından ise döneminin ilim ve kültür hayatı gibi birçok konuya ışık tutarlar. İcazetnameler ilk olarak hadis alanında daha sonra ise diğer ilimlerde kullanılmaya başlandı. İşte bu hadis dışında kalan alanlardaki icazetleri ayırmak için de; "icâzetü'l-iftâ (fetvâ), icâzetü'l-fıkh, icâzetü't-tedrîs, icâzetü't-tıb, icâzetü'l-ferâiz, icâzetü'l-hisâb, icâzetü'l-hat, icâzetü't-tarîk" gibi terkipler oluşturuldu.

📌 VAV TV'de Vehbi Baysan'ın sunumuyla yayınlanan "Gönül Coğrafyamız" programına konuk olan koleksiyoner-yazar Enver Beşinci; "İcazet, icazetname, tasdikname, şahadetname, vesikalar diye devam eden süreçte icazetnamenin nasıl doğduğu da merak konusuydu." diyerek, icazetnamelerin tarihini hikâye yoluyla şu şekilde anlattı:

"Peygamber Efendimize vahyin geldiği zaman, onların mutlaka yazılması hatta ezberletilmesi lazımdı. O günkü zor şartlarda bu işi, çok az sayıda okur-yazar (ilk dönemlerden bahsediyoruz), yazıya döktü ve hıfzetti. Bu arada başka bir heyetin de Resulullah'ın söylediği sözlerin yazılması veya hafızada kalması şeklinde düşüncesi vardı.

(x) Hıfzetmek: belleğinde tutmak, ezberlemek.

Bir gün Resulullah Efendimiz arkadaşlarıyla otururken, bir mevzu oldu. Efendimizin bir konuyla ilgili ifadesi olduğu söylendi. Tam mevzu konuşulurken Efendimiz mescide geçti. Sahabeler kendi arasında konuyla ilgili Efendimizin bir ifadesi olduğunu konuştular. Diğerleri de "evet öyle söylemişti ama tam emin değiliz" şeklinde düşüncelerini beyan ettiler. Sahabilerden biri Ebu Hureyre'ye; "bu ifadeyi sen söylemiştin" dedi. Hureyre de; "evet hatırlıyorum, ben söylemiştim" dedi. Ortada bir karışıklık olmaması için Ebu Hureyre'nin evine gittiler. Konuyla ilgili yazdığı metinlere baktılar. O sırada evde sandık içinde rulolarda – o zamanlarda derilere, kurutulmuş tahtalara yazıldığına dair rivayetlerden söz ederler- hadisin yazıldığını gördüler. Bu olaydan sonra Resulullah Efendimizin hadisleri yazılı hale gelmeye başladı.

Bu defa herkes Resulullah Efendimizin hadislerini yazmaya başladı ve o dönemin önderleri, en başta da Ebu Hureyre bir bakıma bu işi kendisine vazife edindi. Bir tenakuza düşüldüğü zaman, Resulullah Efendimizin yakınında kim varsa ona başvurulur oldu. Eğer bir yanılma oluyorsa sahabiler emin olmak için kayıtlarına bakmaya başladı. Böylece icazet de yaygınlaşmaya başladı.

(x) Tenakuz: Anlam ayrılığı, çelişme, çelişki.

  • 3
  • 9
İcazetname: Bir yerden bir yere su akıtma
İcazetname: Bir yerden bir yere su akıtma

📌 İcazetnamenin başka bir tanımı da "bir yerden bir yere su akıtma" şeklindedir. Bunu klasik İslam dönemi için söylersek, sahabelerin birbiri arasında bilgiyi akıtması anlamına gelir. Bir başka tanımda da âlimin talebesine bilgisini akıtması demektir. Günümüzdeki adlandırmayla mezuniyet belgelerinin kökenidir.

İcazetname silsilesi nereden başlar?

📌 İcazetname, 1914'ten itibaren kurumsal belge olarak görülmeye başladı. Öncesinde hocalar vasıtasıyla ilerletilirdi. Hocalar silsilesi sahabelerden, tabiin nesline, onlardan da büyük alimlere doğru giderdi. Yani hocaların tabiriyle icazetteki silsile Resulullah'tan (sav) Rabbimize uzanırdı.

  • 4
  • 9
İcazetlerin muhtevası: İlmi icazetlerin özellikleri
İcazetlerin muhtevası: İlmi icazetlerin özellikleri

(x) Saraybosnalı Sipâhîzâde Hasan Hüsnü'nün 16 Şâban 1303 (20 Mayıs 1886) tarihli umumi ilmî icâzeti (Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Ktp., nr. 2862)

📌 Hadis-i şerif ile başlayan icazet geleneğinde bütün hadislerin başında bir "besmele" vardır; iki mutlaka "hadis-i şerif ve ayet-i kerime" yer alır. İlmiye icazetinde; günümüzdeki üniversite eğitiminde yer alan format mevcuttu. Medrese hocaları icazetlerde; "usul ve fûru, hadis ve tefsir konularında ilim tahsil etmiş" olarak talebeyi tanımlardı.

📌İcazetlerde ilimlerin türlü türlü olduğunu ifade eden Beşinci, "sayfalı olan icazetlerde genelde ilk önce ilim tanımlanır. İlimlerin en şereflisi dünya ve ahiret ilimlerini almaktır" diyerek, ilmi icazetlerde neler yazdığını şöyle anlatır:

Akli ve nakli meziyetlere sahip olmuş, usul ve fûruda her ayrıntıyı okumuş, parlak bir zekâya sahip olan bu talebemin (hocası talebesine; vasıflarını, şahsiyetini, kişiliğini, tahsil gördüğü süreç içerisindeki tanımlamaları yapıyor) parlak bir geleceğe hidayet güneşi gibi irfan sahibi olduğunu gördüm. Bu talebe benden okumuş olduğumuz kitapları ve elden geçirdiğimiz rivayetleri, okuduğumuz metinleri rivayet edebilme yetkisini ayrıca da bu aldıklarını talebelere de ders olarak anlatabilmeyi, ayrıca da istenildiği zaman bu konuları müzakere edebilmeyi, istifade ettiği şeyleri irat edebilmeyi, benden sahip olduklarını, duyduklarını her türlü isnat edebilmek için izinname talep etmiştir.

Burada karar müderrisin olur.

📌 Usul kelimesi kişinin anne, baba ve onların anne ve babası şeklinde yukarıya doğru devam eden ve kendisine kan bağıyla bağlı üst soy hısımlarını, fûru ise aynı şekilde aşağıya doğru devam eden alt soy hısımlarını ifade eder.

📌 Burada; teorik ve pratik; akli ve nakli; hadis ve tefsir; usul ve füru tüm ilimlerde rivayet edilmesi caiz olan, dirayetimden geçmiş bütün ilimlerin kendisi tarafından da rivayet edilmesine izin veriyorum" açıklaması anlatılmak istenir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN