Arama

Amerika'yı Müslümanlar mı keşfetti?

Kristof Kolomb'un Amerika keşif yolculuğunda elinde bir harita bulunuyordu. Bu harita ise Kolomb'dan daha önce Amerika'ya giden Müslümanlar tarafından yapılmıştı. 10. yüzyıldan itibaren Müslümanlar, Amerika'ya gitmeye başlamış hatta bir kısmı da dönmemişti.

  • 4
  • 13
MÜSLÜMANLARIN AMERİKA’NIN KEŞFİNE ADIM ADIM HAZIRLIĞI
MÜSLÜMANLARIN AMERİKA’NIN KEŞFİNE ADIM ADIM HAZIRLIĞI

Dünyanın yuvarlak olduğu fikri, İslam âleminde milâdî 7. yüzyılın 8. yüzyıla dönümünde -hicrî 1. yüzyılın 2. yüzyıla dönümünde- tanınmaya başladı. İslamiyet'in 2. yüzyılının 2. yarısının başlarında Hintlilerin çok hacimli Sindhind adlı matematik ve astronomi kitabını ve aynı yüzyılın son çeyreğinde Ptoleme (Batlamyus)'un Almagest adlı astronomi kitabını Arapçaya çevirdiler

  • 5
  • 13
ÖLÇÜLERE DAYANAN İLK DÜNYA HARİTASI
ÖLÇÜLERE DAYANAN İLK DÜNYA HARİTASI

İslam'da bilim alanlarında 3. yüzyılda başlamış olan yaratıcılık çağında Ptoleme'nin Geographike Hyphegesis (Coğrafyaya Giriş) adlı kitabını Arapçaya çevirdiler. Daha İslam'ın ilk yüzyılında Çin'in Canton şehrinde yerleşme imkânı bulan ve Madagaskar'a kadar ulaşan Müslümanlar bir dünya haritası zarureti karşısında idiler. Halife el-Me'mun 3. yüzyılın başlarında birkaç astronom ve coğrafyacıya kuzey Irak'taki uygun bir yerde bir boylam derecesinin uzunluğunu ölçtürdü.

Bir kaç kere tekrarlanan ölçümlerin ortalamasını 56 2/3 mil olarak kabul ettiler. Çok ince hesaplarla bunun 111 km'ye yakın ve ekvatorun 40.000 km ye çok yakın olduğunu önemli astronomlardan İtalyan Carlo Alfonso Nallino 1910 yılında Kahire Üniversitesinde Arapça olarak verdiği derslerinde açıkladı. Nallino Arapça olarak yayınlanan kitabında ekvatorun uzunluğunu bize ulaştıran en bilimsel sonuçtur der.

Abbasî halifesi el-Me'mun büyük bir bilim adamları grubunu, bilinen dünyanın dört bucağına göndererek ölçülere dayanan ilk dünya haritasını sağlamayı hedefledi.

  • 6
  • 13
BİRUNİ AMERİKA’NIN VARLIĞINDAN HABERDARDI
BİRUNİ AMERİKA’NIN VARLIĞINDAN HABERDARDI

Daha 9. yüzyılın başlarında Ekvator'un uzunluğunu yüksek bilimsel metotlarla 40 bin km kadar bulan Müslümanlar, Avrupa ile Asya arasındaki okyanusun 180 derece olduğuna ve aşılmasının imkânsızlığına inanıyorlardı. Bu korkunun tahminen bir yüzyıl kadar sonra kaybolduğu görülüyor. 11. yüzyılın başında büyük bilgin al-Biruni, 11. yüzyılın başlarında Hind medeniyeti üzerine yazdığı karaların bir okyanus tarafından kuşatıldığını, okyanusun Batı ile Doğuyu birbirinden yahut bir arada bulunması mümkün olan kara kütlesinden veya insanların yaşamakta olduğu bir adadan ayırdığını söyler:

"Tanıdığımız büyük kara kütlesi (yani Asya, Avrupa ve Afrika) büyük bir okyanus tarafından kuşatılıyor. Bu okyanusu (adı geçen) büyük kara parçasının arasını şu veya diğer tarafta bir kara parçasıyla veya insanların yaşadığı bir adayla kesmekte olduğu muhtemeldir."

  • 7
  • 13
BİRÇOK KEZ BATIYA YÖNELDİLER
BİRÇOK KEZ BATIYA YÖNELDİLER

Biruni'den 90 yıl önce al-Mas'udi, Mır'at az-Zaman adlı kitabında okyanustan çok sefer Batıya yönelip hayatlarını tehlikeye sokanlardan etraflıca bahsettiğini belirterek bir bilgiyi tekrarlıyor. Müslümanların İberik Yarımadası'ndan kalkarak Büyük Okyanus üzerinden Asya'ya gemilerle ulaşmak gayretlerinden şöyle bahseder:

Okyanus denizcileri Arap İspanya'sında batıya doğru okyanus üzerinden hareketlerinde kendilerini tehlikeye sokuyorlardı. Bunların arasında Kurtubalı Ḫaihas denen biri hazırlanan gemilerle bir grup gençle okyanusa açıldı. Gerekli bir zaman sonra birçok mallarla geri döndü, ama diğerleri beraber dönmediler. Bu Endülüs'te bilinen bir şeydir"

  • 8
  • 13
İKİ BİN GEMİYLE AMERİKA’YA GİDEN SULTAN
İKİ BİN GEMİYLE AMERİKA’YA GİDEN SULTAN

Bu tip teşebbüslerin manası daha sonra coğrafyacı al-İdrisi'nin 1154 yılında verdiği bir bilgiyle daha açık anlaşılıyor. Onun verdiği bilgilerden, bu gibi teşebbüslerle okyanusun karşı taraftaki sahiline yahut okyanusta bulunan kara parçalarına ulaşmak hedefinin mevcut olduğu anlaşılıyor. Al-İdrisi anlaşılan kendi zamanında çok ünlü olmuş bir ailenin sekiz kişisinden ibaret gemiciler grubunun okyanusu geçmek için Batıya açıldıklarını yazıyor. Lizbon'da Darb al-mağrurin yani okyanus maceracılarının sokağı diye bir yerin bulunduğunu bildiriyor.

Bu konuda İbn Fadlallah el-'Umeri, Batı Afrika'dan bahsederken Amerika'ya ulaşmaya dair bir teşebbüsten bahseden rivayeti şöyle:

"Mali ülkesinin kuzeyinde, beyaz Berberi kabileleri bu Sultanın egemenliği altında yaşamaktadır. Bunlar Antasarlar, Yantararalar, Meddusalar ve Lemtunalardır. Ben Sultan Musa'ya iktidarın nasıl eline geçtiğini sordum. O da bana şöyle dedi: Biz, iktidarın babadan oğula tevarüs ettiği bir ailedeniz. Benden önceki Sultan, bizi çevreleyen denizin öbür ucuna varmanın mümkün olmadığına inanmıyordu; oraya varmak istediği için de bu tasarısına dört elle sarıldı. Bu gayeyle iki yüz gemiyi adamlarla donatıp senelerce kendilerine yetecek derece altın, su ve yiyecek verdikten sonra gemi kaptanlarına şu emri verdi. "Okyanusun sonuna varıncaya veya yiyecekleriniz bitinceye kadar geri dönmeyiniz." Onlar da denize açıldılar. Uzun zaman hiç biri geri dönemdi. Nihayet gemicilerden biri geri geldi. Kaptan başına gelenleri şöyle anlattı: "Ey Prens! Biz uzun zaman denizde yol aldık; ta ki denizin ortasında şiddetle akan nehir gibi bir şeye rastlayıncaya kadar… Benim gemim en sonda seyrediyordu. Diğer gemiler önde ilerliyorlardı; fakat içlerinden hangisi o akıntıya vardıysa bir daha görünmemek üzere kayboldu. Ben dümeni geri çevirip akıntının içine girmedim! Fakat sultan bu adamı sözlerine inanmayarak kendisi ve ona refakat edecek adamlara 2 bin gemi hazırlatarak okyanusa açıldı. Bu onu son görmemiz oldu. Ne o ne arkadaşlarından hiçbiri geri gelmedi ve imparatorluğun tek hâkimi oldum."

Bu nehrin Brezilya'daki Amazon'un denizde devam eden akıntısı olduğu söylenir.

Bu gibi teşebbüslerin İslam dünyasının batısında bir hayli yayılmış bulunduğu anlaşılıyor. Mesela Kuzey Batı sahilinden, Mali'den yapılan 2 teşebbüsü öğreniyoruz.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN