Arama

Kabirleri İstanbul'da olan bestekarlar

İstanbul'un bir kültür ve sanat merkezi haline gelmesinin ardından musiki nazariyatı sahasındaki çalışmalar çoğunlukla burada devam etti. Sadece İstanbul'da bilinen 50'yi aşkın bestekarımızın kabri bulunuyor. Peki, biz Türk musikisine ait değerlerimizi ne kadar koruyor ve önemsiyoruz? Örneğin; İstiklal Marşı'nın ilk bestecisinin kim olduğunu veya kabrinin nerede olduğunu kaç kişi merak edip araştırdı? Sizler için musiki tarihimiz açısından değerleri büyük olan ve kabirleri İstanbul'da bulunan bestekarlarımızı derledik.

  • 2
  • 47
AVNİ AKTUÇ / 1888 – 1962
AVNİ  AKTUÇ / 1888 – 1962

Şarkı bestecisi, şair Yenişehirli Avni'nin torunu, Bestec, Hafız Şevki'nin oğludur. Mezarı, Mevlânakapıda surdışındaki çürüklük mezarlığı arkasındaki Dedeler Mezarlığı'ndadır.

Hakkında kısa bilgi:

1888′de Eyüp'te Bâhariye'de doğdu. İlkokulu Bahariye Âşir Efendi İlkokulu'nda okudu. Sonra Galatasaray Sultânîsi'ni bitirdi. Yüksek eğitimini de Dâr'ül-Fünûn Edebiyat Şubesi'nde tamamlayarak 1912′de mezun oldu. Uzun yıllar öğretmenlik ve memurluk yaptı. Babasından ve büyük dayısı olan Şeyh Hüseyin Fahrettin Dede'den, ayrıca udî Nevres Bey'den meşk etti. Ud ve keman çaldı. Güftelerinin bir kısmını kendisinin yazdığı 14 kadar eseri bulunmaktadır.

  • 3
  • 47
HÜSEYİN SADETTİN AREL / 1878- 1955
HÜSEYİN SADETTİN AREL / 1878- 1955

Besteci – 100 beste- yazar, avukat, Osmanlı Devlet Şurası Başkanı, Türk Filarmoni ve Türk hukukçuları Derneklerinin kurucusu, Kazasker Mehmet Emin'in oğlu, Sadrazam N. Abdurrahman Paşa'nın damadıdır. Mezarı, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda D adasındadır.

Hakkında kısa bilgi:

Hüseyin Sadeddin Arel, hukukçu, besteci ve musiki araştırmacısı. Anadolu kazaskerlerinden müderris Mehmet Emin Efendi ile Fatma Zekiye Hanım'ın altıncı çocuğudur. Vefa'da Taşmektep, Şemsülmaarif ve Nümune-i Terakki okullarındaki ilköğretiminden sonra 1886'da ailesi ile İzmir'e göç etti.Arel'in neşre hazırladığı halde basılamayan bazı eserleri de bulunmaktadır. Bunlar Türk Musikisi İleri Solfej Dersleri, Kontrpuan Dersleri, Füg Dersleri, Prozodi Dersleri, Piyano İçin Eser Nasıl Yazılır? adlı kitaplardır. Bestelerinde Türk dilinin prozodisini geniş açıdan ele alarak söz eserlerinde uygulayan Arel'in eserlerindeki en önemli özelliklerden biri de makam zenginliği olup bestelerinde o zamana kadar kullanılmamış çeşitli makam geçkilerini görmek mümkündür.

  • 4
  • 47
TANBURİ CEMİL BEY (1873 İstanbul -1916 İstanbul)
TANBURİ CEMİL BEY 1873 İstanbul -1916 İstanbul

Tanburî, kemençeci ve besteci (36 beste), tanburî ve bestekâr Mesut Cemil'in babasıdır. Mezarı, Mevlanakapı'da, Merkezefendi Mezarlığındadır.

Hakkında kısa bilgi:

Eline aldığı herhangi bir sazı kısa bir müddet sonra çalabilmesiyle tanınan ve Türk mûsiki tarihinin en büyük tanbur virtüozlarından olan Cemil Bey besteciliği, icracılığı ve teknik katkılarıyla Türk mûsikisine büyük eserler sunan bir sanatçıdır. Uygulanan teknikle elde edilen değişik icra biçimleri onu çok ilgilendirmiş ve saza âdeta bir kişilik kazandırmıştır. Resmî görevinden ayrıldıktan sonra kendini tamamen mûsikiye vermiş, kimseden düzenli bir şekilde ders almamasına rağmen tanbur, lavta, kemençe, ud ve viyolonseli aynı derecede maharetle çalmıştır. Zamanın tanbur tavrını temelinden değiştirerek daha hareketli, canlı bir üslûp ortaya koymuş ve bu hususta Türk mûsikisinde yeni bir çığır açmıştır. Bu arada tanburu bazan viyolonsel gibi kemençe yayı ile çaldığı gibi lavtayı da tanbur tekniğiyle çalarak bu saza daha ince bir üslûp getirmiştir. Eskiden sadece kaba sazda kullanılan kemençeyi ince sazda da kullanılabilecek bir icra düzeyine kavuşturan Kemençeci Vasil'in (Vasilaki) taksim ve peşrev tavrından çok faydalanmış, onunla birlikte bu sazın iki klasik virtüozundan biri olmuştur. Notalarını genellikle Hamparsum ile yazar ve Türk mûsikisi nağmelerinin tesbit ve muhafazası hususunda Hamparsum notasının Batı notasına nisbetle daha değerli olduğunu söylerdi.

  • 5
  • 47
HACI ARİF BEY / 1831 – 1884
HACI ARİF BEY / 1831 – 1884

Şarkı bestecisi -335 beste- Kürdili Hicazkâr makamı ile Müsemmen usulünü bulan müzisyen Saray Mızıkası öğretmenidir. Mezarı, Beşiktaş'ta Yahya Efendi Mezarlığı'ndadır.

Hakkında kısa bilgi:

Hacı Arif Bey, 19. yüzyılın en önemli Klasik Türk müziği bestekârlarından biri. Kürdîlihicazkâr makamı ile Müsemmen usulünü bulmuştur. Eyüp Şeri'ye Mahkemesi Başkâtibi Bekir Efendi'nin oğlu olan Hacı Arif Bey, ilköğrenimi sırasında sesiyle dikkati çekti. Hacı Ârif Bey hiçbir sazı çalmasını, hatta nota yazısını dahi öğrenmediği halde bestekârlık dehası ile zamanının mûsikişinasları arasında müstesna bir yere sahip olmuştur. Hamâmîzâde İsmâil Dede'den sonra XIX. yüzyılın en büyük bestekârı ve özellikle şarkı formunda Türk mûsikisinin en önde gelen sanatkârı kabul edilmiştir. Şarkılarının çoğunun güftesi Mehmed Sâdi Bey'e ait olan Ârif Bey velûd bir sanatkârdır. Süratle beste yaptığı, hatta bir gecede sekiz şarkı bestelediği söylenir. Sultan Abdülaziz'in verdiği bir güfteye yedi ayrı makamda beste yapması da bu alandaki gücünün bir delilidir. Kuvvetli bir hâfızaya sahip olduğundan ezberinde binlerce eser bulunan Hacı Ârif Bey, aynı zamanda Türk mûsikisi tarihinin sayılı hânendeleri arasında yer alır.

  • 6
  • 47
HALİT LEM'İ ATLI (1869 İstanbul - 1945 İstanbul)
HALİT LEM’İ ATLI 1869 İstanbul - 1945 İstanbul

Türk musikisinin büyük şarkı bestekârlarındandır. (168 kadar beste) Mezarı, İçerenköy Mezarlığı'ndadır.

Hakkında kısa bilgi:

Üsküdar Sultantepesi'nde doğdu. Babası İbrâhim Hakkı Bey, annesi Dilber Hanım'dır. Doğumundan bir hafta sonra annesi öldüğünden ablası ve eniştesi tarafından büyütüldü. İki yaşında da babasını kaybetti. Fâtih ve Soğukçeşme Askerî Rüşdiyesi'nden sonra Mülkiye Mektebi'ne devam etti. Bu arada özel olarak Türkçe, Arapça ve Fransızca dersleri aldı. On dokuz yaşlarında Dahiliye Nezâreti Mektûbî Kalemi'nde ve Takvîm-i Vekayi' gazetesinde muhabir olarak göreve başladı. Bir müddet sonra da Dahiliye müsteşarı mühürdarlığına tayin edildi. Bu görevde iken 19 Ağustos 1890 tarihinde kendisine sâniye rütbesi verildi. 1894'te Dahiliye Nezâreti'ndeki görevinden ayrılarak Zabtiye Nezâreti Mektûbî Kalemi'ne geçti. Takvîm-i Vekāyi'deki muhabirlik vazifesinden 1907'de ayrıldı ve hayatının bundan sonraki kısmını mûsiki ile meşgul olarak geçirdi. Bir süre İzmir'de de bulundu. Burada Deniz Ticaret Müdürlüğü'nde Liman Dairesi şefi olarak görev yaptı. 25 Kasım 1945'te Suadiye'deki evinde vefat etti ve İçerenköy Mezarlığı'na defnedildi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN