Turgut Cansever'in en önemli projesi: Beyazıt Meydanı
Mimari söylemi ve inşa ettiği yapılarıyla Türkiye'nin mimarlık gündemine önemli katkılar yapmış bir düşünce adamı olan Turgut Cansever, yaklaşık 60 yıllık meslek pratiğinde daima adından söz ettirdi. Farklı yaklaşımları içerisinde barındıran 'Beyazıt Meydanı Yayalaştırma ve Düzenleme Projesi' gerçekleşmiş veya proje boyutunda kalmış eserleri arasında en önemlisiydi.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸 Turgut Cansever aslında mekana yüklediği anlam eserlerinde ifade ettiği şu cümlelerinde saklıydı:
"Esasında İslâm inancında mekân ve zaman kategorileri -Allah haricinde- her şeyi taşıyan, birbirine bağlı iki temel kategori. Dolayısıyla hareket de çok önemli bir faktör. Hareket esnasında varlığın fark edilmesi esas. Varlığın, Rönesans'ta olduğu gibi bir noktadan bakıp o noktadan görülen yüzü ile tamamen anlaşılacağı hususundaki kanaate tam karşıt bir kanaat. Var olan her şeyin hareket eden göz tarafından bütün veçheleriyle görülerek idrak edilebileceği inancı var."
🔸 Yine Cansever temel düşünce ve açıklama biçimini Beyazıt Meydanı üzerinden şöyle açıklıyordu:
"Bir İslâm mekânında ilgilenilecek konu, … o mekânın biçimi değil, o sonsuz mekân içindeki mimari unsurların çeşitli özellikleri, mesafe ve yönleri, bunların içinde ve dışında insanın kendisini nasıl algıladığı, nasıl hareket ettiğidir… İslâm dünyasında bir "yer", ancak tarihî bütünlük içinde ve fizikî çevrenin bütünüyle beraber vardır. 'Yer' belirleyen, yerin çevresinde ve içinde, insan tarafından vücuda getirilmiş yapılar, Rönesans dönemi yapılarında olduğu gibi tek cepheleriyle değil, tüm cepheleriyle, yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı ve içlerinden görülerek anlaşılabilir.
Beyazıt Meydanı, fiziki mekân düzeyinde çevresi ve içindeki yapılarla var olmaktadır. Fiziki açıdan bir inceleme yapmak çevredeki yapıların içinde ve dışında hareket eden insandan yola çıkarak mümkün olabilir. Yürüyen insanın yaşamı yürüme eylemi boyunca karşılaştığı olaylar dizisinin bir bütünlüğüdür. Bu bütünlük içinde durduğu noktalar ayrı önem taşır. Meydana varan insanın cami ve diğer yapısal unsurları, bir süre önce yaşadığı anların zemini üzerinde idrak edeceğini düşünerek, incelememizi buna göre yapmamız gerekir."
Bilgi notu:
Cansever'in üzerinde durduğu "hareket", "yürüme eylemi", "insan yaşamının akışı", "mekan idraki" "varlığı idrak etme" yönündeki vurguları Beyazıt Meydanı'nda vücut bulmuş gibidir.
🔸 Turgut Cansever'in Beyazıt Meydanı Yayalaştırma ve Düzenleme Projesi'nde birincil ve en önemli kararı; meydanın taşıt trafiğinden arındırılması ve mutlak yayalaştırılmasıydı. Bu karar, henüz motorlu taşıt ve ona uygun yollarla yeni yeni tanışan bir ülke için çok erken bir tavırdı. Hatta Türkiye'deki yayalaştırma kararları ve çalışmalarının öncülerindendi.
🔸 Vefa Bakırcılar Çarşısı ulaşım bağlantısı için taşıt yolunun alt geçit olarak düzenlenmesi yukarıda bahsedilen "mutlak yayalaştırma" için gerekli bir karar olarak göze çarpmaktadır.
🔸 Ana meydan yüksekliğinin Beyazıt Cami ve Beyazıt Medresesi'nin giriş kapılarının yüksekliğine göre belirlenmesi ve tasarımın bütünüyle kıble yönünü esas alarak oluşturulması diğer önemli kararlardı. Harbiye Nezareti Kapısı'nın kıble aksına göre 45 derece dönük konumu önünde oluşturulan, cami aksına paralel set ile düzenlenmişti.
🔸 Cansever Tanzimat'tan sonra İstanbul'un dönüştürülmesini anlatırken Beyazıt Meydanı'ndaki yön meselesine dikkat çekmekte ve meseleyi şu şekilde özetlemekteydi:
"Beyazıt Meydanı'nda cereyan Harbiye Nezareti aksı, kıble aksına 45 derece dönük olarak meydana getirilmesidir. 19. asır başlarından 1870'lere, 80'lere kadar tamamen bir sivil toplum yaşama alanı olan, uçlarından her tarafa açık, içerisinde Beyazıt Cami'nin, Eski Saray surunun, çevresinde evlerin ve büyük ağaçların tektonikler olarak bezediği Beyazıt Meydanı yerine, Harbiye Nezareti aksından çıkıldığı zaman iki tarafına ağaçlar dikilmiş iptidaî yol, bulvar imajıyla meydanın tahrip edilmesi, Reşid Paşa türbesinin kıble istikametine 45 derece dönük olarak konulması vs. İstanbul'u meydana getiren büyük erdemi külliyen reddetme iradesinin ifadesi olarak ortaya çıkıyor."
🔸 Cansever'e göre İstanbul Üniversitesi giriş kapısı önündeki meydan, cami, Ordu Caddesi doğrultusundaki deniz manzarası gibi çok yönlü perspektifler sunan bir seyir alanı üzerinde önemle durmak gerekliydi . Bu alanı "sonsuzluğa bakan düzlem" olarak düzenleme fikri ve uygulaması meydan tasarımındaki "olağan ve derinlikli" kurgulardan biriydi.
🔸 Oluşturulan düzlemin ağaçlarla donatılarak bir "yeşil set" haline getirilmesi kararı ise ayrıca önem taşımaktaydı. Hem meydanın ağaç varlığını çoğaltma hem de üniversite bahçesindeki yeşilliğin, ağaçların meydana taşma fikri bugünkü başka "meydan" düzenlemeleriyle kıyaslandığında epeyce fazla şey söylüyordu. Meydan ağaçtan arındırılmış sert zemin düzenlemesi olmaktan çıkıp, tabiatın daha fazla içeriye alındığı bir niteliği haiz hale getirilmişti.
🔸 Bu düzlemden meydana doğru akan altıgen, tuğla - taş malzemeyle oluşturulmuş merdivenler bu sonsuz düzlemdeki manzaraya nazar etmiş insanları sakince meydana indirmekteydi. Bu altıgen olan merdivenlerin en önemli özelliği tıpkı "sonsuz düzlemde" olduğu gibi "birçok yöne doğru hareket imkanı" sunuyor olmasıydı.
🔸 Turgut Cansever; bir "düzlem" tasarlarken de, "merdiven" tasarlarken de, "rampa", "setler" gibi unsurları ele alırken de meseleye sadece maddi unsurlar yönünden bakmaz, maddi olanın hakkını vermekle birlikte her unsurun tek başına mekana anlam katan hususiyetleri olduğunu da bize sürekli hatırlatır.
Osmanlı Türk mimarisini karanlıktan çıkaran ışık: Ekrem Hakkı Ayverdi