Arama

Şeyhülislam konaklarında iftarlar nasıl yaşanırdı?

Osmanlı'da Ramazan'ın son günleri, iftar vermek için sadrazam, vezir, şeyhülislam gibi üst düzey devlet görevlilerine ayrılırdı. O dönemde konaklar halk ile saray arasında aracı konumundaydı. İşte, Osmanlı dönemi Ramazanlarına ait iki hikaye ile birlik şuuru içinde yaşamanın ve hayat karşısındaki estetik tavrın yansıması…

Bu hayat tarzının ortaya çıktığı, geliştiği şehir ise Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'dur. Yukarıdan aşağıya doğru bir etkilenmeyle (saray-konak-mahalle) büyük ölçüde sarayı örnek alan İstanbul, zaman içerisinde kendi adıyla anılan, özgün, incelmiş, kabul görmüş ve herkes tarafından takdir edilmiş bir hayat tarzı oluşturmuştur. Bu hayat tarzının özgün taraflarından bir tanesi de Ramazan ile ilgilidir.

İftar sofralarına yer alan iftariyelerin, yiyeceklerin, yemeklerin sayısı da Ramazan'a mahsus başka bir özelliktir. Herkes kendi gücüne ve haline göre israfa kaçmadan mükellef bir sofra kurma peşindedir. Gün boyu oruçlu kalan ağızlar iftar vaktinin girmesiyle birlikte adeta bir ziyafetin ortasında kendilerini bulurlar. Sofra(lar) başında kimler yok ki? Uzak yakın konu komşu, akraba, eş dost, yoldan geçen tabiri caizse iftar sahibine yakalana herkes tek bir duygu ve heyecan etrafında kenetlenir.

Saray içerisinde meydana getirilen hayat tarzı saray çevresi ve hanedana, devlete hizmet edenler için de bir örnek teşkil eder. Ancak bu hiçbir zaman sarayla rekabet seviyesinde olmaz. Sarayın ve hanedanın niteliği ve yapısı buna izin vermez.

Sadrazam, vezir, şeyhülislam gibi üst düzey devlet görevlilerinin yaşadıkları konaklar gerek işleyiş gerekse istihdam noktasında küçük bir saray manzarası gösterirler. Eski İstanbul'da saray ve devlet ile halk arasında aracılık vazifesi gören konaklar aynı zamanda dolaylı olarak saray kültürünü de halka yansıtmak fonksiyonunu icra etmişlerdir.

Ramazan ayını yaşarken şahit olduğumuz olaylardan birisi de devamlı olarak eski Ramazanlara vurgu yapılmasıdır. Gazetelerde, televizyonlarda, yazılı ve görsel basında hep aynı tema işlenir. Bir ibadet ayı ve sosyal yaşantı biçimi olan Ramazan, ayının izlerinin görülmediği vurgulanmakta "Nerede o eski Ramazanlar…" nakaratıyla adeta geçmişe özlem duyulur. Tarihe müracaatla eski Osmanlı dönemi Ramazanlarına ait iki anekdot, bize birlik şuuru içinde yaşamanın ve hayat karşısındaki estetik tavrın örneğini oluşturacak.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN