Arama

Cemil Meriç görme yetisini nasıl kaybetti?

Cemil Meriç, "Hiçbir şey görmüyorum" dediğinde sene 1954'tü ve henüz 38 yaşındaydı. Meriç, gözlerini kaybetmesine neden olsa da kitaplardan vazgeçmedi. Öyle ki neredeyse bütün eserlerini, ama olduktan sonra kaleme aldı. Bir insanlık şaheseri olan Cemil Meriç için Necip Fazıl, şöyle dedi: "Dış gözlerini Cenabı Hakk'ın, iç dünyayı daha iyi görsün diye aldığı insan." Peki, Cemil Meriç görme yetisini nasıl kaybetti?

1936'da Hatay'da Yenigün gazetesinde yayımlanan "Geç Kalmış Bin Musahebe" ve ardından Hataylı Türklerin Fransız mandasına direnmesini savunan iki yazısı nedeniyle Fransız istihbaratı tarafından mimlendi. Antakya Sultaniyesi'nin son sınıfında, üstelik başarı derecesi yüksek bir öğrenci olmasına karşın bakalorya yani lise bitiminden sonra uygulanan olgunluk sınavına giremeyeceği ima edilince, dönem ortasında okulu terk etti.

https://www.instagram.com/p/CevdbuHjamm/?hl=tr

Cemil Meriç'e göre İslam düşüncesinin gelişimi

Cemil Meriç'in renkli, ön yargılardan uzak ve bir keskin kalem haline gelmesinde gençlik yıllarını geçirdiği Hatay'ın kozmopolit ortamının önemli bir rolü vardı. Cemil Meriç'in kitapla tanışması 4 yaşında olmuştu. Evde gaz lambası ışığında, ailesine kitap okuyan bir babası vardı. İlk aldığı kitap 6 yaşındayken, 18 yaşındaki Zehra ablasıyla gittiği bir kitapçıda ısrarla ağlayarak satın aldırdığı Mehmet Emin'in Türk Sazı kitabıydı.

Meriç, Balzac'ı, Rousseau'yu, Hugo'yu Fransızca orijinallerinden okuyup, neredeyse bu eserleri ezberledi. O dönemde, Balzac'a olan hayranlığını Cemil Meriç şöyle anlattı:

"Balzac edebiyatta ilk aşkımdır. Düşünce dünyasına onunla girdim. İstanbul'da çıkan ilkyazım: 'Honoré de Balzac' 'etüdümüzün gayesi, Balzac'ın hayatını belli başlı inkişaf merhaleleriyle tespit etmek, bu inkişaf üzerinde müessir olan sosyal şartları araştırmak… Bu muhafazakar muharririn nasıl olup da zamanının cemiyetini bütün tezatlarıyla canlandırabileceğini izah etmektir"

Cemil Meriç, henüz 4 yaşındayken 4 derece miyoptu. Sonraki dönemlerde gözlerindeki sorun ilerleyip ortaokula geldiğinde gözlerinin derecesi 10'a çıktı. Yıl 1953'e geldiğinde Meriç'in görme yetisi iyiden iyiye azaldı. 12,5 miyop ve kuvvetli hipermetrop sorunu vardı.

Bir gün aile dostları Ahmet Çipe'yi ziyaret ettikten sonra merdivenlerden düştü Cemil Meriç. Bu düşme sonucunda kahredici şu soruyla karşılaştı eşi Fevziye Hanım:

"Fevziye, hiçbir şey görmüyorum. Elektrikler mi kesik?"

Cemil Meriç, yıllar sonra görmeye olan özlemini şöyle anlatır: "Dante cehennemi anlayamamış dostum. Cehennem hatıraların küllenmesi, ümitlerin susması. Cehennem haykıramamak, ağlayamamak. Cehennem çöl değil, kuyu; sularında yıldızlar parıldamayan kör bir kuyu cehennem. Çölde yıldızlar konuşur, rüzgâr konuşur. Görmek yaşamaktır. Vuslattır görmek. Her bakış dış dünyaya atılan bir kementtir. Bir kucaklayıştır, bir busedir her bakış. Gözbebeklerimizden fışkıran seyyale, mekân canavarını bir anda ehlileştirir. Görmek sahip olmaktır. Gören, hangi hakla yalnızlıktan şikâyet edebilir? Mevsimler bütün işveleriyle emrindedir, renkler bütün cilveleriyle hizmetindedir. Çiçekler onun için açılır, şafak onun için pırıldar. Gütenberg matbaayı onun için icat etmiştir. Hugo o okusun diye yazmıştır şiirlerini. Şehrin bütün kadınları onun için giyinip süslenir. Çocukların tebessümü onun içindir."

Cemil Meriç, gözlerindeki miyop rahatsızlığının artması sonucu 1955 yılında görme yetisini kaybetmesinin ardından, önce Cerrahpaşa sonra Paris'te Kenzven Hastanesi'nde yapılan ameliyatların başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen, olağanüstü çalışma ve üretme temposunu düşürmedi.

Meriç, görme yetisini kaybettiği andan itibaren eşi, çocukları ve öğrencileri yanında oldu. Buna rağmen hiçbir zaman körlüğü kabullenemedi. Jurnal kitabında yaşadığı durumdan şöyle bahsetti:

"Ben alışamadım körlüğe. Bu kelime telaffuz edildikçe büyük bir kabahat işlemişim gibi yüzüm kızarıyor. Gözlerimi göstermek istemiyorum. Körler bütün devirlerin ve ülkelerin paryası. Kör müsün? Kör olasıca! Hay kör şeytan. Roman'ın bütün canavarlara bütün sürüngenlere açılan kapıları körlere kapalı. Neden? O halde ıstıraplarından bir roman bir şiir de yaratamayacak kör. Kimin hikayesini anlatsın"

Cemil Meriç'in Sosyoloji Notları ve Konferanslar kitabından alıntılar

  • 6
  • 11
Meriç'in kitap okuma sevdası
Meriç’in kitap okuma sevdası

"Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim" diyen Cemil Meriç'in okuma aşkını Salah Birsel şöyle anlatır. "Gece gündüz okurdu. Bu yüzden gözlerinin gücünü her geçen gün biraz daha yitirirdi. Ne var ki o buna hiç aldırmazdı. Odasından masanın üstüne sandalyesini koyar, kendisi de sandalyeye çıkar ve kitabını ampule 30 cm uzaklıkta okurdu. Bunu, elektrik ampulünü aşağı kadar iletecek kordona verecek parası olmadığı için yapardı.

Parasız oluşunun sebebi, eline geçen parayı kitaplara yatırmasıydı. Cemil Meriç, klasikleri okur. Kendisine bir şey sorduğunuz vakit de, size verdiği karşılığın filanca yazarın, filanca kitabının, filanca sayfasının, filanca satırında olduğunu belirtir. Söylediğinde de hiç yanılma olmaz."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN