Arama

Kalp ferahlığı: İnfak

Eşyanın hükümran olduğu çağımızda ruhi olarak ferahlamak ancak İslam'ın bize nasihat ettiği şeylerle mümkündür. Allah için vermek manasına gelen infak; manevi bir kalkan, koruyucu bir önlemdir. Hak Teala'ya karşı bir ibadet biçimi olarak infak, fayda sağlayan her türlü harcamaya verilen kapsayıcı isimdir.

Hz. Aişe (RA) anlatıyor: "Resulullah (SAV) buyurdular ki:

"Eğer kadın, evin yiyeceğinden zarar vermeyecek şekilde infak ederse, kadın infâk ettiği için, erkek de kazandığı için sevaba kavuşurlar, malı koruyan vekilharc için de aynı şekilde sevab vardır. Bunlardan birinin sevabı diğerinin sevabından hiçbir şey noksanlaştırmaz."

(Buhari, Zekât 26, 17, 25, Büyu: 12; Müslim, Zekât. 80, (1024) Ebu Dâvud Zekât: 44 (1685); Tirmizi, Zekât: 34, (671, 672); Nesai, Zekât: 57, (5, 65)

Karşılıksız yardım etme manasını daha kapsamlı şekilde ele alan infak kavramı, Resulullah'ın (SAV) bizzat yaşayarak gösterdiği, emsalsiz bir ahlak mefhumudur.

Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde karşılıksız, hiçbir beklentiye girmeden yapılan eylemler övülmüş, amel sahiplerinin mükafatlandırılacakları vadedilmiştir.

Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibidir. Allah dilediğine katlayarak verir, Allah (zât ve sıfatlarında) sınırsızdır, her şeyi bilmektedir.

Bakara Suresi 261. Ayet

Bakara Suresi 261. Ayeti okumak ve mealini dinlemek için tıklayın

Bakara Suresi 261. Ayet Tefsiri

➡ Buradan itibaren mushafta üç sayfaya yakın yer kaplayan on dört âyette, araya başka bir konu sokulmaksızın infak ve sadaka üzerinde durulmuştur. 269. âyette hikmetten söz edilmiştir; ancak burada hikmet kavramıyla cömertliği cimriliğe, Allah yolunda vermeyi vermemeye, insanlara malî yardımda bulunmayı bencilliğe tercih eden aklın üstünlüğüne işaret edilmiştir, yani ana konudan ayrılma yoktur. Sözlükte infak kelimesi "tüketmek ve harcamak" mânasındadır.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

İbnu Ömer (RA) anlatıyor:

"İki kişiye karşı hased caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'ân-ı Kerim'i nasib etmiştir, o da onu, gece ve gündüz boyu ikame eder. İkincisi de o kimsedir ki, Allah Teâla ona mal vermiştir de o da gece ve gündüz (hak yolda) infak eder."

(Buhârî, Fedâilu'l-Kur'ân 20, Tevhid 45; Müslim, Müsâfirin 266 (815); Tirmizî, Birr 24, (1937)

Müslümanlar birbirlerinden her manada olduğu gibi sosyal olarak da sorumludurlar. Bu mesuliyet gereği komularımız ve yakınlarımız başta olmak üzere sorumluluk almalı, etrafımıza dikkat kesilmeliyiz.

Unutmayalım, imtihan vesilesiyle bulunduğumuz dünya üzerinde gerçekleştireceğimiz amellerimiz yarın ahiret hayatında bizim azıklarımız olacaktır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN