Arama

Hicri ikinci asırda tefsir faaliyetleri

Tefsir dahil, herhangi bir İslami ilmin oluşum evrelerinden bahsederken hicri birinci, ikinci, üçüncü asır gibi zamansal tabirler kullanırız. Yapılan bu zamansal ayrım hangi dönemde, ne tür çalışmaların yapıldığını takip edebilmek açısından önemlidir. Bunun yanı sıra özellikle tefsir ilmi için tedvin öncesi, tedvin dönemi ve tedvin sonrası şeklindeki bir kategorileştirme de oldukça mantıklıdır. Tedvin öncesi dönem, hicri birinci asrın tamamını ve ikinci asrın ilk çeyreğini kapsayan dönemdir. Bu sebeple bu yazımızda daha çok tedvin sonrası dönemdeki faaliyetlerden bahsedeceğiz.

📌 Hicri ikinci asır, Hz. Muhammed'in (sav) ve birçok sahabenin vefat ettiği, daha çok 'tabiin ve tebe-i tabiin'in aktif olduğu bir dönemdir. Bu dönemde sahabe neslinden aktarılan rivayetlerin özellikle tâbiûn ve tebe-i tâbiûn döneminde bir hayli arttığı ve telif edilen tefsirlerde önemli bir yer işgal ettiği göze çarpmaktadır.

➡ Sahabe ve tabiin döneminde rivayetlerin aktarılması ve tefsir ilminin şifahen var olmasına karşın, hicri 2. asırda Mukâtil b. Süleymân tarafından ilk kez Kur'ân tefsiri tam olarak yazılmıştır. İlk tefsir kitabının tedvin edilmesiyle tefsir ilminde yeni bir dönem başlamıştır.

*Tabiin (tâbiûn): Sahabeyle görüşüp konuşan, onlardan dini ve sünnetleri öğrenen ikinci nesil
Tebe-i tabiin: Tabiin ile Müslüman olarak görüşen, onlardan sünnetleri öğrenen üçüncü nesil
Tedvin: Ezberlenen ve bir yere kaydedilen hadisleri bir araya getirme

📌 Hicri ikinci asır, mezhebi ihtilafların da çıkmaya başladığı bir dönemdir. Bu sebeple Kur'an ayetlerinin yorumunda bazı değişik denemeler de bu dönemde başlamıştır.

➡ Mu'tezile adıyla meşhur olan ilk dönemin akılcı ekolü, sistemini hicri ikinci yüzyılda oluşturmaya başlamıştır. Mutezile grubu bu sistemi oluştururken başta Hasan-ı Basrî ve Katâde olmak üzere tâbiûn neslinden çokça yararlanmıştır.

Fikriyat Kur'an-ı Kerim uygulamasından
tefsirleri okumak için tıklayın

📌 Tefsir açısından, sahabenin yaşadığı hicri birinci asırda rivayet geleneği hakim olmuştur.

➡ Tâbiûn ve tebe-i tâbiûn döneminin yaşadığı hicri ikinci asırda ise dirayet ve rivâyet tefsirine ek olarak lugavi (filolojik) tefsirler yazılmaya başlanmıştır. (Muhammed Coşkun, Tefsirin İlk Çağları) Zeyd b. Ali'nin yazdığı Garibu'l Kuran adlı eser buna örnek olabilir. Bu eğilim tefsir çalışmalarına ayrı bir hareketlilik getirmiş ve tefsir ilminde yeni bir branş/dal ortaya çıkmıştır.

📌 Filolojik tefsir çalışmalarının ortaya çıkmasında İslâm toplumundaki fikrî gelişimin ve değişimin büyük payı vardır. Önceleri Resûl-i Ekrem'in (sav) ve önde gelen ashabın açıklamaları ile yetinen Müslümanlar, topluma katılan ve büyük çoğunluğu aslen Arap olmayan unsurların gelişiyle yeni problemlerle karşılaşmaya başlamıştır.

➡ Tartışmaların artması ile gerek Kur'ân-ı Kerîm gerekse Resûlullâh'ın hadisleri tartışmalarda kaynak olarak kullanılmaya başlamıştır.

Fikriyat podcastlerde yer alan "Kur'an'ın Gölgesinde"
programını dinlemek için tıklayın

📌 Mushaf'ın inişine şahit olmayan ve manalarına ilk muhataplar kadar nüfuz edemeyen Müslümanlar, yüce kitabımızın kelimelerini ve ibarelerini yer yer konulduğu ve sevk edildiği anlam dışında da kullanmaya başlayınca dile hâkim olan ilim adamları, birtakım mücerret dil çalışmalarının yanında i'râbü'l-Kur'ân, garîbü'l-Kur'ân, ma'âni'l-Kur'ân, mecâzü'l-Kur'ân, müşkilü'l-Kur'ân, el-vücûh ve'n-nezâir gibi Kur'ân lafızlarının ve cümlelerinin anlamını belirleyen çalışmalar yapmışlardır.

➡ Bu çalışmalar bir yandan Kur'ân'ın farklı yapıdaki bir tefsiri gibi kabul görürken öte yandan Mushaf'ı yorumlayacak olanlar için kelimelerin ve âyetlerin anlam sınırlarını belirleyen kaynaklar şeklinde algılanmıştır. (Abdulhamit Birışık, İslâmî İlimlerde Metodoloji– IV Temel İslâm İlimlerinin Ortaya Çıkışı ve Birbirleriyle İlişkileri)

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN