Arama

Ünlü edebiyatçılarımızın mensup olduğu tarikatlar

İnsanoğlunun hayatı tanımlaması ve öğrenmesi için en büyük etmenlerden bir tanesi önceki asırlarda ortaya konan eser ve yorumları hayatına taşımasıdır. İnsan, yaşayanlardan olduğu gibi yaşamayan insanlardan, onların eser ve fikirlerinden de beslenir. Edebiyatçılar, "dünkü" büyük şahsiyetlerle kolay irtibat kurabildikleri gibi günün değerleriyle de bazen çok çabuk kaynaşabilirler. Sizler için, edebiyatçılarımızın mensup olduğu tarikatları derledik.

  • 3
  • 24
NECMEDDİN KÜBRA’YA GÖRE ALLAH’A GÖTÜREN YOLLAR
NECMEDDİN KÜBRA’YA GÖRE ALLAH’A GÖTÜREN YOLLAR

Necmeddîn-i Kübrâ, kişiyi Allah'a götüren yolları tarîk-i ahyâr, tarîk-i ebrâr ve tarîk-i şüttâr diye üç ana grupta toplamış; tarîk-i ahyârı namaz, oruç, hac, Kur'an okuma gibi ibadetlerle ve sâlih amellerle ruhunu olgunlaştıranların, tarîk-i ebrârı mücâhede ve riyâzetle nefsini terbiye ve kalbini tasfiye ederek güzel huylar kazananların, tarîk-i şüttârı ise bu ikisinin yanı sıra aşk, cezbe ve muhabbetle Hakk'a doğru seyahat edenlerin yolu şeklinde ifade eder. Kübrâ bunlardan sâliki Hakk'a en kısa sürede ulaştıran yolun tarîk-i şüttâr olduğunu belirtir. Melâmet ehlinin benimsediği müsemmâ tariki denilen yolda cezbe, aşk ve muhabbet esas alındığı için Kübrâ'nın tarîk-i şüttâr tanımına karşılık gelir.

  • 4
  • 24
TARİKATA DAHİL OLMA AŞAMALARI
TARİKATA DAHİL OLMA AŞAMALARI

Bir tarikata girmek isteyen kimsenin (tâlip, muhip) mutlaka o tarikatın şeyhine intisap (biat) etmesi gerekir. Tarikata girmeye son dönemlerde "ahz-ı tarîkat", bir şeyhe bağlanmaya "ahz-ı yed" (el alma) denilmiştir. Biat tâlibin mânevî bağlılığını ve teslimiyetini simgeler ve bu yolla şeyhin feyzinden faydalanması beklenir. Aynı zamanda şeyhe ve onun vereceği emirlere tam anlamıyla bağlı kalacağına dair söz vermeyi (ahid) ifade eden biat sırasında müride hırka ile serpuş giydirilir. Ardından mürid intisap ettiği tarikatın âdâb, erkân ve usullerini şeyhinin rehberliğinde gerçekleştirir.

Tarikat şeyhi kendisine biat eden müridlerin mânevî babası veya mânevî annesi kabul edildiği için müridleri de birbirinin mânevî kardeşi sayılır. Tarikatta eğitim sürecini (seyrüsülûk) tamamlayanlara hilâfet hırkası, irşad hırkası, icâzet hırkası gibi adlarla anılan hırka giydirilir. Bu hırkayı giyen kimse bir şeyh sıfatıyla başkalarını tarikata kabul etmeye ve onları irşada yetkili sayılır. Bir tarikattan icâzet alan kimsenin başka tarikatlardan da hırka giymesi ve icâzet alması mümkündür.

  • 5
  • 24
HER TARİKATIN KENDİNE ÖZGÜ SEMBOLÜ VARDIR
HER TARİKATIN KENDİNE ÖZGÜ SEMBOLÜ VARDIR

Şeyh ve dervişler gündelik serpuş olarak üzerine destar sarılmış arakıyye giyerler, özel günlerde ve önemli törenlerde "tâc-ı şerif" denilen serpuşlarını takarlar. Tarikat mensupları zamanla farklı renk ve şekillerde taç ve hırka giydiklerinden özellikle Osmanlılar döneminde taç ve hırkaları onların bir tarikata mensubiyetini gösterir olmuştur. Bunların yanı sıra şeyh ve dervişlerin kullandıkları tesbih, asâ, kemer gibi eşyalara "cihâz-ı tarîkat" adı verilir. Birçok tarikatın kendine has şekil ve niteliklerde bayrak (alem) ve sancakları da bulunmaktaydı.

  • 6
  • 24
TARİKATLARIN BULUNDUKLARI MESKENLER
TARİKATLARIN BULUNDUKLARI MESKENLER

Sûfîlerin bir araya gelerek sohbet etmeleri ve zikir yapmaları, zaman zaman inzivâya çekilmeleri için II. yüzyıldan itibaren hankâhlar kurulmuştur. Sonraki dönemlerde dergâh, tekke, zâviye gibi isimlerle de anılan ve oldukça farklı fonksiyonlar icra eden bu merkezlerin vakıflar yoluyla varlığını sürdürmesi sağlanmış, zamanla yanına kütüphane, dershane, revak, hastaların tedavi edildiği bir bölüm, misafirhane, ambar, bağ bahçe gibi birimler eklenmiştir.

Zaman zaman hankâhlar medresenin işlevlerini de üstlenmiş, tarikat eğitiminin yanı sıra başta tefsir, hadis, fıkıh, akaid, Arapça olmak üzere çeşitli konularda dersler verilmiş ve kitaplar yazılmıştır.

  • 7
  • 24
OSMANLI’DA TARİKAT BİRİMİ
OSMANLI’DA TARİKAT BİRİMİ

Osmanlılar döneminde tarikat şeyhleri kendilerini tıp, astronomi, mûsiki, bestekârlık, hattatlık, nakkaşlık, çiçekçilik gibi ilim, sanat ve meslek dallarında da geliştirdikleri için meşihatını üstlendikleri dergâhlar bir tür güzel sanatlar mektebi ve şifâhâne işlevi görmüş, buralarda yabancılara, yolculara ve hastalara hizmet verilmiştir.

Öte yandan 19'uncu yüzyılda bazı tekke şeyhlerinin şikâyetleri üzerine sapkın inanışlara sahip tarikat mensuplarının durumlarının devlete bildirilmesi ve bu tür inanışlara sahip kimselere tekke açtırılmaması için bazı şeyhler görevlendirilmiş, tekkelerin denetim altına alınması için 1866 yılında şeyhülislâmlığa bağlı Meclis-i Meşâyih kurulmuştur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN