Arama

“Of Not Being a Jew” dan Türkiye’deki şiir serüvenine

İsmet Özel, 31 Aralık 2005'te Cemal Reşit Rey Salonu'nda "Of Not Being a Jew" isimli kitabını tanıtırken, şiir hakkında da önemli çıkarımlarda bulunmuştu. Özel, şiirimiz ve medeniyetimiz hususunda yaptığı açıklamalar ile yalnızca bir şair değil; aynı zamanda şiirin de yorumlayıcısı olduğunu okurlarına gösterdi. İsmet Özel'in konuşmasından hareketle, şiirin toplum üzerindeki mahiyetine ve şiirin yön verici özelliğinin hangi noktada olduğuna dair önemli bilgileri derledik.

"Türk milleti olarak varlığımızı şiire borçluyuz. Bu çok aşırı ve gerçeklerden kopuk görülebilir; ama kolaylıkla ve açıkla gösterilebilecek bir hüküm, kabul edilmesi esaslara sahip olan bir hükümdür." diyen Özel, milletimizin birtakım zorluklarla karşı karşıya kalmasını, toplumun ilişkisini şiirden koparmış olmasına bağlar.

"Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!
Şarkıya dön! Kalbine dön! Eve dön!
Kalbine dön! Eve dön! Şarkıya dön!"

Şair bu toprakların, 'Darü'l- İslam' ile vatana dönüştüğünü, dil vasıtasıyla da millete dönüştüğünü' ifade eder. Yunus Emre ile başlayan milletleşme sürecinin bir bakıma divan edebiyatını da oluşturduğunu ekleyerek, "Bence bir toplumda yaşamayı hak etmenin tek ölçüsü, o topluma ne verildiğidir." vurgusunu yapar.

Medeniyetimizin edebi sürecini dünya tarihi üzerinden okuyan şair, Tanzimat'tan sonra divan şiirinin terk edildiğini söyler. Medeniyetimizin neden Batı tesirinde bir edebiyat geliştirdiği hususunu ise şöyle eleştirir:

"Türkiye'deki aydınlar millet olarak varlıklarını sürdürebilmek için yeni bir kültür üretme girişiminde bulundular. 'Sahip olduğumuz değerlerle yeni bir edebiyat yapılabilir miydi?' sorusu Tanzimat edebiyatı için muallaktı. Daha sonra var olan dil ile modernleşmenin gerçekleştirilebileceği düşünüldü. Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Nazım Hikmet, Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal ile bu modernleşme kanadı kuruldu."

"Bize şiir, sadece Türkiye'nin kendine mahsus bir yolu olacaksa lazım. Olmayacaksa lazım değil." diyen şair, ülkenin kendi yolu olmasının tek faaliyet sahasını "şiirde" görmüştür. Toplumca şiiri atladığımız için, ülkenin kendine has yolu olma meselesini gözden kaçırdığımızı ifade eder. Kendi şiirlerini de Türkiye'nin kendine mahsus yolu bulma sürecinin kaçınılmaz bir sonucu olarak tanımlar.

Şair tüm bunların yanı sıra, şiir ve felsefe alanındaki noktalara da değinir. Türkiye'de şiirin neye ilişkin olduğu anlaşılırsa, ülkenin akıbetiyle ilgili daha sağlıklı sonuçlara ulaşılabileceğini ifade eder.

Ona göre Türkiye'de şiir; "cafcaflı laflar ya da güzel ifadeler meselesi değil. Ülkenin hayatının teminatıdır."

'Türkiye'de insanlar kendi kültürlerinin yerini anlama konusunda çekingen davranıyorlar.' diyen Özel, neden olarak şu yorumda bulunur:

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN