Arama

Klasik Türk şiirinde II. Abdülhamid'e yazılan medhiyeler

Şiirimiz tarih, edebi köklere dayanan bir geleneğe sahiptir. Tarihin alim, şair ve hakim olarak kaydettiği pek çok farklı vasıftaki meşhur şahsiyetin adları klasik Türk şiirinde sık sık geçer. Şiirlerde methedilen şahsiyetler, güzellik, adalet, iyilik, edep gibi sıfatlarla; o konuda meşhur ve maruf olmuş şahsiyetlere benzetilir. Şairler II. Abdülhamid'i; peygamberler, tarihi şahsiyetler, din büyükleri ile efsanevî kahramanlarla mukayese ederek onun; şahsını, icraatlarını ve saltanatını yüceltmişlerdir. Bu şiirlerden bazı kesitleri sizinle paylaşıyoruz.

Keşti-i dìn ü mübìni Nuh vār
İtdi tufān-ı belādan der-kār

🔸🔸🔸

Hz. Nuh (AS) gibi müminleri,
Bela tufanından çıkarır.

Musa Kâzım

Musa Kazım Kimdir?

1858'de Erzurum'un Tortum ilçesinde doğar. İlköğrenimini bitirdikten sonra dedesinin yanına Balıkesir'e giderek orada Selâhaddin Ali Şuûrî Efendi gibi değerli hocalardan ders alır. Daha sonra İstanbul'da Kazasker Eşref Efendi ve Hoca Şâkir Efendi gibi kişilerin talebeliğinde bulunur. 1888 yılında icâzet alır. İcazetten sonra II. Meşrutiyet'in ilânına kadar geçen zamanda Osmanlı âlimleri gibi fıkıh, İslâm felsefesi ve tasavvufla ilgili çeşitli konular üzerinde yoğunlaşır. Ayrıca 1888 yılında girdiği sınavı kazanarak müderris olur ve Fâtih Camii'nde ders vermeye başlar. Talebeleri arasında Muallim Nâci ile Ahmed Midhat Efendi de vardır.

1900'de Hukuk okuluna öğretmen olarak tayin edilen Mûsâ Kâzım Efendi ardından akaid hocalığı yapar. 14 Şubat 1907 tarihinden itibaren Halep kadısı olur. Baş katiplik, Şeyhülislamlık Vakıflar Genel Müdürlüğü yapar. I. Dünya Savaşı sonrası İttihat ve Terakkî Cemiyeti liderlerinden Said Halim Paşa ve diğer arkadaşlarıyla birlikte tutuklanır ve sürgün cezasına çarptırılır. Mûsâ Kâzım sürgündeyken Edirne'de 10 Ocak 1920 tarihinde vefat eder ve Edirne Murâdiye Camii'nin bahçesine gömülür.

🔸 Musa Kâzım Paşa bu beyitinde, tufan hadisesinden bahseder. Hz. Nuh'un (AS) inanan insanlara bir tufandan koruduğu gibi; Abdülhamid'in Müslümanların sefinesi bela tufanından çıkardığına değinilir.

🔸 Kur'ân-ı Kerîm'de adı geçen peygamberlerden olan Hz. Nûh (AS), 'Ulü'l-'azm olarak anılan peygamberlerin ilkidir. Kavmine yıllarca nasihatte bulunur, üç oğlu ve onların eşleri dışında yanında kimse olmayınca vahiy üzerine bir gemi yapmaya başlar; geminin yapıldıktan sonra ise kendisine inananları da yanına alarak büyük tufandan kurtulur.

Türk şiiri denilince akla ilk gelen şair ve şiirler

Simāt-ı cudını hān-ı celìlu'l-lāha beñzetmiş
Sehāvetle Hudāya çünki İbrāhìm Halìl oldı

🔸🔸🔸

Cömertlik ve geniş sofrasıyla
El açıklığıyla Halil ibrahim'e benzer

Emîrî

Emiri Kimdir?

Diyarbakır'da doğar. Şair Sâim Seyyid Mehmed Emîrî Çelebi'nin torunlarından Seyyid Mehmed Şerif Efendi'nin oğludur. İlk tahsilini Diyarbakır'da Sülûkiyye Medresesi'nde yapar. Amcası Fethullah Feyzi Efendi'den de Farsça dersleri alır. Daha sonra dayılarının yanına giderek Ahmed Hilmi Efendi ve farklı müderrislerden farklı alanlarda dersler de alır. Arapça ve Farsça'sını ilerletirken eski tarz şiirler yazmaya başlar.

Müsevvidlik, vergi müdürlüğü, başkatiplik, muhasebecilik ve müfettişlik yapar. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilânından sonra kendi isteği ile emekli olur. Emekliye ayrıldıktan sonra farklı kurullarda encümenlik yapar. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Dairesi Tasnif Komisyonu'nun başında bulunduğu sırada da kendi adına "Ali Emîrî Tasnifi"ni meydana getirir. 23 Ocak 1924'te vefat eder, mezarı Fâtih Camii içerisindedir.

🔸 Emiri'nin beyitinde II. Abdülhamid'e yazılan medhiyede padişahın, özellikle cömertlik ve sofrasının genişliği hususunda, Halil İbrahim'e yani Hz. İbrahim'e (AS) benzetildiğini görürüz.

🔸 'Ulü'l-'azm ve şeriat, yani kitap sahibi peygamberlerden olan Hz. İbrahim (AS), Âzer'in oğlu ve Hz. Muhammed (AS)'ın büyük atasıdır. Hz. İbrahim'in (AS) babası, put yapıp satmakla geçinir ve Nemrud'un veziri konumundadır. Hz. İbrahim (AS), cömertliği, misafirperverliği ve Nemrud ile olan mücadeleleri ile tanınır. Edebiyatta ve özellikle klasik şiirde, Hz. İbrahim'in (AS) hemen hemen bütün yönleri ele alınır. Ateşe atılışından, misafirperverliğinden ve Halîlullah sıfatından çokça söz edilir.

Türk şiirinde su imgesi

Yed-i beyzâ-yı devâsâzına Lokmân hayrân
Hasta-yı ye´se verir luùf u hümâyûnu şifâ

🔸🔸🔸

Hz. Musa'nın beyaz eli gibi dertlilere deva
Ümitsiz hastalara ise şifa verir.

Emîrî

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN