Arama

Edebiyatçıların şifasız ızdırapları: Otobiyografik hastalıklar

Hastalık mecazları edebiyatta sık sık kullanılır. Okur, hastalıklar aracılığıyla o kahramana sempati, şefkat, acıma gibi anlamlar yükleyerek esere yönelir. On dokuzuncu yüzyılda çok yaygın bir hastalık olan ve o yıllarda tedavisi de olmayan verem genel olarak okur tarafından sempati duyulan bir hastalıktı ve umutsuz âşıkların, yoksulların, yoksun kalanların, hasret çekenlerin hastalığıydı. On dokuzuncu asırda veremin yerini kanser almaya başladı. Edebiyatçılar da herkes gibi hastalanır ve ızdırap çeker. Eserlerin de sahibinden izler taşıyan otobiyografik semboller olduğunu düşünürsek yazar ve şairlerimizin ölüm sebepleri bizi çok da şaşırtmaz. Yaşadıkları hastalıklar sebebiyle ölen edebiyatçıları sizler için derledik…

  • 4
  • 15
VEREM
VEREM

Brontë Kardeşler

Brontë Kardeşler için verem, romantik bir imgenin değil neredeyse bir toplu kıyımın ismiydi. Önce annelerini, iki ablalarını sonra da çok sevdikleri ağabeylerini genç yaşlarında bu hastalığa kurban verdikleri yetmemiş gibi Anne 29, Emily 30, Charlotte ise 38 yaşında veremden öldüler.

  • 5
  • 15
VEREM
VEREM

Anton Pavlovich Çehov

Çehov'un kendisi de bir doktordu. Genç yaşta yakalandığı ölümcül hastalığın da etkisiyle, bütün öykülerini üstü kapalı da olsa kötümser bir bakış ile yazdı. Moskova Tıp Fakültesi'nde 1884'te tıp eğitimini tamamladığı yıl doktorluğa başladıysa da lise ve üniversite yılları boyunca yazdığı hikâyeleriyle kabul gördüğü edebiyat dünyasını tercih etti. Aynı yıllarda onu ölüme götürecek tüberküloza da yakalanmıştı.

Çehov da veremden mustaripti. Yazar güncesine idolünün hastalık notlarını da aktarır. Komşusu bir prensle beraber yürüyüş yapan Çehov, ansızın göğsünde müthiş bir ağrı hisseder. İlk düşüncesi, yabancıların önünde düşüp ölmenin ne kadar yakışıksız kaçacağıdır.

  • 6
  • 15
VEREM
VEREM

David Herbert Richards Lawrence

Verem bir seyahat kavramı da yaratmıştı. Ünlü yazar Lawrence ise neredeyse yeryüzünün yarısını gezmişti.

  • 7
  • 15
SARA HASTALIĞI
SARA HASTALIĞI

Dostoyevski

Dostoyevski sayesinde sara, veremden sonraki en "edebi hastalık" haline gelmişti. Ömrü boyunca sara hastalığından çeken ve bir oğlunu da henüz bebekken bu hastalıktan kaybeden yazar; romanlarında da saralı kahramanlara bol bol yer verir.

Yazar bizzat geçirdiği nöbetlere de aynı ruhani anlamı yüklemekten çekinmez: "O an için, normal zamanda tasarlanması mümkün olmayan, hele başkalarının akıllarının kıyısından bile geçirmeyecekleri bir mutluluğu tanıyordum. Kendimde ve dünyada tam bir uyum buluyordum ve bu duygu öyle güçlü öyle tatlıydı ki insan bu hazzın birkaç saniyesini ömrünün on yılıyla, hatta belki de tüm yaşamıyla değişebilirdi." Ancak nöbetlerin dışarıdan görüntüsü hiç de bu kadar metaforik değildi; kasılmalar, ağızdan gelen salyalar, böğürtüler, bayılıp düşerken gerçekleşen yaralanmalar ve hepsini takip eden bir zihinsel durgunluk.

Sara bir tarafa, Dostoyevski'nin ölümü de son derece romanesktir. Masasında yazı yazmaktayken kalemi yere düşer ve onu almak için eğildiğinde ağzından kan gelmeye başlar. Uzun süren bir akciğer hastalığının son günleri…

  • 8
  • 15
VEREM
VEREM

Franz Kafka

Franz Kafka, kaldığı sanatoryumda veremden ölmeden iki ay önce Nisan 1924'de şöyle yazmıştı: "Sohbet ederken hiçbir şey öğrendiğim yok, çünkü verem üstüne konuşurken herkeste bir çekingenlik, kaçamak davranışlar ve donuk bakışlar ortaya çıkmakta".

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN